Grand Theft Auto 6’yı beklediğimiz bu günlerde Rockstar, yıllar sonra Red Dead Redemption PC sürümünü yayımladı. 29 Ekim’de PC platformuna gelen Red Dead Redemption incelemesi ile karşınızdayız.
- Red Dead Redemption, PC platformunda incelendi.
Rockstar, 29 Ekim’de Red Dead Redemption PC sürümünü piyasaya sürdü. Bloodborne ve Red Dead Redemption hayranlarının beklentisini karşılamayan haber oyun dünyasında yine de ses getirdi.
Özellikle Red Dead Redemption 2’nin müthiş başarısı ve sonraki yıllarda her firmanın remake-remastered yapmaya başlaması ile ilk Red Dead Redemption oyunu için bilgisayar portu isteği giderek arttı. Ama Rockstar’ın tüm odağını GTA 6’ya vermesi ve GTA Trilogy: Definitive Edition faciasının ardından pek çoğumuz için RDR 1 bilgisayar sürümü için umutları öldürmüştü.
Peki orijinal çıkışından 14 yıl sonra bilgisayar oyuncuları ile buluşan Red Dead Redemption, uzun zamandır onu bekleyen oyuncuları tatmin edebilecek mi? Yıllar bu oyunu ne kadar yaşlandırmış? Hala oynamaya değer mi? Bu incelemede bu soruların cevaplarını arayacağız.
İncelemeye başlamadan önce bir konunun altını çizmek istiyorum. Ben oyunu incelerken, bilgisayar oyuncuları için günümüz standartlarına göre inceleyeceğim çünkü tam da bu şekilde deneyim ettim ve benim gibi olan ciddi bir kesimin de oyunu bu şekilde deneyim edeceğini düşünüyorum. Kaldı ki inceleme de değineceğim fiyat meselesi de bu konuda ciddi bir etken.
Red Dead Redemption hikayesi
Yıl 1911. Hükümet; kovboylar, kanun kaçakları ve çetelere karşı yürüttüğü savaşı neredeyse kazanmış durumda. Hala suç işleyenler ve kaçaklar olsa da hükümet ajanları, onları da avlamayı kafaya koymuştur. Ana karakterimiz John Marston ise bu kanun kaçaklarından biri ancak karanlık geçmişinden kaçmak ve temiz bir başlangıç yapmak isteyen biri. Bu amaç için de karısı ve çocuğuyla beraber bir çiftlik hayatı kurmaya çalışıyor. Ancak John’un eski çetesi Van der Linde çetesindeki bazı üyeleri hala faaliyet göstermektedir. Onları durdurmak için John’u kullanmak isteyen hükümet ajanları onun ailesini rehin alırlar. John, ailesini kurtarmak ve eski defterleri sonsuza dek kapatmak için Amerika – Meksika sınırındaki bir bölgede yolculuğa çıkar.
Red Dead Redemption hikayesi oldukça umut vaat eden bir konsept aslında. Yolculuğunuz boyunca duygusal anlamda yüklü olacak, ana karakterimizin karanlık germişiyle yüzleştiği sahneler bekleyebilirsiniz ki bende beklemiştim ama maalesef yok. Sanıyorum ki “kovboy” konseptine uygun olması adına ana karakterimiz fazla duygusuz.
John ne bir kahraman ne bir anti kahraman ne de bir kötü karakter. John çıkarcı ve sadece hedefini düşünen biri. Dünya ve içinde yaşananlar, değişen koşullar, iyiler ve kötüler pek umurunda değil. Yolculuğumuz boyunca pek çok karakter ile karşılaşıyor ve görev alıyoruz. Bu karakterlerin bazıları gerçekten kötü tipler. Kaotiktik çatışma ortamının hiç eksik olmadığı Red Dead Redemption dünyasında bir şekilde istediklerini elde etmeye çalışan bu yozlaşmış tiplere yardım etmek zorunda olmak oyuncuda bir çaresizlik duygusu uyandırabilirdi. Ama John, etrafında gerçekleşen tüm bu iğrençliklere karşı o kadar duygusuz ve hissiz ki bir süre sonra siz de John gibi olan biteni umursamamaya başlıyorsunuz. Bu da hikâyeyi takip etmeyi zorlaştıran bir etmen. Bu durum dışında hikâye, klasik Rockstar akışında ilerleyen bir yapıya sahip. Haritanın dört bir tarafından yeni insanlar ile karşılaşıp onların deliliklerine şahit oluyoruz. Bildiğimiz bu yapı bahsettiğim, ana karakterin aşırı duygusuz olmasından dolayı maalesef ki etkileyici olamıyor.
Oynanış ve mekanikler
Red Dead Redemption, Rockstar oyunlarını oynamış kişilere hiç yabancı gelmeyecek bir oynanışa sahip. Firmanın kullandığı fizik motoru, karakteri daha hantal yapsa da bu aynı zamanda da tatmin edici ve oturaklı bir yapı sunuyor. Firmanın GTA 4 ile kullanmaya başladığı fizik motoru bu oyunda da kullanılmış. Bu açıdan tanıdık. Tabi bu motor zamanla gelişip Red Dead Redemption 2 de ki o halini aldığında az da olsa eski hissettiriyor. Yine de 14 yıllık süreyi hesaba katacak olursak bu konuda oldukça iyi yaşlandığını söyleyebiliriz. Benzer bir durum savaş mekanikleri için de geçerli. Oyuncuların aşina olduğu bir sistem sunuyor. Eski tip silahları kullanmak keyifli ve vuruş hissi, geçen onca yıla rağmen hala iyi sayılabilir durumda. GTA serisinde farklı olan mekanikler de var tabi ve bunlar arasında en öne çıkanı “Dead Eye” özelliği. Savaş sırasında zamanı yavaşlatarak hedefleri işaretleyip hepsine çok hızlı bir şekilde ateş etmenizi sağlayan bu mekanik, özellikle de kalabalık çatışmaların yaşandığı kısımlarda son derece hayat kurtaran bir özellik.
Bunun dışında da kovboy temasına uygun olarak da at evcilleştirme, düellolar, inek sürüsü yönlendirme gibi detaylar da bulunuyor. Bunları bazen ana görevlerde yapsanız da büyük çoğunluğu açık dünyadaki yan içerikler. Oyunda bir onur sistemi de bulunmakta. Yaptığınız eylemlere göre ya onurlu ya da onursuz oluyorsunuz. Bu da oyunun gidişatında etkili olan bir sistem.
Görev tasarımı ve açık dünya
Red Dead Redemption, konseptinin hakkını yan içeriklerde vermeyi amaçlayan bir oyun gibi hissettiriyor. Ana görevlerin hepsinde birilerini takip ediyor ardından karşınıza çıkan her şeye ateş ediyorsunuz. Görevlerin senaryolarında bu durumu süslemek için bir çaba olsa da bu çaba oynanışa yansımıyor maalesef. Ve hikâye konusundaki bahsettiğim sorunlar da bu süsleme çabasının işe yaramamasına sebep oluyor. Evet oyunda savaşmak, at üstünde seyahat keyifli ama Rockstar kalitesi bir yana benzer türdeki oyunlar açısından bile, şahsi fikrim, görevler içerisindeki çeşitlilik az. Bu da özellikle bilgisayara çıkması için uzun zamandır bekleyen ve daha önce oynamamış oyuncuların sıkılmasına sebep olabilir.
Oyundaki görevlerin çok büyük çoğunluğu diğer karakterlerin ayak işlerini yapmaktan ibaret. Bunu yaparken de hep biri ya da birileri takip ediyorsunuz. Hatta bazen “spoiler vermeden” çok büyük çatışmalara bile giriyorsunuz ve ben bunu temaya biraz karşı olduğunu düşünüyorum. Atmosfer olarak keyifli olabiliyor ama temasal bir çelişki gibi hissettiriyor. Farklılık gösteren birkaç görev olsa da genel olarak aynı tasarıma sahip görevler bulunuyor.
Açık dünyası, temaya uygun pek çok etkinlik barındırıyor. Dünyanın kendisinde irili ufaklı, avlanılabilir canlıların dışında rasgele olaylar da bulunuyor. Gün batımına doğru öylesine at sürerken birinin sizden kibarca yardım istemesine karşı koyamayıp ona yanaştığınızda sizi atınızdan düşürerek atınızı çalmaya çalışması gibi olaylara rastlayabiliyorsunuz. Kaçınılmaz şekilde bir süre sonra tekrar etseler de atmosferi sağlamak ve dünyanın yaşadığı illüzyonunu yaratmak konusunda büyük katkıları var. Bunun dışında NPC sayısı az olsa da oyunda büyük şehirler değil kırsal kesimler hâkim olduğundan bu sorun teşkil etmiyor.
Açık dünyada yapabileceğiniz etkinliklerden, bir mini oyun gibi tasarlandıklarından mekanikler kısmında bahsetmiş olsam da bir yabancılardan alabileceğiniz yan görevler var. Harita da soru işaretleriyle gösterilen bu karakterden basit yan görevler alabiliyorsunuz.
Grafikler ve ses tasarımı
Oyun DLSS gibi güncel teknolojilere sahip olsa da bunun dışında pek bir yenilik sunmuyor. Rockstar hiç risk almak istememiş ve olduğu gibi oyunu çıkarmış. Ben oynarken oyun bir kere çöktü ve yer yer bazı hatalara denk gelsem de o çökme harici oyunu kıran bir sorunla karşılaşmadım. Kullandığım cihaz da AMD Ryzen 5, 16 GB ram ve RTX 3050 olduğunu da söyleyeyim.
Oyunun çıkışından kısa bir süre sonra hayran çevirisi bir Türkçe yama, beta sürümde yayınlandı. Bazı kısımlarda “i” harfinin gözükmemesi dışında bir sorun yaşatmadı yama ama zaten ben indirdiğimde beta sürümündeydi. Ses tasarımı konusunda da oyunun vasat bir performans sergilediğini söyleyebilirim.
Son olarak da fiyat meselesine değinmek istiyorum. Red Dead Redemption Steam fiyatı 50 dolar, Epic’te ise 1749 TL ve kesinlikle bu fiyata değecek bir oyun değil. İndirimde çok daha uygun bir fiyata düştüğünde deneyim etmek isterseniz değerlendirebilirsiniz ancak normal fiyatını kesinlikle hak etmiyor. Ne global için ne de Türkiye için. Rockstar’ın bu umursamaz fiyat politikasının oyunu da öldürdüğünü düşünüyorum. Ben bu oyunu yazarken oyunu Steam’de bin kişi bile oynamıyordu. Durumu siz düşünün.
Değerlendirme
Red Dead Redemption, dönemi için iyi bir oyun olsa da günümüz bilgisayar oyuncularını tatmin edecek bir durumda olduğunu düşünmüyorum. Özündeki deneyim iyi ve oynadığım için pişman değilim ama gördüğüm kusurları da inkâr edecek değilim. Ben de bu oyunun bilgisayar çıkışını merakla bekleyen bir oyuncuydum ve deneyim ettiğim için mutluyum ancak fiyatına ve sunulan ürüne baktığım zaman parasını hak etmeyen bir ürün olduğunu çok net bir şekilde görüyorum.
Oyun incelemeleri için temel kriterlerimizi merak ediyorsanız,
İnceleme ve etik politikamıza göz atabilirsiniz.