Ölümcül yetenekler ve yıkıcı silahlarla Tiranit sürülerinin kökünü kazıdığımız üçüncü şahıs nişancı oyunu Warhammer 40000 Space Marine 2, kısa hikayesine rağmen birkaç arkadaşınızla yüzlerce saati bulacak inanılmaz bir deneyim sunuyor. Gelin bir Uzay Deniz Piyadesinin insanüstü yeteneğini ve vahşiliğinin ete kemiğe bürünmesinin detaylarına göz atalım!
- Warhammer 40000 Space Marine 2, PC platformunda incelendi.
Saber Interactive tarafından geliştirilen ve Focus Entertainment tarafından da 9 Eylül 2024’te PlayStation 5, Xbox X ve S Serisi, Microsoft Windows platformlarına gelen üçüncü şahıs nişancı oyunu Warhammer 40000 Space Marine 2, Türkçe dil desteğiyle oyuncuların gönlünde taht kurmayı başardı.
Aksiyon dolu macerayı biz de deneyimledik. Gelin şimdi oyunun hikayesinden oynanış ve mekaniklerine, görev yapısından grafik ve atmosfer kalitesine göz atalım.
Vahşiliğinin ete kemiğe büründüğü hikaye!
Yıllarca piyasada olan ve tonlarca içeriğe sahip bir külliyata girmeden önce Warhammer evreninden çekinebilirsiniz bu gayet normal, benim de oyuna girmeden önce çok fazla tereddütlerim vardı. Bu tereddütlerin yavaş yavaş ortadan kaybolduğu nokta benim için ana karakter oldu.
Titus oldukça jenerik bir karakter olmayabilir. Çoğu militarist işlerdeki herkes erdemli asker olarak takılırken karakterimiz görmüş geçirmiş ve karanlık geçmişe sahip bir subay. Bu basitlik oyuncuyu da aynı basitlikte hikâyeye dahil etmiş.
Oyunda lore (kurgusal bir dünya oluşturmak) adına birçok şeyle karşılaştım ve anlamaya çalıştım, ara sahnelerle düşman istilacı türü ve karakterleri tanımaya çalıştım ancak bazı ara sahnelerde bu karakter kesin lore’da önemli biri ama muhtemelen bilmiyorum dedim.
Oynanış ve mekanikler
Oyun aslında “Rise Son of Rome” gibi çok fazla mekaniğe sahip değil. Ateş et kimi yetenek ve aletlerini kullandan ibaret. Oynanış hızına bağlı 6 saati bulan bir oynanış süresine sahibiz. Oyunun tek oyunculu kısmı tamamen “Operasyonlar” adını verdiği multiplayer maçlar kısmına ön ayak olması için hazırlanmış uzun bir demo aslında. Ana senaryo kapsamında birçok uzak ve yakın silahlara sahip olabilmenize nazaran ana karakteriniz Titus’un hikayesi bittiği noktada “Operasyon” görevlerine geçiyorsunuz.
Bu görevlerde oynadığınız karakterler ise 6 sınıfa ayrılıyor ve hepsinin ayrı bir oynanışı ve özellikleri mevcut. Kullandıkları silahlar Titus’a kıyasla kısıtlı olsa da her sınıfın oynanışı birbirinden alakasız denebilecek kadar farklı.
Oyun içindeki düşman ve mekan çeşitliliği sizi alıp götürüyor ancak oyunun belirli bir noktasından sonra hikaye gereği bam başka düşmanlarla savaşmamız gerekiyor. Bir farklılık beklerken maalesef az önce kestiğiniz düşmanların taş çatlasa bir iki farklı özelliğe sahip versiyonları geliyor.
En basitinden üstümüze zıplayıp zırh barlarımızdan birini yok eden bir böcek yerini üstümüze yine atlayan ancak kalkana sahip olduğu için ön taraftan hasar almayan bir varlığa dönüyor.
Düşmanlarımızın da yukarıda bahsettiğim karakter sınıfı gibi sınıfları mevcut ve bunlar bile aynı şekilde tekrar ediyor. Karşımızda yakın dövüşte uzman taarruz sınıfından bir böcek varken oyunun ikinci yarısındaki düşmanlar direkt olarak sizin gibi zırh giyen insanlar.
Zırh barı demişken değinmemiz gereken bir mevzu var ve bu oyunun tabiri caiz ise “akmasını” sağlıyor. Oyun içinde can barımız harici 3 kademelik bir zırh barımız mevcut.
Bu barın olayı normal canınıza nazaran çok daha az gitmesi ve yenilebilir olması. Yenilemek için de tek yapmanız gereken şey de “infaz” uygulamak Doom’dan da bildiğimiz belirli bir cana gelince parlayan düşmanların yanına gidip bitirici vuruşlar yapabiliyorsunuz ve bu tam anlamıyla harika bir şey.
Kopan kafalar ortadan ikiye ayrılan bedenler ve bu hareketler hem düşmana göre değişiyor hem de elinizdeki yakın dövüş silahına göre farklı animasyonlar görebiliyorsunuz. Bu Doom’da ilk gördüğümde “vay be” dediğim animasyonu 3451. defa görmemek için düşman yanından geçtiğim ya da sıkıla sıkıla izleme efektinden kurtarıyor.
Görevler
Oyunun senaryosu ne kadar mükemmel olsa da maalesef görev yapısı konusunda o kadar iyi değil yaptığınız şeyler ve olduğunuz mekanlar değişse de görevler hep aynı. Gelen düşman dalgalarına karşı bölgeyi savun, belirlenen süre boyunca hayatta kal. X bölgesi saldırıya uğradı canı %0 olmadan ona saldıran düşmanları öldür gibi çok sıradan ve 6 saat içinde 2 – 3 kere tekrar eden görevler mevcut.
Oyunun sonlarına doğru olan kısımda ise görevlere gelen görsel destekler mevcut ve bu nokta ana senaryoyu güzel bir şekilde hatırlamama yardımcı oluyor çünkü internette bolca paylaşılan sancak savunması görevinin ara sahnesinde cidden kendimi son savunma psikolojisinde buldum ve bu oyunda bu kadar yoğun bir “Ya istiklal ya ölüm” hissi beklemiyordum.
Grafikler ve atmosfer
Grafiklerin iyiliğini göstermek için yukarıdaki görsellere bakmanız yeter ama atmosfer? İşte oyun bunun hakkını yeterince vermiş diyebilirim. Animasyonlar da sağ olsun oyunda yaptığınız her şeyi hissediyorsunuz en basit ateş etmekten yürümeye kadar noktasın noktasına oyunu hissediyorsunuz. Zırhınızın ağırlığı, gücünüz, etrafınız sarılıyken ve merminiz bitmişken sağa sola salladığınız testere kılıcınız. Cidden oyun içindeki çoğu an ara sahneleri aratmayacak kalitede. Oyunun cidden atmosferi ve yarattığı his bir başka.
Değerlendirme
Ancak gerçek dünyaya gelecek olursak değerlendirmem şu olur. Oyun fiyatını hak ediyor mu? Günümüz şartlarındaki oyun fiyatlarına bakacak olursak tam fiyattan çıkış yapan bir oyun için sizi üzebilecek bir ana hikâye oynanış süresine sahip. Ancak Warhammer evrenine hakimseniz ve oynayacak birkaç arkadaşınız daha varsa multiplayer saatleri de hesaba katarsak fiyatını kat ve kat karşılıyor.
Oyun incelemeleri için temel kriterlerimizi merak ediyorsanız,
İnceleme ve etik politikamıza göz atabilirsiniz.
Çok derin bir oyun istiyorsanız çok daha güzel seçenekler var ama anlatıldığı gibi uzay teması ve birçok şeyle güzel bir deneyim sunuyor. Ellerinize sağlık.(arkadaşınız yoksa diğer seçenekleri değerlendirmek birkaç açıdan daha faydalı olur :()