1996 yılındaki ilk çıkışıyla hayatta kalma – korku oyun türünün önünü açan ve sonrasında çok fazla oyuna ilham kaynağı olan Resident Evil, (ya da Japonya’daki orijinal adıyla Biohazard) seneler içinde kendini yenileyerek ve dönemin oyuncularına ayak uydurarak ününü artıran serilerden biridir diyebiliriz.
Son birkaç senedir orijinal oyunlarının remake’leriyle ön plana çıkan seriyi, en son 2021 yılında çıkan ve yedinci oyunun devamı olan Resident Evil: Village ile yenilenen hikayesiyle takip etmiştik. RE: Village’ın ve hatta önceki oyunu RE: 7’nin bu kadar ünlü olmasının sebebi, çıktığı dönemde oyunculara önceki oyunlardan farklı olarak ve oyuncuların ilgilendiği türe hitap ederek dinamik kalmasıydı. RE: 7 ve RE: Village’ın ortak özellikleri ise, 2005 yılında çıkan Resident Evil 4’ten ilham almalarıydı.
Nostalji Günlüğü’nün bu sayısında, bu yenilenme ve dinamik kalma geleneğinin Resident Evil oyunları içinde en çok sükse yapmış olan halini, yani Resident Evil 4 (2005) oyununu ele alacağız.
- 7 sene saklanan Leon’un havalı geri dönüşü
- Aydınlanan bir tarikat ve biyoterörizm
- Ama bu oyun Resident Evil’a hiç benzemiyor!
- 2005 yılının ödül avcısı
- Gel bakalım, Resident Evil 4: Remake
- Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
- YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!
Resident Evil 4, ana odağını ikinci oyundaki iki ana karakterden biri olan Leon’dan alıyor. Resident Evil 2’den tanıdığımız ve ilk oyunda erkek kardeşini bulmak için Raccoon City’e gelen Claire Redfield’a yardım eden Leon S. Kennedy; polislik görevinin ilk gününde T-Virüs’ün yayılmasıyla zombi saldırısına uğrayan bahtsız bir karakter olarak gözüküyordu. Üstüne üstlük, Resident Evil 2’de ajan Ada Wong tarafından kandırılması, onu daha da komik bir karakter olarak görmemize neden oluyordu.
İkinci oyundan sonra Claire’in ve erkek kardeşi Chris’in hikayesine devam ettiğimiz Resident Evil: Code Veronica oyunu çıkarken, Leon hakkındaysa sadece Resident Evil 3’ün sonunda ABD hükümeti için ajan olarak çalışmaya başladığını anlatan, on saniyelik bir kesit izleyebilmiştik.
Leon, 7 senelik bir geride kalmışlıktan sonra, 2005 yılında çıkan Resident Evil 4 oyunuyla krallar gibi geri döndü: ilk gözüktüğü çaylak halinden eser kalmamış bir şekilde, Başkan’ın kaçırılan kızı Ashley Graham’ı kurtarmak için İspanya’ya gönderilen deneyimli bir özel görev ajanıydı artık ve haliyle, Resident Evil 4’ün ana karakteriydi.
Aydınlanan bir tarikat ve biyoterörizm
Resident Evil 4, hikayesini diğer oyunlardan farklı olarak Los Iluminados isimli bir tarikata ve onların geliştirdiği Plaga adındaki bir virüse bağlı kalarak anlatıyor. Tabii ki, bu hikayenin altından da Resident Evil evreninin baş düşmanı olan ve virüslerin üretiminden ve dünyaya yayılmasından sorumlu olan Umbrella şirketi çıkıyor; Leon oyunun devamında Umbrella şirketiyle işbirliği içinde olduğunu ilk oyundan tanıdığımız Albert Wesker’ın ve eski görev ortağı Jack Krauser’ın tarikatla beraber çalıştığını keşfediyor.
Tarikatlara dayalı bir hikaye ve senaryo yazımının getirisi, haliyle dini sembollerin bol olduğu bir tasarım kullanmak oluyor. Tarikat lideri Osmund Saddler’ın karakter tasarımı başta olmak üzere karşımıza gelen tüm düşmanlarda ve çevre tasarımında neo-paganist sembolleri görmek mümkün oluyor. Diğer oyunların daha çok laboratuvar veya modern şehir tasarımının aksine bu oyunun gotik tasarımı ister istemez marjinal kalıyor.
Ama bu oyun Resident Evil’a hiç benzemiyor!
Resident Evil 4’ün hikayesinden, karakterlerinden ve kısaca tasarımından bahsettikten sonra, onu önceki Resident Evil oyunlarından ayıran mekanik farklılıklardan bahsetmek gerekiyor.
Resident Evil 4, diğer Resident Evil oyunlarının aksine sabit kamera kullanmıyor. Bunun yerine, yine üçüncü şahıs kamerasını kullanarak omuz üstü dediğimiz kamera sistemini kullanıyor. Bu durumda, sabit kameraya bağlı olan nişan alma sistemini daha da hızlı hale getirerek eski oyunlara nazaran daha aktif ve aksiyon odaklı bir savaş mekaniği sunuyor. Resident Evil 4, sunduğu aksiyon odaklı savaş mekaniği ve hızlı sekanslarıyla diğer oyunlarından ayrılırken aynı zamanda özellikle bu unsurlarından ötürü oyuncular arasında en çok sevilen oyunlardan biri olmayı başarıyor.
Silahın üstündeki lazerle hedef alarak düşmanın zayıf bölgesine vurmak, direkt kafaya hedef almak veya bacakları hedef alarak düşmanı yavaşlatmak/sersemletmek, topluca üstümüze gelen düşman topluluğundan kaçmanın ve hayatta kalmanın yollarını çeşitlendiriyor.
T-Virüsünden etkilenen diğer oyun zombilerinin aksine, Los Ganados adındaki köylülerin hızlı olmaları ve silah kullanabilmeleri onları yenmeyi daha zorlaştırsa bile bu oyunda eklenen çevre etkileşimi sayesinde mermi sıkıntısı yaşarken çevredeki eşyalarla etkileşime geçip yine de saldırı yapabiliyoruz.
Özellikle Resident Evil: Zero’da sorun olan envanter de bu oyunda gelişiyor. Evrak çantasını andıran büyüklükteki envanterde eşyaları nasıl koyacağımızı kendimiz belirleyip envanter kontrolünü diğer oyunlara nazaran daha rahat bir şekilde kullanabiliyoruz.
Ayrıca, önceki Resident Evil oyunlarının geleneği olan kötü seslendirme şöhreti, özellikle Leon’un seslendirmesiyle de eskide kalmış oldu. Capcom, bu sefer seslendirmeye ve diyaloglara eskisinden çok önem vermiş olmalı ki, bazı eleştirmenler bu oyunun özellikle bu özelliğine değinmeden edemediler.
Bu omuz üstü kamera açısı ve hayatta kalma korku oyunu birleşimi, hem Resident Evil evreninin popülaritesine ivme kazandırmış oldu hem de farklı farklı oyunlara ilham kaynağı olmuş oldu. (Özellikle 2008 yılında çıkan Dead Space’teki düşmanın uzuvlarına vurma mekaniğinin, Resident Evil 4’teki düşmanlarda da olduğunu unutmayalım.)
2005 yılının ödül avcısı
Yukarıda bahsettiğimiz yenilikler, 2005 yılında hem oyuncular hem de eleştirmenler tarafından oldukça olumlu karşılanmıştı. Öyle olacak ki Resident Evil 4, çıkışını yaptığı 2005 yılında birçok törenden Yılın Oyunu ödülünü almadan çıkmadı. Buna önayak olan sebeplerden biri ise Capcom’un, Resident Evil 4’ü sadece Nintendo’ya özel bir oyun olarak yayımlamak istememesiydi. İlk çıkış yaptığı platform GameCube olsa bile, sonrasında PlayStation 2, PC, Wii, PlayStation 3 ve Xbox 360 gibi platformlara da eklendi ve sadece GameCube’un aksine çok daha büyük bir oyuncu kitlesine ulaşmayı başardı.
Resident Evil 4’ün yönetmeni olan Shinji Mikami, Nintendo ile anlaşma yaptığı için oyunu sadece GameCube’da yayımlamak istemiş, hatta 2002 yılında verdiği bir röportajda başka platformlarda çıkarsa harakiri yapabileceğini söylemişti. (Şu an hala hayatta, en son Hi-Fi Rush’ın yapımcılığını üstlenmiş, halinden memnun duruyor.)
Ödüllerin yanı sıra eleştirmenlerden de neredeyse tam not almayı başaran Resident Evil 4, oyun tarihindeki yerini hem yenilikçi başarısıyla hem ödülleriyle hem de satış rakamlarıyla (Aralık 2021 verilerine göre toplamda 11.5 milyon satarak ve 2012 yılının Guinness Rekorlar Kitabı’nda “En Çok Satan Hayatta Kalma-Korku Oyunu” unvanını sürdürerek) hak ederek kazanmış oldu.
Gel bakalım, Resident Evil 4: Remake
Capcom, bir süredir Resident Evil oyunlarını yenilemeye büyük bir mesai harcıyor. Resident Evil Remake, orijinaline sadık kalan bir remake iken Resident Evil 2 Remake yeni nesil oyunculara hitap eden bir yapım olmuştu. Bu iki remake oldukça sevildiler ancak son çıkan Resident Evil 3 Remake, orijinalinden fazlaca koptuğu için ve beklenenden çok kısa olduğu için çok sevilememişti.
Resident Evil 4: Remake’in fragmanları umut verici. Capcom, eğer RE3 Remake’teki hatasını tekrarlamaz ise yine büyük bir başarıya imza atacakmış gibi duruyor. Remake’in, orijinal oyuna en çok sadık kaldığı özelliği ise, fragmanlarda da en çok gösterildiği şekilde, bol bol aksiyona sahip olması. Aynı havayı yakalarlarsa büyük ihtimalle hayranlar ve eleştirmenler RE3 Remake’te olan bitenleri rafa kaldırabilirler. 24 Mart 2023 tarihinde çıktığında neler olacağını hep beraber göreceğiz.
Resident Evil 4’ün oyun dünyasındaki yerini ve önemini incelediğimiz ve beraberce hatırladığımız Nostalji Günlüğü’nü kapatıyorum ve herkese iyi oyunlar diliyorum!