Çıkışının üstünden 9 yıl geçmiş olsa da eşsizliğini koruyan Undertale nasıl bu kadar popüler oldu? Bakınca 80’lerden kalma video oyunu gibi gözükmesi ve neredeyse yok denilebilecek basit oyun mekaniklerine rağmen akıcılığı ve hikayesi ile birkaç kez bitirmeme sebep olan bu oyunu bugün mercek altına alıyoruz.
- Undertale, PC platformunda incelendi.
- Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
- YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!
Toby Fox adlı bağımsız bir geliştirici tarafından 2015 yılında piyasaya sürülen 2 boyutlu bir RPG oyunu olan, hem ağlatan hem güldüren hem kızdıran hem durgunlaştıran bu küçük boyutlu (yaklaşık 156 MB) ama çok etkileyici Undertale, hayatımın oyunları köşesinde en ön sıralarda.
Oyun ilk olarak PC (Windows, macOS, Linux) platformlarında yayınlandı. Daha sonra PlayStation 4, Xbox One, Nintendo Switch gibi konsollara ve iOS, Android gibi mobil platformlara taşındı.
Yer yer verdiği duygusal ve felsefi mesajlarla insanın içini gıcıklarken yer yer de aslında üstüne hiç düşünülmemiş gibi gelebilir. Mesela karakterlerin isimleri. Lesser Dog, Greater Dog, Annoying Dog gibi daha bir sürü sayabileceğim basit ve absürt isimler var. Herhalde geliştirici asıl önemli kısımlar dışında çok kafa yormak istememiş. Bence iyi de yapmış. Zaten oyunun içindeki easter egglerle birlikte bunların hiçbir önemi olmuyor. Bazı karakterlere duyduğum sevgi ise bambaşka boyutlarda. Geliştirici, karakterler ve oyuncunun bağını güçlendirebilmesi için bir çok fırsat sunmuş. Hiçbir şey yapmasanız bile sempati duyduğunuz karakterler oluyor. Hatta bazen bazı karakterlerin tatlılıkları ve saflıkları pamuk şekere dönüştürebiliyor. Oyunda oyuncu (yani siz) hariç kimsenin kötülüğü sebepsiz değil. Hepsinin kendince dertleri ve problemleri var. Zaten antagonistimiz 1 tane ama bakış açınıza göre herkes de kötü gelebilir. Oyunun bütünüyle çok değişik bir aurası var.
Genelde her oyunda en sevdiğim kısım müziklerdir. Undertale’in müziklerine ise ayrıca bayılıyorum. Chiptune ya da 8-bit diyebileceğimiz arcade seslerinden oluşturulmuş parçalar soundtrack’de yer alıyor. Aslında neredeyse tüm müzikler, toplam 4-5 parçanın alternatif versiyonları sayılırlar. Toby Fox’un yeteneğini azımsamamak gerek, hepsi kendine has parçalarmış hissi veriyor. Benim favorim Spear of Justice. Dinlemenizi şiddetle öneririm.
Undertale oynanış
Oyunun başına gidersek, aslında neredeyiz, ne yapıyoruz çok bir fikrimiz olmadan başlıyoruz. Öncesinde gösterilen minik bir sinematik/resimlerle zamanında insanlar ve canavarlar arasında savaş çıktığını, insanların kazandığını ve canavarları da bir dağa hapsettiklerini görüyoruz. Söylenene göre bu dağdan (Ebott Dağı) kimse kurtulamıyormuş. Karakterimizin bu dağa düşüsünü ve çiçekler içerisinde uyandığını gördükten sonra oyunumuz başlıyor.
Oyunun oynanışı çok basit. Eğer PC’de oynuyorsanız sadece yön tuşları (ya da W,A,S,D) ve ENTER (ya da Z) ile oynuyorsunuz. Menü’ye gitmek için CTRL (ya da C), herhangi bir komutu iptal etmek için SHIFT (ya da X) yeterli oluyor. Bazı kısımlar hariç renkler hep çok canlı. 2 boyutlu piksel grafikleri ile retro görünüyor. Basit gibi görünen grafikler, oyunun atmosferini güzel yansıtıyor (2D RPG oyundan beklediğimiz gibi). Oyunun renk paleti ve görsel tasarımı benden 10 puan aldı.
Oyunu biraz iç güdülerinize göre oynuyorsunuz. Ne yapmak istediğiniz size kalmış. 3 farklı bitiş şekli var. Oynamak isterseniz hiçbir yere bakmadan direkt oynayın, vardığınız son bir nevi insanlık turnusolü. Daha fazla ayrıntı vermek isterim ama bundan sonrası biraz spoiler. Ben tamamen içgüdülerime göre oynayacağım derseniz bundan sonrasını okumanızı önermiyorum.
Öğrenmek istemeyenler gittiyse devam edebiliriz.
Undertale mekanikleri
Oyunun 3 farklı sonu var demiştik. Bunlar Neutral, True Pacifist ve Genocide olarak ayrılıyor. Neutral bazılarını öldürüp bazılarını bağışlayınca, True Pacifist herkesi bağışlayınca ve Genocide ise önünüze çıkan her şeyi öldürdüğünüzde erişilen son.
Bu oyunu bu kadar özel kılan şeylerden biri derin bir anlamının olması. Her yazılan şeyi sadece okuyup geçmek için ENTER tuşuna abanmazsanız adeta bir kitap okuyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Her etkileşim, yazılan şey bir ders gibi. Canavarları öldürmek zorunda değilsiniz. Onlara merhamet (MERCY) ederek de aslında onları atlatabiliyorsunuz. Bunu ben ilk oynarken bilmiyordum, bu biraz kötü oldu.
Oyunun en önemli diğer özelliklerinden biri olan ACT komutu karşımıza çıkan canavarlarla etkileşim kurmamızı sağlıyor. Eğer canavarlarla kavga etmeti seçerseniz, kavga sırasında canavarın HP’sini sıfıra indirdiğinizde bile onu öldürmek yerine SPA (Spare) seçeneğini seçerek hayatını bağışlayabiliyorsunuz.
Canavarlar bir anda karşınıza çıkabiliyorlar. Onları bağışlamak isterseniz saldırılarından kaçmak için hızlı reflekslerinizin olması gerek.
Klasik RPG oyunlarında olduğu gibi, düşmanları öldürerek EXP (Experience Points) kazanıp seviye atlıyorsunuz ama Undertale’de bunları kazanmak aslında kötü bir şey çünkü EXP’nin karşılığı Execution Points ve LV’nin karşılığı Level of Violence…
Çevreyi dikkatlice inceleyerek gizli yollar bulabiliyorsunuz ve bazı nesneleri kullanıp yeni alanlara ulaşabiliyorsunuz. O yüzden gözünüze çarpan ne olursa gidip etkileşimde bulunun. %90 ihtimalle bir şey vardır.
Oyun boyunca her hareketimiz olmasa da çoğu seçimimiz oyunun akışını etkiliyor. Bence bu da çok güzel bir dokunuş basit gözüken bir oyun için.
Oyunu kaydetmek için oyun boyunca gördüğünüz yıldız gibi parlayan şeylerle etkileşim kurmanız gerek. Oralar checkpoint.
Değerlendirme
Her karakter kendine özgü. Hatta bazılarının absürt kişilikleri var. Bu yüzden bazı karakterler sinirlerimi zorlarken bazıları da ruhumu yumuşak bir yastığa çevirdi.
Mizah unsuru boğmadan kullanılmış. Bu da bence kaliteyi arttırmış. Hiçbir espri (özellikle kötü bir şaka olması için söylenmemişse) aşırı gelmiyor. Kahkaha atmasanız da hafiften bi sırıtıyorsunuz.
Oyunun en etkileyici kısımlarından biri de ölünce ekranda çıkan STAY DETERMINED yazısı. O yazıyı her gördüğümde gerçekten iradem güçlendi. Oyun boyunca zaten sürekli bir şeyler içimizi kararlılıkla dolduruyor. Yoldan çıkmamamız için elinden geleni yapmış aslında geliştirici. Şiddetin tek çözüm olmadığını anlatmak için çok çabalamış gerçekten.
Son olarak uyarmam gerek ki oyunun hafızası var. Böyle diyince “tabi var” dediniz ama gerçekten de unutmayan bir hafızası var. Eğer kötü seçimler yaparsanız resetleyip oynamak istediğinizde bile unutmuyor. Bu da böyle bir fun fact.
Şimdiden iyi oyunlar. Umarım benim kadar keyif alırsınız.
Comments