Final Fantasy XVI (16)

Square Enix tarafından geliştirilen aksiyon ve rol yapma oyunu serisi Final Fantasy’nin 16. oyunu nihayet hayranları ile buluştu. 2016 yılından beri beklenen yeni Final Fantasy oyunu bakalım beklentilerimizi karşılayabilecek mi? Yoksa hayal kırıklığı müzesine yeni bir oyun mu eklenecek? Hadi sizi hiç bekletmeden hemen incelememize geçelim.

• Etkileyici ara sahneler ve grafikleri…
• Hikayesi ile uzun soluklu bir fantastik macera.
• Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
• YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!

Square Enix yakın zamanda çıkacak Final Fantasy 7 Rebirth öncesi harika bir oyun çıkarmış dersek yalan olmaz. Final Fantasy 16 çıkmadan önce ne kadar şüphelerimiz olsa bile oyunu oynadıktan sonra bu şüphelerin hepsinin yok olduğunu söyleyebilirim. Final Fantasy XVI’nın en öne çıkan özelliği ise harika gözüken grafikleri, Final Fantasy XVI oynarken grafikler daha ne kadar ileri gidebilir ki diye düşünmeden kendimi alamadım.

Final Fantasy XVI oyununun bu senenin güçlü yapımlarından birisi olduğunu söyleyebiliriz. Peki oyunun güçlü yanları neler? Neleri iyi yapıyor ya da neleri eksik yapıyor? Bunların hepsini incelememiz içerisinde göreceksiniz. O zaman öncelikle oyunumuzun hikayesi ile başlayalım.

Final Fantasy 16 hikayesi

Ana karakterimiz hiçliğin ortasında bulunan savaşın içerisinde kalmıştır, savaşa önderlik eden iki adet Dominant ise etrafa kaos getiriyordur. Dominantların savaşının ortasında kalan ana karakterimizin üzerine kocaman bir kaya parçası gelir ve oyun bizi 13 yıl geçmişe yollar. 13 yıl öncesine gittiğimiz zaman ana karakterimiz Clive‘ın Phoenix tarafından kutsanmış olduğunu görürüz. Bir takım olaydan sonra babamız Kral Erwin Rosfield bizi yakınlarda bulunan köyü istila eden goblinleri öldürmeye gönderir, ayrılmadan önce ise küçük kardeşimiz Joshua ile birlikte bizi Phoenix Kapısında bekleyeceğini söyler.

Babamızın bize verdiği görevi yaptıktan sonra Phoenix Kapısı‘nda buluşuruz ve kutlama yapıldığını görürüz. Ardından gece olur ve Phoenix Gate’e baskın yapılır, herkes uyuduğu ya da sarhoş olduğu için ise pek bir direniş gösterilemez. Ana karakterimiz babası ve kardeşinin kaçması için onları tembihler ve onlardan ayrılır.

Bir takım olaydan sonra babamız kardeşimizin gözü önünde öldürülür ve küçük kardeşimiz Dominant formuna bürünerek Phoenix olur. Joshua etrafındakilerin kim olduğuna bakmaksızın herkesi öldürmeye başlar. Ardından ana karakterimiz kardeşinin durması için yalvarırken gizemli bir yabancı belirir ve karakterimiz bayılır.

Karakterimizin bayılması ile birlikte kalenin avlusunda yeni bir Dominat belirmiştir, Dominat ile kardeşimiz Joshua büyük bir savaşa tutuşurlar ve küçük kardeşimiz bu dominant tarafından öldürür. Küçük kardeşinin gözleri önünde öldürüldüğü gören ana karakterimiz Clive ise intikam alacağına dair yemin eder.

Evet hikayemiz böylece başlıyor, klasik bir intikam hikayesi. Fakat gelelim nasıl işlediklerini. Aslında bakarsak Final Fantasy XVI‘nın hikayesi gerçekten güzel. Kendisini merak ettiren olay örgüsü ve twistleri ile birlikte Final Fantasy XVI‘nın kendisini oynattırdığını hiç çekinmeden söyleyebilirim. Ana hikaye ve yan hikaye karışık yaparsanız oyun 40-45 saat sürebiliyor, eğer ben yan görevlerin hepsini yapıcam ve bütün eşyaları toplarım diyorsanız oynanış süreniz 90 saate kadar çıkabilir.

Oynanış mekanikleri

Final Fantasy XVI aslında XV(15)’inci oyunla birlikte sıra tabanlı sistemden tamamen kendisini arındırmıştı, Final Fantasy XVI ise gerçek zamanlı dövüş sistemini gerçekten çok iyi kullanmış diyebilirim. Gerçek zamanlı dövüş sitemi ile birlikte oyun bize Eikon güçlerini kullanmamıza izin veriyor. Bu Eikonlar ise Dominant güçlerinin suretleri.

Oyun içerisinde Toplam 8 adet Dominant buluyor, Final Fantasy XVI içerisinde ise bir adet Dominant eksik, karakterimiz Clive toplam 7 farklı Eikon kullanabiliyor. Clive’ın kullanabildiği Eikonlar ise İfrit (Ateş), Garuda (Hava), Ramuh (Elektirik), Bahamut (Işık), Shiva (Buz), Odin (Karanlık) ve Titan (Kaya) olmak üzere 7 farklı elementi kullanabiliyor.

Kombo yapmak çok önemli!

Oyunun başlangıcında sadece İfrit yani Ateş elementi ile başlıyoruz, oyunun hikayesi ilerledikçe diğer elementler yetenek ağacımıza ekleniyor. Bu elementlerin 3 tanesini seçerek tek seferde büyük kombolar çıkarmak mümkün oluyor. Şahsen benim favorim İfrit, Titan ve Shiva kombinasyonu.

Shiva rakiplerimi dondurup yanıma çekmeme yararken İfrit ise onları uzağa itiyor. Titan ise dümdüz çok hasar atmama yaradığı için kullanmayı çok kullanışlı buluyorum. Oyun size oyun tarzını değiştirmeniz için zorlayacak rakipler genellikle vermiyor. Gözünüze en güzel gözüken yetenekleri kullanmanız oyun zevkinizi daha çok arttıracaktır.

Tüketilebilir ve giyilebilir eşyalar

Final Fantasy XVI oynarken olmasını istediğim şeylerden birisi ise giydiğimiz eşyaların bir görsel etkisi olmaması. Final Fantasy XVI içerisinde sadece kılıçlarımız görsel olarak gözüküyor, giydiğiniz kemerler, küpeler, yüzükler ya da herhangi bir aksesuarı görsel olarak göremiyorsunuz. Bu kadar detaylı yapılmış bir oyun içerisinde görmeyi beklemeyeceğiniz bir şey.

İçebildiğimiz iksirler ise ilk başta 4 küçük 2 tane büyük olmak üzere oyun sonunda yan görev yaparak 8 küçük 5 büyük olarak limitli. Bu iksirler gerçekten çok ama çok önemli, bazı düşmanları gecikmeli saldırıları oluyor ve bu saldırılardan kaçmak çok zor. Peki hasar yediğiniz zaman ne yapacaksınız? Ya iksir içeceksiniz ya da gri canınızın dolmasını bekleyeceksiniz.

Eşyalarımız çoğunu ise ya satın alıyor ya da demirciden gidip sıfırdan yaptırmamız gerekiyor, genellikle satıcı sizin yaptığınızdan çok daha güçlü eşyalar verdiği için pek silah değiştirmeye ihtiyacınız olmuyor. Silahların ekstra özellikleri olmadığı için hangisinin hasarı daha yüksek ise onu kuşanıyorsunuz, spesifik eşya seti giyme gibi bir durum yok.

Yan görevleri ortalamanın birazcık üstü

Final Fantasy XVI’nın ana hikayesinin güçlülüğü yan görevleri bastırıyor, yan görevler genellikle şuradan şuraya git tarzında olduğu için ise yapmak genellikle çok can sıkıcı oluyor. Yan görev yaptıkça etki puanı alıyoruz ve bu etki puanları ile oyun içerisinden ücretsiz eşya ya da geliştirme puanları alabiliyoruz.

Benim şahsen en sevdiğin yan görev türü bountyler (Kelle Avcılığı), oyun içerisinde bulunan tablodan avlamamız gereken kişi ya da yaratıkların tahmini yerini öğreniyoruz, birazcık araştırmadan sonra ise avladığımız şeyin lokasyonuna gidip icabına bakıyoruz. Bu tür görevlerde yaratıkların canları çok olduğu için ise öldürmesi çok zor oluyor. Basit ama zevkli bir görev türü olmuş.

Yapay zeka iyi değil!

Yapay zekanın kötü olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilirim, yaratıklar genellikle size vurmak için çok ama çok fazla bekliyor. Peki nasıl yani? Hiç mi yapay zeka yok? Aslında büyük ya da mini bossların yapay zekaları var, belirli saldırı şemaları oluyor ve bu şemalar ile size saldırıyorlar. Şemasını ezberlediğiniz zaman ise oyun çok ama çook basit oluyor. Kısacası dümdüz düşman dövüyorsunuz.

Dominant dövüşleri harika olmuş

Büyük yaratıkların dövüşmesi hoşunuza gider mi? Aynı zamanda çok efektli aksiyon filmleri? Eğer cevabınız evet ise Dominant dövüşleri sizi sizden alıcak! Fakat Dominant dövüşleri oyundan daha çok bir aksiyon filmi gibi olmuşlar. Çoğu zaman sadece Quick Time Event’lerden (Hızlı tuşa basma etkinlikleri.) oluşuyorlar.

Final Fantasy 16 grafikleri

Evet, geldik Final Fantasy XVI‘nın en ama en güçlüğü olduğu yere. Final Fantasy XVI gerçekten grafik konusunda kendisini aşmış, Final Fantasy XVI oynarken çok fazla yerde bunu nasıl yapmışlar? Playstation 5 bu grafikleri nasıl açıyor? Gibi düşünceleri aklımdan atamadım. Arından biraz araştırma yaptıktan sonra bazı kişilerin PS5’leri aşırı ısındığı için bu oyunu oynayamadığını gördüm.

Grafiklerinin şahane olması oyunu çok yoruyor orası ayrı, performans modu sırasında oyunun birden fazla kere 30 FPS’in altına düştüğüne şahit oldum. Spesifik bir Boss dövüşü sırasında PS5’de garip sesler geldiği söyleyebilirim ama kanıtlayamam.

Şahane grafikler şahane sorunlarla geliyor. Yaptınız her hareket içerisinde çok fazla efekt var, o kadar çok efekt var ki bazen düşmanınızı veya saldırılarını göremiyorsunuz. Bu çok göz yorucu bir durum olabiliyor, çoğunlukla oyunu görerek değil duyarak oynuyorsunuz.

Açık dünyası

Aslına bakarsanız Final Fantasy XVI’nın bir açık dünyası yok, Final Fantasy XVI bölgelerden oluşan bir dünya sistemine sahip. Belirli bölgeler var ve bu bölgeler içerisinde limitli gidebildiğimiz alanlar var. Bu durum oyunun açık dünya değil daha çok lineer bir oynanış haline sokuyor. Genellikle gideceğiniz görevi seçiyorsunuz ve hikaye ilerliyor.

Yan görevler ise yeşil bir kutucukla belirtiliyor, üssümüzden bu görevlere direkt ışınlanabiliyor ya da bu kişilerin yanına gidip konuşabiliyoruz. Final Fantasy XVI’nın en zayıf noktalarından bir tanesi ise tam burası.

Final Fantasy 16 müzikleri

Final Fantasy XVI’nın şahane bestelerinin sahibi Masayoshi Soken, aslında bakarsak Final Fantasy serisine yabancı birisi değil. 2010 yılında çıkan Final Fantasy XIV oyunundan beri kendisi Final Fantasy müziklerini yapıyor. Yaptığı besteler ve müzik seçimleri ise gayet yerinde diyebilirim. En beğendiğim OTS ise Ifrit ve Phoniex savaşına ait. (Away)

Değerlendirme

Şimdi geldik en önemli kısmına, Final Fantasy 16, 799 TL’lik satış fiyatını hak ediyor mu? Yoksa abartılan bir yapım mı? Size hiç çekinmeden söyleyebilirim ki Final Fantasy XVI 799TL’lik satış fiyatını hak ediyor, hiç düşünmeden alabilirsiniz. Peki Final Fantasy XVI için Playstation 5 alınır mı? Hayır Final Fantasy XVI için Playstation 5 alınmaz.

Bildiğimiz kadarı ile Square Enix sadece süreli bir anlaşma ile oyunu Playstation 5’e çıkardı, bir yıl içerisinde şahsen bu oyunun PC ve XBOX platformuna geleceğini düşünüyorum. O yüzden PC sürümünün çıkmasını bekleyebilirsiniz. Fakat tek bir sorun acaba PS sistem gereksinimlerinin nasıl olacağı. Sanırım bekleyip görmekten başka çaremiz yok.