Oyun Günlüğü olarak tüm zamanların en iyi aksiyon oyunlarına göz atıyoruz. Listemizde öne çıkan aksiyon oyunlarını sizin için sıralıyoruz. Kısa özetler halinde sunduğumuz listemizde 8 oyun veya seriye bakıyoruz. İşte tüm zamanların en iyi rol yapma oyunları…
Tüm zamanların en iyi aksiyon oyunları
Call of Duty: Modern Warfare serisi
Tüm zamanların en iyi aksiyon oyunlarında ilk serimiz elbette Call of Duty: Modern Warfare oldu. Markanın kökleri 90’larda çıkan Medal of Honor: Allied Assault oyununa kadar dayanıyor.
Oyunun ekibinde ünlü yönetmen Spielberg’ünde bulunduğu Medal of Honor: Allied Assault yayınlandıktan sonraki büyük başarısı ardından oyunun önemli iki tasarımcısı şirketten ayrılarak Infinity Ward adında kendi stüdyolarını kurdular.
Burada Activision ile beraber Call of Duty’yi geliştirdiler. İkinci Dünya Savaşı temasını kullanan oyunlarının ikincisi çıktıktan sonra Activision oyunların başarısı üzerine serinin haklarını ve geliştirici stüdyo Infinity Ward’u satın alır. İlerleyen yıllarda seri her yıl spor oyunları gibi oyun çıkarmaya başlarken geliştirici stüdyolara Treyarch, Raven, Sledgehammer gibi isimlerde eklenir.
Serinin, daha doğru bir tabirle markanın, her oyunu çıktıktan sonra en az 10 milyon adet satış gerçekleştirerek adeta merkez bankası gibi para basmaktadır. Markanın en önemli serilerinden biride 2007 yılında ilk oyunu yayınlanan Modern Warfare serisidir. Markanın her oyununu ve serisini işlemek epey bir zahmet istediğinden listeye en iyisini almak bana daha makbul göründü.
Serinin ilk oyunu, artık klasikleşmiş ve pazarda sayısı atmış II. Dünya Savaşı temasından uzaklaşarak modern zamanları konu almak isteyen Infinity Ward tarafından, Call of Duty 2’nin yayınlanması sonrası geliştirilmeye başlanarak Activison tarafınfan 2007 yılında PS3, Xbox360 ve Windows’a Call of Duty 4: Modern Warfare olarak yayınlanmıştır. Infinity Ward’un bu projeyle meşgul olmasından dolayı sadece konsollara çıkan Call of Duty 3 serinin yardımcı geliştiricisi Treyarch tarafından geliştirilmiştir. Geliştirici ekip oyunun modern zamanlarda geçen sorunlara atıfta bulunmasındansa eşit güçteki iki tarafın savaşını konu almayı seçti.
Oynanışta klasik bir şekilde sadece iki silahla, siperden sipere ilerleyerek düşman öldürmenin yanı sıra farklı zaman ve mekandaki askerleri kontrol ediyoruz. Oyun başlangıç sahnesi olarak bizlere ismi bilinmeyen bir ülkenin liderinin kafasından vurularak idam edildiği sahneyi izletiyor. Oyunun çıkışının büyük bir sevinçle karşılanması bir yana damarlarda yarattığı aksiyon dozajıyla oldukça beğeni topladı. Oyun ilerleyen zamanlarda Call of Duty: Modern Warfare – Reflex Edition adıyla Wii için çıkarıldı.
Devam oyunu, önce Call of Duty 6 daha sonra Call of Duty: Modern Warfare 2 olarak duyurulduktan sonra 10 Kasım 2007 yılında önceki oyunla aynı konsollara çıkmakla beraber aynı gün Nintendo DS için Modern Warfare: Mobilized adıyla Aspyr eliyle çıkış yaptı. Oyun ilk oyunun hikayesini, aşırı milliyetçi Rus örgütü ile çok uluslu bir özel kuvvetler birimi olan Task Force 141’in arasındaki çatışmaları konu alarak ilerletiyor. Çıkışında önceki oyuna göre fazla yeniliği bulunmadığı için eleştirmenlerce eleştirilen bu oyun tek oyunculu ve çok oyunculu modlarda bulunan bollukla beğenildi. İki indirilebilir içeriği bulunan bu oyunun Wii sürümü konsolda istenilen hazzı yaşatmayacağı düşünülerek geliştiriciler tarafından yapılması istenmedi ve yapılmadı.
Devam oyunu, Modern Warfare 2’nin hikayeyi bitirdiği yerden başlayan olay örgüsüne sahip olarak 2011 Kasım’ında Call of Duty: Modern Warfare 3 adıyla sekizinci Call of Duty oyunu olarak çıkış yaptı. Wii sürümünü Treyach geliştirirken Square Enix Japonya’da farklı bir altyazı ve dublajla oyunu çıkarttı. Üçlemenin son halkası olan bu oyunda hikaye sonlanırken Infinity Ward’un kurucu ortakları Vince Zampella ve Jason West Activison ile yaşadıkları küçük bir husumet sonrası kendileri ve stüdyonun elli çalışanı Infinity Ward’dan ayrılırken yarıda kalan oyunun geliştirme sürecini bitirmek için Sledgehammer Games yardımda bulundu.
Üçlemenin her oyunu için daha sonradan daha iyi grafikli ve oynanışlı sürümler yayınlandı. Üçleme, göründüğü sahnelerde neredeyse hiç konuşmayan Ghost ve oyunda baba figüründe olan Captan Price gibi popüler karakterler yarattı, ki Ghost o kadar popüler oldu ki Activison daha çok ”ghostlu” bir Call of Duty oyunu yayınlarken Ghost daha sonraki oyunların görsellerinde boy gösterdi.
Vince Zampella ve Jason West Infinity Ward ayrılığı sonrası EA yardımıyla Titanfall, Apex Legends, Star Wars Jedi: Fallen Order oyunlarıyla tanıdığımız Respawn Entertaiment’ı kurdular. Buraya Infinity Ward’dan ayrılan elli kişiyi topladılar. Ancak West aile sorunlarını öne sürerek şirketten ayrıldı. Ayrıldığı zaman Zampella ile önemli sorunlar yaşadığı konuşuluyordu.
God of War (2018)
Bir komutan düşünün. Sparta’nın en büyük savaşçılarından biri. Düşmanlarını yok etmek pahasına ruhunu Savaş Tanrısı Ares’e satan ve bu uğurda ailesini hiç çekinmeden katleden bir adam. Tam da böyle bir adamı konu alır God of War serisi. Serinin ilk oyunu 2005 yılında piyasaya çıkmıştır. Oyundaki amacımız ailesini katleden Krartos’un intikamı uğruna Yunan mitolojisinde yer alan düşman tipleriyle savaşmaktır. Bu uğurda Krartos’un çift elli bıçaklarını ve Tanrısal güçlerini kullanırız. Oyun aksiyon macera olmasının yanında hack & slash özelliklerini de içerir. Marvel filmleri misali kronolojik sırası oyunların çıkış sırasıyla aynı değildir. Kronolojik sırayı takip eden her oyuncu grafik olarak geriye gitmeye başlar. Ancak yazının bu kısmı seriden çok serinin yeniden yorumlanmış oyununa odaklanmaktadır. 2018 yılında çıkan ve “Yılın Oyunu” seçilen serinin bu oyununa bir göz atmak gerekirse;
İlk olarak oyunda epey değişiklik var: Göze ilk çarpan kameranın GTA oyunlarındaki gibi karakteri sırttan görebildiğimiz yeni açısı ve kameranın kesintisiz olması. Eskiden sabit ve perspektiften görülen kamera açısı vardı. Eski çift elli bıçaklara elveda deyin artık sihirli ve bumerang misali geri dönen bir baltamız var. Tanrısal güçlerimiz hala yanımızda. Krartos ise yaşlı ve yanında yardımcısı oğlu Atrehus var. Senaryo bu baba – oğul ilişkisine odaklanır. Atreus’un erkek olmasının sebebi oyunun yönetmeni Cory Barlog’un erkek çocuğa sahip olması. Aksi halde Atreus kız da olabilirdi. Ha bir de Olympus Krartos tarafından ölü deniz misali dümdüz edildiğinden Yunan mitolojisi İskandinav mitolojisi ile değişmiş bulunmaktadır. Norveçli yaşlı Krartos.
Oyun 2014 yılında geliştirilmeye başlandı ve serinin ikinci oyununu da yöneten Cory Barlog tarafından yönetildi. İlk başlardan PS4 özeli olan bu oyun daha sonra Steam aracılığıyla PC’de bulunmakta. Dileyen 329 TL bayarak bu oyuna PC’de sahip olabilir. 23 milyon kopya satış adetiyle o zamana kadar çıkan serinin diğer oyunlarından daha çok sattı. Örnek aldığı oyunlarda Dark Souls ve Bloodborne da var. Devam oyunu ve mükemmelleştirilmiş hali 2023 yılında çıkış yaptı. Eğer bu iki oyunu oynamak istiyorsanız önce bu oyunu ardından devam oyunu Ragnarök’ü oynayın. Aksi halde oyunun mekanikleri devam oyununkilerinin basit halleri olduklarından sizi sıkabilir. Başta da dediğim gibi oyun 2018 yılında “Yılın Oyunu” seçildi. Ancak bana kalırsa asıl yılın oyunu Red Dead Redemption 2 idi, ki kendisini başka bir listede, God of War’a gıybet, en tepede göreceksiniz.
Biliyor muydunuz? Krartos ile bütünleşen ve bu rol sayesinde ödül alan Christopher Judge aslında bu rolü kabul etmeyecekti. Çünkü ona göre bu tarz işler yan kazanç ve mesleği öldüren cinstendi. Menajeri de bunu bildiği için senaryo onlara ilk geldiğinde bunun oyun olduğunu söylememiş. Seçmelerde de fiziksel olarak rolü canlandırması istendiğinden o da bir şeyden kıllanmamış. Lakin daha sonra bu senaryonun bir oyun olduğunu öğrendiğinde önce kısa süreliğine şok yaşamış. Ayrılmak istemiş, ancak senaryo hoşuna gittiğinden ve oyunun yönetmeni Barlog’unda onu ikna etmesi sonrası kalmaya karar vermiş. Ek olarak, buradan Cory Barlog’a da selam olsun! Adamın yönetmenlik yaptığı her God of War oyunu, her nedense, serinin en iyi oyunları oluyor. Yapımcılığını yaptığı serinin şimdiki son oyunu Ragnarök’ün çıkışı sonrası Krartos’un macerasının önemli bir ihtimalle piramitlere doğru evirileceğini söyledi. Anlaşılan o ki, Krartos bir dahaki macerasında oğlu Atreus ile beraber Mısır mitolojisinde üçgenin en tepesine çıkmaya çalışacak.
Metro Exodus
Metro oyun serisi aslen, Rus yazar ve gazetecisi ve aynı zamanda Ukrayna – Rusya savaşına tepki koyduğu için Rusya’da tutuklu yargılanan Dmitry Glukhovsky’nin roman serisine dayanır. Olay örgüsü nükleer sonrası oluşan kıyamette hayatta kalmaya çalışan insanları konu alır. İlk oyun romanla aynı adı taşıyan Metro 2033, 2010 yılında THQ tarafından, THQ’nün kan kaybettiği bir zaman yayınlanmıştır. Oyun iyi bir yatırım olsa da performansını ancak maçın sonlarına doğru göstereceğinden o zamana kadar THQ iflas etmiş oldu. İkinci oyun Metro: Last Light’ın sancılı geliştirme süreci sonrası oyun yeni yayıncısı Deep Silver tarafından piyasaya sunuldu. Sancılı geliştirme süreci oyunun planlandığından önemli oranda eksik ama tam bir oyun olarak çıktı ve beğeni topladı – 2013 yılında. Seri Half Life özentileri taşır. Başta ana karakterimizin konuşmuyor olması gibi. Serinin ilk iki oyunu dışardaki radyasyondan ötürü dar ve kapalı alanlarda geçmekte.
Konumuz olan oyun, serinin şimdiki son oyunu Metro Exodus, 4A Games tarafından 150 kişilik bir ekiple Last Light’ıın çıkışının ertesi yılı geliştitilmeye başlandı. Oyunculardan daha geniş ve keşfe açık alan geri bildirimleri almalarından ötürü ana hedeflerinden biri de STALKER: Shadow of Chernobyl (2007) oyununun elementleri ile Metro serisinin elementlerini birleştirmekti. Oyun Deep Silver ve 4A Games tarafından 2017 yılında E3 etkinliğinde duyuruldu. Oyun için önceki oyunlarda da olduğu gibi romanın yaratıcısı ile işbirliği yapıldı. Çıkışında keşfe açık geniş alanları olmasına rağmen oyun açık dünya değildir. Geliştirici ekip hikayeye zarar verebileceği düşüncesiyle açık dünya ve elementlerinden özellikle kaçındı. Oyun görselleri, tasarımı ve içerisinde aşk olan yolculuk hikayesiyle övgüler topladı, ancak önceki oyunların ki gibi çıkışında fecaat derecede hataları olduğu için eleştiri aldı. Elbette bir Cyberpunk 2077 vakası değildi. 2019 yılında PS4, Xbox One ve PC için çıkan oyun 2021 yılında PS5 ve Xbox Series X/S için Gelişmiş bir sürümü ile çıkış yaptı. Oyunun devamı şu anda geliştirme aşamasındadır.
THQ’nün iflası sonrası başlayan sancılı geliştirme sürecinde geliştirici ekibin çekirdek kısmı Ukrayna’da oyunun yeni akıbeti belli olana kadar yoğun elektrik kesintileriyle beraber oyunu geliştirmeye devam etti. Oyunun geliştirilmesi için lazım olan teknolojiyi yurt dışından getiren ekip, yozlaşmış bir memurun teknolojik malzemelere el koymasını engellemek için büyük bir tedirginlikle malzemeleri saklaya saklaya ülkeye geçirmek zorunda kalmışlar. Günümüzde 4A Games Rusya – Ukrayna savaşı sebebiyle merkezini Kiev’den Malta’ya taşımış bulunmaktadır.
Max Payne serisi
Tam 22 yıllık bir oyun serisi. Ana karakterimiz seriye adını veren Max Payne. Adı en ızdırap veren acıdan gelir. “Maximum Pain” yani en şiddetli acı. Resmen hayatını özetliyor. Eski bir NYDP memuru iken ilk oyunda önce ailesi katlediliyor, ikinci oyunda ikinci baharı sevgilisi kollarında can veriyor ve son oyunda yine korumak zorunda olduğu insanlar acı çekiyor. Seriye şimdiye kadar 3 oyun yapıldı. İlk ikisi seriye hayat veren Remedy tarafından yapılırken son oyun Rockstar tarafından yapıldı. Bu yüzden son oyunu, kalitesini kabul etmekle beraber, seriden görmeyen oyuncular var. Çünkü oyun, deyim yerindeyse, fazla GTA vari olmuş. Ek olarak oyun mutlu sonla bitiyor. Evet bir Max Payne adını bulunduran oyun. Yıllık acı dozajlarını almak isteyen oyuncular bu yüzden ilk iki oyunu ard arda bitirirken son oyunu bir kenara bırakıyor. Bu ön tanıtımı bitirdiğimize göre şimdi oyunlara teker teker bakmaya başlayabiliriz. Çünkü bana göre her biri size aksiyonu iliklerinize kadar yaşatıyor.
İlk oyun Max Payne, adı pek bilinmeyen Finlandiyalı Remedy Entertaiment tarafından 2001 yılında piyasaya sürülür. Bütçe azlığından dolayı oyunda ara sahne bulunmaz. Onun yerine anlatımlar çizgi roman sayfaları üzerinden gider. Yine bütçe azlığından dolayı ana karakterin modeli oyunun yazarı Sam Lake’in modellemesidir. Hatta oyunun ana kötüsü gerçek hayatta Sam Lake’in annesidir. Anlayacağınız Lake ailesi ailecek yüz taraması konusunda oyuna epey katkı sağlamış. Benim de beğendiğim bir başka sitedeki örnek buraya cuk uyuyor: Bir nevi Max Payne oynarken aynı zamanda Sam Lake’in amcaoğlunun kafasına ateş ediyoruz.
Oyun en çok döneminin ötesi grafik ve oynanışla övgüler topladı. Özellikle Bullet Time özelliği oyuna ayrı bir hava katıyordu. Bir barı olan bu özellikle düşmanlar yavaşlarken Payne daha hızlı hareket ediyor ve isabet oranı artıyor. Kendinizi Matrix vari bir ortamda sanmanız çok olası, ki o deri çeket tam o tarz bir ortamlık. Neydin Neo oldun Max.
Sonraki zamanlarda Rockstar 10 milyon dolara Max Payne oyununun isim haklarını satın aldıklarını ve devam oyunu için 8 milyon dolarla Remedy’ye maddi kaynak sunduklarını açıkladı. Oyun Max Payne 2: The Fall of Max Payne adıyla 2003 yılında çıkış yaptı. Oyunun yazarı Sam Lake bu sefer bir aşk hikayesini konu almayı seçti. Max ile eski müttefiği Mona Sax’ın arasındaki ilişki oyunun ana konusu. Oyun için Bullet Time özelliği geliştirildi. Geliştiricilerin “2.0” takısı taktığı bu sürüm oyuncuları daha agresif bir oynanışa itiyordu. Görsel ilerleme sağlandı. Bazı bölümlerde oyun Mona ile oynamaya izin verdi. Ancak kalitesine rağmen oyunun satış performansı diplerdeydi. Serideki en az satan oyun kendisidir.
Serinin şuan ki son oyunu Max Payne 3, seriden oldukça farklı bir havaya sahipti. İlk olarak oyun Remedy tarafından değil Bully ile tanıdığımız Rockstar Vancouver tarafından geliştirildi. Yazar GTA serisinin de yazarı ve Rockstar’ın başındaki Houser kardeşlerden Dan Houser’dı. Oyunun ortamı önceki New York’un İskandinav ortamından ziyade Brezilya’da geçmektedir. Hikaye Max’in korumalığını yaptığı patronunun eşinin kaçırılmasıyla Max’in düştüğü komployu anlatır. Teknik bir gelişme olarak ara sahne ve oynanış sekansları arasında yükleme ekranı bulunmaz.
Çıkışında temaları, aksiyonu, hikayesi gibi konularda eleştirmenlerden övgüler toplayan oyunun çıkışından önce Remedy’nin franchise geliştirme başkanı Oskari Häkkinen, oyunun “mükemmel” olduğunu belirtti ve Rockstar’a güvendiğini ifade etti. Geliştirme aşamasının sonlarına doğru Remedy oyuna danışmanlık yaptı. Oyun kaliteli bir TPS olmasına rağmen en çok GTA vari bir tarza kaymasıyla eleştirildi. Pek çok seri hayranı için bir devam oyunu olarak görülmez. Çıktığı hafta 3 milyon adet satış yapmıştır.
6 Nisan 2022 tarihinde Remedy Rockstar finansörlüğünde ilk iki oyunu yeniden yaparak tek başlıkla yayınlayacaklarını duyurdu. Geliştirme aşamasının erken safhasında olduğu için bir tarih verilmedi, ancak 2023- 24 tarihleri arasında çıkacak 4 Remedy oyunundan biri olarak bekleniyor.
Max Payne’in ilk yüzünün bütçe azlığından Sam Lake’e ait olduğundan bahsetmiştim. Ancak devam oyununda Sam Lake yüzünün kullanılmamasını istemediğinden Remedy profesyonel aktör Timothy Gibbs ile anlaştı. Ancak Rockstar zamanı karakter için bu seferde kel ve sakallı GTA’dan tanıdığımız Micheal’ın görünümüne benzer bir model kullanıldı. Böylece Max için her oyun yeni bir yüz modellemesiyle toplam üç yüz modellemesi kullanıldı. Neyse ki seslendirmen üç oyunda da James McCaffrey’de oynadığımız karakterden şüphe etmiyoruz.
Back 4 Blood
2002 yılında Comand & Conquer serisinde çalışmış eski Westwood Pasific çalışanı Micheal Booth tarafından Turtle Rock Studios kuruldu. 2008 yılında uzun süreli iş ilişkileri nedeniyle Valve South adıyla Valve çatışı altına giren firma aynı yıl “Kurtulan” adı verilen insanlardan oluşan 4 kişilik bir ekip ile zombi salgınında zombilerle savaştığımız oyunları Left 4 Dead oyununu piyasaya sundular. Beğeni toplayan bu oyunun ertesi yıl devamı çıkarıldı. Ancak Valve ile yaşanan iletişim sorunları nedeniyle Phil Robb ve Chris Ashton 2010 yılında bağımsız bir şirket olarak Turtle Rock Studios’u tekrar kurdular. Lakin Left 4 Dead isim hakları Valve’da kaldı. Konumuz olan oyun Back 4 Blood ise, 2015 yılında 2K Games işbirliğiyle yayınlanan başarı potansiyeli yüksek ancak başarısız kabul edilen Evolve adlı oyunları ve Perfect World Entertaiment işbirliğinde geliştirilen iptal edilen oyunlarından sonra geliştirilmeye başlanarak Left 4 Dead’in ruhani devamı olarak Warner Bros. Interactive Entertainment işbirliğinde 2021 yılında piyasaya sürüldü.
Oyun ruhani selefinden bazı farklılıklar içeriyordu. İlk olarak ekip insan dışı canavarlardan korkmayan “Temizliyiciler” adı verilen kişilerden oluşuyordu. Oyunun en büyük yeniliği kartlar ve destelerdi. Bu kartlar sizi en zor zamanlarınızda kurtaran ekstralar içerir. Can arttırma, vuruş hasarı vesaire gibi. Bu kartlarla yapacağınız destelerle ise karakterinizi istediğiniz kombinasyona sokabiliyorsunuz. Yani elinizde uygun kartlardan oluşan bir deste varsa yakın dövüş saldırılarınız ile bir sürünün içine dalarak kim var kim yok hepsini deşebilirsiniz. Ancak unutmayın ki Left 4 Dead’ten hatırladığımız, oyunu daha tekrarlanabilir kılan ve oyuncuya dramatik bir zorluk sunan AI Direktör’ünde kendi kartları ve desteleri var. Bunlarla yapay düşmanlar üretebilir, sürünün sayısını arttırabilir, ortama gözü göze göstermeyen sisi salabilir. Oyunun ruhani selefi L4D, hikayeyi ara sahne yokluğundan çizgi roman gibi diğer medya öğeleriyle anlatırken B4B hikayeyi doğrudan izlemekten keyif alacağınız ara sahnelerde anlatıyor.
Oyun çıkışında büyük bir memnuniyet ve coşkuyla karşılanmasına rağmen saman alevi gibi çabuk söndüğünden “Tunnels of Terror”, “Children of the Worm” ve “River of Blood” adlı üç genişleme paketi sonrası Ocak 2023’te Turtle Rock, geliştirme kaynaklarını yeni AAA projelerini ayırdıkları gerekçesiyle B4B üzerindeki destekleri çektiğini duyurdu.
Half Life serisi
Fizik – Kimya göndermeleri bol, ilk adı Quiver olan döneminin hit oyunuydu Half Life. Kurucuları eski Microsoft çalışanları Mike Harrington ve Gabe Newell olan Valve çatısı altından ilk 1998 yılında çıkmıştır. Aslında 1997 yılında çıkması bekleniyordu ancak geliştiricilerin oyunu mevcut halde beğenmemesi sonucunda bir yıl ertelendi. Böylece Valve’ın uyuşukluğunun köklerde gizli olduğunu anlıyoruz.
Oyun geliştirilirken seviye, önemli olayları, düşman tasarımları, anlatı ve hikaye gibi tasarımlardan sorumlu, günde 6 saat çalışarak oyunu daha iyi hale getirmeye çalışan adı “Cabal” olan bir ekip vardı. Oyun id Software’ün lisanslı ancak geliştirilmiş Quake motorunun GoldSource adlı Valve tarafından yapılan bir sürümünü kullanıyordu. Oyunu akranlarından ayıran en büyük özelliklerinden biri bir bölüm içeresindeki tüm düşmanları öldür mantığı yerine taktiksel aksiyon deneyimi sunmasıydı. Her düşman önceden belirlenen davranışlar sergiliyor, oyuncudan taktiksel yaklaşım bekleniyordu. Artı oyun yükleme ekranları göstermek yerine ekranı dondurarak size “yükleniyor” yazısı gösterdiğinden oyunu oynarken oyunu bir bütün olarak görüyordunuz. Oyun olay örgüsüne odaklanan çevresel anlatımlarla hikayeyi anlatan bir tarza sahipti. Sierra On- Line dağıtımcılığında bizimle buluşan Half Life beklentilerin üzerinde hem kritik hem de ticari başarı sağladı. Pek çok yılın ödülüne layık görüldü. Hatta demosu bile oyun çıkmadan önce ödül kazandı.
Devam oyunu Valve’ ın Başkanı Gabe Newell’ın isteğiyle yapımcılara sunulan “neredeyse sınırsız” bir bütçe ve bol zamanla geliştirilmeye başlandı. Planlanan çıkış tarihinden 1 yıl önce Valve korsan saldırısına uğradı ve bitmemiş Half Life 2 internette dolaşmaya başladı. Bu durum geliştiricilerin moralini bozduğundan geliştirme sürecine ket vurdu. Ancak daha sonra ekip toparlandı. 2004 yılında oyun çıkışını gerçekleştirdi. O yıl oyun anlamından bereketli bir yıldı. Bu yıl sadece Half Life 2 değil; Doom 3, ilk Far Cry oyunu, GTA: San Andreas, World of Warcraft gibi pek çok oyun yayınlandı. Döneminin ötesi grafik, bulmacalar, kesintisiz aksiyon, atmosfer ve birçok sebepten dolayı oyun övgüler aldı. Özellikle yüz modellemelerinden övgü toplamasının sebebi gerçek insanların yüzlerinin bu iş için kullanılmasıydı. Kendisi Steam’de yayınlanan ilk oyun oldu. Oyunun fiziksel kopyaları önceki yayıncı Sierra On- Line ile yaşanan anlaşmasızlık sonrası Electronic Arts tarafından dağıtıldı. Oyun için episodik devamlar çıkarıldı: Episod One (2006) ve Episod Two (2007). Ancak daha sonra Half Life projeleri devam etmedi ve Valve’ın kendi projesi başta olmak üzere Arkane ve Point Studios tarafından geliştirilen Half Life oyunları da iptal edildi.
2010 yıllarında Valve VR oyunlarına ihtiyaç olduğunu fark etti. Bunu için ilk olarak Portal oyunu geliştirmek istese de Half Life’ta kabul kıldı. Böylelikle 2020 yılında Half Life: Alyx doğdu. Oyun bir VR oyununa göre son seviye bir kaliteye sahipti. Önceki oyunlara kıyasla yazar ekibi hikayeyi anlatmak adına ana karakterin konuşabilmesini sağladı. Bir Combine Subayı’yla rekabet ettiğimiz ilk hikaye Valve’a geri dönen ilk Half Life yazarları tarafından değişti ve Half Life 2’nin 5 yıl öncesini anlatan ve Episod Two’nun sonunu değiştiren şimdiki hikayeye evrildi. Valve bu oyun için şimdiye kadar toplamış en büyük ekibini topladı. Half Life 3 için bu oyunun başarısı beklendi. Ancak Alyx, VR kitlesinin az olması sebebiyle beklenen başarıyı gösteremedi. Oyunun çıkarılmasına sebep olan Valve Index adlı VR konsolu da tutunamadı.
Half Life oyunculara verdiği mod desteğiyle Counter Strike, Portal, Gary’s Mod, Day of Defeat gibi oyunlara ilham oldu.
Valve’ın Half Life, Portal ve Left 4 Dead oyunlarından bilinen bir “üç takıntısı” mevcuttur. Bu takıntının evrenselliğini anlatan en büyük örnek ise Valve’ın Başkanı Gabe Newell’ın don modeli olarak kullanılmasıdır. Bir Çinli firma yaptığı XXXL model donlar için Gabe Newel’ı habersiz ve isteksiz bir biçimde kapak fotoğrafı olarak kullanmış. Muhtemelen internetten karşılarına çıkan ilk resmi koymuşlar. İşin garibi bu donlarda anca ikili halde satılıyormuş. Onlarında üçlü satıldığı bir paketleri yokmuş. Ne enteresan değil mi?
Diablo 4
Adını yapımcısının yaşadığı, Kaliforniya’nın kuzeyinde bulunan Diablo dağından alan serinin çok beklenen dördüncü oyunu. Seri hayatına, Blizzard’ın ısmarlama bir oyunu olarak başladı ve daha sonra yapımcı stüdyonun alımıyla bizzat Blizzard’ın geliştirdiği oyuna dönüştü. Ondan önce de hack & slash olarak bilinen aksiyon- RPG/RYO oyunlarda denenmişti, ancak kendisi piyasaya çıkarak bu işin nasıl olacağının kitabını yazdı. Ek olarak Blizzard, kendi Steam’i diyebileceğimiz Battle.net’i pazarlamakta Diablo’dan epey faydalandı. Ardından ikinci oyun çıktı ve seri işte asıl burada büyük bir sükse yaptı.
Devamın da gelen üçüncü oyunda hiç fena değildi, ama portlar arasında farklılıklar mevcuttu. Örneğin PC portunda mevcut o tonlarca zorluk seçeneği konsollarda yoktu ve bu bazı oyuncular için hayal kırıklığıydı. Sonra seri devam oyunu çıkarmayı bıraktı. Çünkü o sıralar Blizzard farklı işlerle meşguldü. Hatta o işlerden biri olan Overwatch sayesinde kendilerini yeni oyuncu kitlesine kabul ettirdiler, ancak yapmış oldukları hatalar silsilesi sonucunda kendi alanlarındaki rekabeti Valorant’a kaybettiler. Blizzard yine de sadece eski oyuncularıyla devam etmek istemiyor, şirkete yeni oyuncularla taze kanlar arıyordu. Bunun bir örneği de Diablo Immortal’dı. Kemik kitle tarafından, hele ki Blizzcon etkinliğindeki kel kırmızı elbiseli abi tarafından eleştirilmesine rağmen çıkan oyun, belki de tarihin en düşük kullanıcı oyunu almasına rağmen aslen mobile çıktığından ve yeni kitleye hitap etmesiyle beraber şirkete sıcak para girmesini sağladı. Sadece Blizzard değil, bağlı olduğu patron konumundaki Activison’da bunun devamını istiyordu. Bu da bizi konumuz olan dördüncü oyuna getiriyor.
İlk olarak oyunun çıkışından önce endişeler mevcuttu. En büyük endişe oyun içi pazarın önceki yan oyun Immortal gibi olacağı düşüncesi. Blizzard oyunun çıkışından önce bunun öyle olmayacağını ve gerçek parayla sadece kostüm alanında olacağını açıkladı. Oyun gösterimlerde kemik kitlesine ihanet etmemek için o her zamanki loot box olayını koruyor gibi olsa da bir farklılık vardı: oyun yapılırken sadece kemik kitle değil elde edilmek istenen yeni kitle de düşünüldüğünden hikayeye, anlatımına ve sunumuna Blizzard beklenmeyen bir şekilde iyi çalışmıştı, ve ben bir şey söyleyeyim mi? Ben buna bayıldım. Hele ki başlangıçtaki o köy sekansı var ya, o her oyunda görebileceğimiz bir başlangıç değil, inanın bana! Anca New Vegas’ta falan görürüz. Grafikler beklendiği gibi göz alıcıydı, animasyonlar ise yağ gibi akıcıydı. Oyunun çıkışından sonra yapılan en büyük eleştiri online yapısıydı ki, oyun bunun üzerine kurulduğundan bunu bir eleştiri olarak kabul etmek doğru olmaz.
Oyun çıkışından sonra farklı kitlelerce denendi. Bazıları daha önce kısa Diablo deneyimi olanlar, bazıları da hiç Diablo deneyimi olmayanlardı. Örneğin Enis Kirazoğlu gibi daha önce az Diablo deneyimi olan bazı kişilerce oyun, özellikle hikaye anlatımı ve sunumuyla, beğenilirken; Dost Kayaoğlu gibi daha önce hiç Diablo deneyimi olmayanlar için oyun pek sevilesi değildi. Ancak her kitlenin de ortak olduğu bir durum varsa o da oyunun çok bağımlılık edici olmasıydı. Oyunun başına geçen her oyuncu daha iyi bir ekipman toplamadan oyunun başından kalkamıyordu. Bunu benzetsem… benzetsem… Destiny’ye benzetebilirim. Adeta daha iyi renkler için zaman öldürmek bu oyunun temel taşlarından biri. Oyuna girecek olan varsa bu durumu aklında bulundursa iyi olur derim.
Doom Eternal
Tüm zamanların en iyi aksiyon oyunlarında listemizi Doom Eternal ile bitiriyoruz. Aslen film markasının oyunu olacakken 20th Century Fox ile yaşanan anlaşmazlık sonrası baştan ve daha özgürce yapılan, çıkışında 5.56 milyon adet satar yılın en çok satan oyunu unvanı bir yana en çok satan yazılım unvanı alan, bu konuda Windows’u bile solladığından Bill Gates’in direk kendisini içeren bir reklamda oynamasına sebep olan ilk Doom oyununun 2020 yılındaki halefi konumundadır. Hikayesi 2016 yılında hiçbir takı almadan yayınlanan Doom oyununun hikayesini devam ettirirken, oynanışını aynı Ori and the Will of the Wisps ve The Last of Us Part 2’deki gibi önceki oyunun mükemmelleştirilmiş halidir.
Doom (2016) piyasaya çıktığı vakit uzun süredir eksikliği hissedilen ve bir zamanalar FPS türünün tek temsilcileri olan Arcade FPS türünü tekrardan bizlere hatırlatan ve içersinde yaptığımız katliamlarla bazılarımızın orgazm olduğu bir oyun olarak anıldı. Özellikle başlangıç sahnesindeki doktorun hikayeyi vır vır vır anlattığı sahnede Slayer emmimin ekranı bir tarafa atışı, aynı Dost Kayaoğlu’nda da olduğu gibi, benim aradığım oyunda olduğum hissiyatını vermişti. Devam oyunu duyurulduğunda oyuncu kitlelerinde bir heyecan yayıldı. Özelikle oyunun çıkışından önce basından ve bazı kişilerin oyun deneyimini övgü dolu sözlerle anması sonucu heyecan iyice artmıştı.
Doom Eternal yine önceki oyun gibi oyuncu ve yapay zeka arasındaki av ve avcı durumunda avcı rolünü yine oyuncuya veriyor, ancak daha agresif bir oynanışla. Bazı oyuncular oyuna ilk girdiğinde oynanışı gördüklerinde bu durumu yadırgamışlardı. Çünkü etraftan bulunabilen mermi, zırh ve can paketleri azaltılmış, düşman yapay zekaları öncekine göre daha zorlaşmıştı. Ancak bu durumun sebebi oynanışa getirilen yeni özelliklerdi: Oyun can ve mermi paketi aramanız yerine bunları düşmanlarınıza saldırarak elde etmenizi istiyordu. Örneğin alev makinesiyle can toplayabiliyor, testere ile mermi ve zırh paketleri toplayabiliyorduk. Bununla beraber her düşmanın bir zafiyeti olduğundan düşmanlar göründüğü kadar zor değildi. Ek olarak oyunda gördüğümüz bulmacalar arada bir dinlenmek için ve keşifle toplayabildiğimiz geliştirmeler için harikaydılar.
Oyun önceki oyuna göre hikayesini anlatma konusunda daha özverili çalışsa da bunun hayranlar için olması ve Doom evrenini tanımayanlar için öğretici ara sahnelerin bulunmaması eleştirilerden biriydi. Ek olarak oyunda Doom Slayer’ımızın geliştirilebilir bir kalesi olduğunu belirtelim.
Comments