Bioware tarafından geliştirilen ve Electronic Arts tarafından yayımlanan Dragon Age: The Veilguard, sıra tabanlı savaş ve gerçek zamanlı savaş sistemlerini birleştiren tek oyunculu rol yapma oyunu olarak karşımıza çıkıyor.
- Dragon Age: The Veilguard, PC platformunda incelendi.
- Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
- YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!
Edmonton merkezli Kanadalı bir video oyun geliştirici olan Bioware tarafından geliştirilen ve Electronic Arts tarafından 31 Ekim 2024 tarihinde yayımlanan sıra tabanlı savaş ve gerçek zamanlı savaş sistemlerini birleştiren tek oyunculu rol yapma oyunu Dragon Age: The Veilguard, PlayStation 5, Xbox X/S Serisi ve PC platformlarına çıkış yaptı.
Dragon Age: The Veilguard inceleme desteği için Electronic Arts’a teşekkür ederiz.
Dragon Age: The Veilguard hikayesi
Oyunda Rook karakterini yönetiyoruz. Oyun, Tevinter’in başkenti Minrathous’ta, Neve, Varric ve Harding ile birlikte Solas’ın peşine düşerek başlıyor. Amacımız, Solas’ın “The Veil”i yok etmesini engellemek.
Solas’ın “The Veil”i yok etme ritüelini durdurmayı başardıktan sonra, Solas Fade’de hapsedilir ve ritüel alanındaki kan bağı yoluyla bize bağlanır. Bu süreçte, Elgar’nan ve Ghilan’nain’in Blight’ı, yani Tevinter Eski Tanrılarının karanlık yaratıklar (darkspawn) tarafından yozlaştırılıp Archdemon’lara dönüşmesinin, Solas’ın güç yükselişlerine karşı başkaldırmasının ve sonrasında Mythal’ı, barışı korumaya çalışan aşk tanrıçasını öldürdükten sonra onları “The Veil”‘e hapsedecek şekilde intikam planı kurduğunu öğreniyoruz.
Olaylar karmaşıklaştıktan sonra, Elgar’nan ve Ghilan’nain’in tanrılarını takip etmek ve onlara karşı koymak için müttefikler edinmeye başlıyoruz. Ekibimizi topladıktan sonra ise, bu tanrıları alt etmek için maceramıza devam ediyoruz.
Lore
Dragon Age: The Veilguard, benim oynadığım ilk Dragon Age oyunu olduğu için, serinin evrenine dair pek fazla bilgiye sahip değildim. Bu nedenle, oyun sırasında anlamadığım bazı terimler ve kelimelerle karşılaştım. Ancak, yapımcılar, evrene ilk kez adım atan oyuncular için oldukça yardımcı bir yaklaşım benimsemişler. Oyunda, lore ile ilgili bilinmeyen terimleri açıklayan bir bölüm bulunuyor. Bu bölüm sayesinde, anlamadığınız kelimeleri öğrenip, oyunun dünyasına daha fazla hakim olabiliyorsunuz.
Mekanikler
Dragon Age: The Veilguard, oyunculara sıra tabanlı savaş sistemiyle gerçek zamanlı savaş sistemini birleştiren bir savaş mekanizması sunuyor. Ayrıca, yanımızda zorunlu ekibimizden birini seçdirtmediği sürece seçebileceğimiz iki farklı müttefik bulunuyor ve bu müttefiklerin yeteneklerini kullanma imkânına sahibiz.
Oyun, aynı zamanda rol yapma unsurlarını da barındırıyor. Karakterlerimizi ve müttefiklerimizi geliştirebilme imkânı sunan oyun, seçim yapma fırsatları da tanıyor. Yaptığımız seçimler ise hikâyenin gidişatını ve sonuçlarını etkiliyor.
Karakter yaratma ekranı
Oyun, karakter yaratma ekranı ile başlıyor ve bu ekran, oyunculara karakterlerinin görünümünü istediği gibi özelleştirme imkânı sunuyor. Karakterimizin fiziksel özelliklerini belirlerken, cinsiyet, saç stili, ten rengi, yüz hatları gibi pek çok detayı detaylı bir şekilde şekillendirebiliyoruz. Oyun, bu özelleştirme sürecinde oldukça fazla seçenek sunarak, her oyuncunun kendine özgü bir karakter yaratmasını sağlıyor. Bu, özellikle karakter yaratma aşamasına büyük önem veren oyuncular için oldukça keyifli bir deneyim sunuyor.
Karakterimizi yarattıktan sonra ise sınıf seçimi yapmamız gerekiyor. Oyun, bize haydut, savaşçı ve büyücü olmak üzere üç farklı sınıf seçeneği sunuyor. Her bir sınıf, farklı yetenekler ve oynanış tarzlarıyla oyunun dinamiklerini etkiliyor. Ben, oyuna büyücü sınıfını seçerek başladım.
Savaş sistemi
Öncelikle, oyunun sıra tabanlı savaş sistemini açıklamakla başlayayım. Oyuncu olarak, 3 ana yetenek seçeneğimiz bulunuyor ve aynı şekilde müttefiklerimiz de her biri için 3 yetenek kullanabiliyor. Bu toplamda 9 farklı yetenek seçeneği anlamına geliyor. Bu yetenekleri, mana gereksinimi varsa, yeterli miktarda manamız olduğu sürece ve bekleme süresi varsa, bu süre dolduğunda kullanabiliyoruz. Ancak, müttefiklerimizin yetenek kullanımında biraz farklı bir sistem işliyor: Eğer bir müttefik herhangi bir yetenek kullanırsa, diğer iki yeteneği de bekleme süresi devreye giriyor. Bu, müttefiklerin yeteneklerini dikkatli bir şekilde planlamayı gerektiriyor.
Yeteneklerimizi kullanabileceğimiz ekranı açtığımızda, oyun duraklatıldığında düşmanlarımızın zayıf olduğu ve bağışıklık kazandığı elementleri doğrudan görebiliyoruz. Bu, özellikle savaşlarda hangi elementlere sahip müttefikimizin yeteneklerini kullanacağımızı seçerken büyük bir stratejik avantaj sağlıyor. Ayrıca, combo sistemi de mevcut; iki farklı karakterin yeteneklerini birleştirerek daha güçlü bir saldırı gerçekleştirebiliyoruz. Ancak, tüm combo’lar sadece daha fazla hasar vermekle kalıyor; hangi yeteneğin combo yapıldığı ise oyun tarafından parlak renkler ve oklarla görsel olarak belirtiliyor, bu da kolayca takip edebilmemizi sağlıyor.
Şimdi de gerçek zamanlı savaş sistemine gelecek olursak, savaş sırasında animasyonlar gerçekten akıcı ve görsel açıdan oldukça hoş. Yetenek setlerimiz arasında düz vuruş, ağır saldırı, basılı tutarak daha fazla hasar veren vuruşlar, parry, kaçınma gibi seçenekler bulunuyor ve yeteneklerimizi duraklatmadan ve kısayol tuşlarıyla hızlıca gerçekleştirebiliyoruz. Bu da savaş sırasında hızlı tepki verebilmek için önemli bir özellik. Ayrıca, müttefiklerimizin de kendilerine ait kısayol tuşları bulunuyor, bu da savaşın daha dinamik ve hızlı olmasını sağlıyor.
Ancak, savaş sistemi hakkında birkaç eleştirim olacak. Başlarda oldukça eğlenceli bulduğum savaş mekanikleri, zamanla tekrara düştü ve bu da eğlencesini kaybetmeme sebep oldu. Aynı düşmanlarla sürekli savaşmak, savaşların sıkıcı hale gelmesine neden oldu. Sıra tabanlı savaş sistemine gelecek olursak, sistem biraz basit tutulmuş ve zamanla çok kolay hale geldi. Gerçekten de savaşlar, bana çocuk oyunu gibi gelmeye başladı, çünkü çok fazla strateji gerektirmeyen, sadece otomatikleşmiş hareketlerle ilerledim. Bu nedenle, sistemi çok fazla sevemedim.
Müttefik seçim ekranı
Oyunda, her göreve başlamadan önce seçebileceğimiz iki müttefik seçeneği sunuluyor. Ancak bazı görevlerde, ekibimizden birinin görev için önemli bir rolü olduğu için, oyun zorunlu olarak belirli bir müttefiki seçmemizi sağlıyor. Ayrıca, keşfettiğimiz hızlı seyahat noktalarında görevler sırasında müttefiklerimizi değiştirme imkânımız da bulunuyor. Seçtiğimiz ekip üyeleriyle görevi tamamladığımızda, bu müttefiklerle olan bağımız güçleniyor ve onlara yetenek puanı kazandırıyoruz.
Yetenek ağacı
Oyundaki yetenek ağacı, ilk bakışta geniş ve kapsamlı gözükse de, aslında göründüğü kadar çeşitlilik sunmuyor. Çoğu yükseltme, küçük hasar artışları, mana artışları gibi basit değişikliklerden ibaret. Ayrıca, bazı yeni yetenekler açabiliyoruz, ancak bunlar da bana kalırsa yeterince etkileyici veya fazla bir seçenek sunmuyor. Ben, kişisel olarak oyunda yeteneklerimi maksimum 4 veya 5 kez değiştirmişimdir, çünkü sistemin sunduğu seçenekler, sürekli bir yenilik arayışı için yeterli çeşitliliği sağlamıyor.
Bunun yanında, specialization (uzmanlıklar) adı verilen bir özellik de bulunuyor. 20. seviyeye ulaştığımızda, beceri puanı harcamadan istediğimiz bir uzmanlığı seçebiliyoruz ve bu uzmanlıkları istediğimiz zaman değiştirebilme imkanımız da var. Uzmanlıklar, karakterimizi daha özelleştiren ve tanımlayan alt sınıf seçimleridir. Her uzmanlık, bir nihai yetenek, bir ana yetenek, iki yetenek yükseltmesi, iki özellik, dört büyük pasif ve dört pasif yetenek ekler. Bu da karakterimize yeni bir boyut kazandırsa da, bazen bu sistemin sunduğu seçenekler yine sınırlı kalabiliyor.
Dragon Age: The Veilguard’da her bir ekip üyesinin de kendi yetenek ağaçları bulunuyor. Bu ağaçlara, müttefiklerimizin beceri puanlarını harcayarak istediğimiz gibi yatırım yapabiliyoruz. Ancak, müttefiklerimizin yetenek ağaçları bizimkiler kadar kapsamlı değil ve bana kalırsa, onların yetenek ağacı da aynı şekilde sınırlı ve yeterince çeşitlilik sunmuyor.
Bulmacalar
Oyundaki bulmacalara gelecek olursak, bu kısım gerçekten de bana çocuk oyunu oynuyormuşum hissi verdi. Çünkü bulmacalar o kadar basit ve gözümüze sokulmuş bir şekilde tasarlanmış ki, nerede ne yapmamız gerektiği neredeyse hemen belli oluyor. Bu durum, oyunun, sanki daha küçük yaş grubuna hitap edecek şekilde tasarlanmış gibi bir izlenim yaratıyor. Ben oyunlarda bulmaca çözmeyi seven biriyim ama çokta zor olmasını bende sevmem ancak, bu kadarda basit olmasa ve göze sokulmasa daha hoş olurdu.
Düşmanlar ve bosslar
Dragon Age: The Veilguard, düşman çeşitliliği açısından pek zengin değil ve bu durum, oyun boyunca sıkça tekrara düşmemize yol açıyor. Her bölümde genellikle aynı yaratıklar veya düşmanlarla savaşmak zorunda kalıyoruz, bu da savaşların monotonlaşmasına neden oluyor.
Boss savaşlarına gelecek olursak, bazı bosslar gerçekten iyi tasarlanmış ve savaşları eğlenceli hale getirilmiş. Bu tür boss dövüşleri oyuna farklı bir derinlik katıyor. Ancak, iyi tasarlanmış bossların dışında, yine tekrar eden bosslar da bulunuyor. Hatta bazı bosslar, normal düşmanlar olarak karşımıza sürekli çıkıyor ve bu da savaşları daha az heyecan verici kılıyor.
Yükseltmeler
Silah yükseltmeleri konusunda özellikle değinmek istediğim bir mekanik var, çünkü bu gerçekten hoşuma giden bir özellik. Öncelikle, en azından büyücü sınıfıyla oynarken, büyü asası ve hançer olmak üzere yalnızca iki farklı silah seçeneği sunuluyor. Ancak, ikisini de kullanabiliyorsunuz ve savaş sırasında istediğiniz zaman silahlar arasında geçiş yapabiliyorsunuz.
Düşürdüğünüz silahlar, farklı elementlere, fazla hasara ve özel pasif yeteneklere sahip olabiliyor. Bu, silahların çeşitliliğini arttıran hoş bir detay. Fakat benim en çok hoşuma giden mekanik, aynı silah veya zırhı düşürdüğünüzde, elinizdeki eşyanın seviye atlaması oluyor. Yani, aynı eşyayı tekrar bulduğunuzda, o eşya hemen gelişiyor ve seviye atlıyor, bu da hızlıca yükseltme yapmanıza olanak tanıyor. Ayrıca, bu sistem sayesinde envanterde gereksiz eşya kalabalığı oluşmuyor, çünkü aynı eşyanın birden fazla versiyonunu taşımanıza gerek kalmıyor.
Açık dünya
Oyunun açık dünyası, geniş ve detaylı bir haritaya sahip. Harita üzerinde istediğimiz yere hızlıca seyahat edebiliyoruz. Her gittiğimiz mekan, kendine özgü bir atmosfere sahip ve bu çeşitlilik, oyunun dünyasını daha da zenginleştiriyor.
Saç
Oyunun saç mekaniğine de değinmek istiyorum, çünkü yapımcılar karakterlerin saç dalgalanmalarını gerçekten büyük bir özenle tasarlamışlar. Başka hiçbir oyunda, bu kadar gerçekçi ve dikkatlice işlenmiş saç hareketlerini görmedim. Bu detay, görsel açıdan oldukça etkileyici. Yapımcıları bu noktada gerçekten tebrik ediyorum; küçük ama önemli bir detayda harika bir iş çıkarmışlar.
Oyun içi arayüz ve kontroller
Dragon Age: The Veilguard, sade, basit ve şık bir arayüz sunuyor. Ayarlar bölümü, ihtiyacınız olan tüm seçeneklere kolayca ulaşabileceğiniz şekilde düzenlenmiş ve bu sayede oyun içindeki deneyimi rahatsız etmeyen bir yapıya sahip. Oyun ekranı, gereksiz kalabalık yaratmadan oyuncuya sadece gerekli bilgileri sunuyor, bu da dikkat dağıtmadan odaklanmanıza yardımcı oluyor.
Özellikle bahsetmek istediğim bir diğer önemli özellik ise oyunun erişilebilirlik ayarları. Bu seçenekler oldukça geniş ve farklı ihtiyaçlara hitap edecek şekilde tasarlanmış. Eğer üzerinde biraz uğraşılırsa, neredeyse herkes oyunu rahatlıkla oynayabilir. Bu özellik, yılın oyun ödüllerinde de erişilebilirlikte yenilik kategorisinde aday gösterilmesine neden olmuş, ki bu da ne kadar iyi bir şekilde ele alındığını gösteriyor.
Oyunun kontrolleri ise oldukça rahat ve sezgisel. Karakteri kontrol etmek, tuş kombinasyonlarının doğru seçilmesiyle son derece basit ve etkili. Oyunu oynadığım süre boyunca, herhangi bir yanlışlıkla karşılaşmadım ve kontroller her zaman düzgün çalıştı.
Görevler
Dragon Age: The Veilguard, görevler konusunda pek başarılı olduğunu söylemek zor. Çünkü görevlerin çoğu, neredeyse her bölümde aynı yapıyı izliyor: Düşmanları temizle, bölüm sonunda bir boss ile karşılaş ve onunla savaş. Maalesef, görev çeşitliliği açısından çok fazla alternatif sunulmuyor. Aynı durum, yan görevler için de geçerli; onlar da büyük ölçüde benzer şekilde tasarlanmış ve bu, zamanla monotonlaşan bir deneyim yaratıyor.
Grafikler ve atmosfer
Oyunun grafikleri, görsel sanatı ve kaplamaları gerçekten etkileyici. Her bir detay özenle işlenmiş ve ortamlar son derece etkileyici bir şekilde tasarlanmış. Işıklandırma, gölgeleme ve doku kalitesi gibi grafiksel unsurlar, oyunun atmosferini güçlendiren önemli unsurlar arasında yer alıyor. Grafikler açısından oldukça başarılı bir iş çıkarılmış ve görsel açıdan oyuncuya etkileyici bir deneyim sunuyor.
Atmosfer konusunda ise, Dragon Age evreninin genellikle karanlık ve gotik bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Bu yüzden, bazı oyuncuların oyunun çok renkli olduğunu ve bu yüzden eleştirildiğini gördüm. Ancak, bence oyun, karanlık temayı da oldukça iyi işlemiş. Hem renk paleti hem de atmosferin derinliği, karanlık temaya rağmen görsel açıdan zengin ve çarpıcı bir deneyim sunuyor. Bu dengeyi beğendim ve bana göre oyun, karanlık atmosferi doğru bir şekilde yansıtmayı başarmış.
Müzikler
Müziklere gelecek olursak, gerçekten başarılı bir iş çıkarılmış. Hans Zimmer’in bestelediği müzikler, tanıdık ve güçlü bir dokunuşla atmosfere mükemmel bir uyum sağlıyor. Zimmer, her zamanki gibi dinleyiciyi kolayca içine çekebilen, derin ve etkileyici parçalar yaratmış. Müzikler, oyunun ruhunu ve atmosferini güçlü bir şekilde yansıtıyor. Hans Zimmer, yine harika bir iş çıkarmış.
Hatalar
Hatalar kısmına da değinmek istiyorum, çünkü oynadığım süre boyunca bazı ciddi teknik hatalarla karşılaştım. Bu hataların büyük ihtimalle, oyunu SSD yerine hard diske yüklediğim için meydana geldiğini düşünüyorum. Karşılaştığım sorunlardan biri, kaplamaların yüklenmemesi idi. Aslında, kaplamalar tamamen yüklenmiyor değildi; ancak bazı bölümlerde, öldürmem gereken düşmanlar doğmuyordu veya bölüm geçişi için patlatmam gereken alanlar yüklenmiyordu. Bu tür hatalar, kaydımı geri yüklediğimde düzelmiyordu ve maalesef bu sorunları çözmek için oyunu kapatıp tekrar açmam gerekiyordu.
Bir diğer sorun ise, oyunu her açtığımda karakterimin saçının yüklenmemesi idi. Genelde, karakterim tamamen kel olarak başlıyordum ve ne kadar süre geçerse geçsin, saç yüklenmiyordu. Saç sorunu çözmek için, karakterimi özelleştirebileceğimiz aynaya gidip, karakteri yeniden düzenleyip düzenleme ekranından çıkmam gerekiyordu. Ancak sadece bu şekilde saç görünüyordu.
Bir başka hata da, her oyun başlattığımda karşılaştığım “load error” hatasıydı. Bu hatanın ne sebeple olduğunu tam olarak bilemiyorum, ancak çözüm olarak oyunu kapatıp oyun dosyalarının bütünlüğünü doğrulayarak tekrar açıyordum. Bu işlem genellikle işe yarıyordu, fakat her seferinde bu adımları uygulamak oldukça zahmetliydi.
Sonuç olarak, bu teknik hatalarla oynamak zorunda kaldım. Oyunu oynayacaklar için önerim, oyunu mutlaka SSD’ye yüklemeleri olur. Bu, büyük ihtimalle hataların azalmasına yardımcı olacaktır.
Değerlendirme
Dragon Age: The Veilguard, başlangıçta bana keyif veren bir oyun gibi görünüyordu, ancak ilerledikçe aldığım keyif giderek azalmaya başladı. Oyun, belli bir noktadan sonra tekrar eden görevler ve monotonlaşan savaş mekanikleri ile beni sıkmaya başladı. Her savaşa girdiğimde, aynı savaş mekanikleriyle ve aynı düşmanlarla karşılaşmak, ne yazık ki oyun deneyimini olumsuz etkiledi.
Ayrıca, yanımızdaki müttefiklerimizin sadece rakiplerin dikkatini dağıtmakla yetinmesi ve 3 yeteneklerinden birini kullandığınızda tüm özelliklerin bekleme süresine girmesi nedeniyle, bekleme süresi bitene kadar karakterin hiçbir işlevinin olmaması, oyuncunun aktif olarak bir şey yapamaması oldukça can sıkıcı bir durumdu.
Hikaye ve karakterler açısından da bir rahatsızlık hissettim. Oynanış mekaniklerinin çocuksu olmasının hikayeye de yansıması, oyun zaman ilerledikçe iyice belirginleşti. Karakterler, ilerledikçe sürekli olarak “Haydi, başarabilirsin!”, “Sizi çok seviyorum, arkadaşlarım!”, “Hepimiz birimiz için!” gibi sinir bozucu ve çocuksu repliklerle beni rahatsız etmeye başladı. Bu diyaloglar, oyunun genel atmosferiyle uyuşmaz hale geldi ve bana sanki oyun çocuklara hitap etsin diye yapılmış gibi bir his verdi.
Bununla birlikte, oyunun artı yönleri de var. Animasyonlar gerçekten akıcı ve güzeldi, ayrıca atmosfer ve grafikler de oldukça etkileyiciydi. Savaşlar, başlarda eğlenceliydi ve seçimlerin ufak tefek sonuçlar doğurması, karar verme anlarını daha anlamlı kılıyordu. Müzikler ve saç teknolojisi de takdire şayan; bunlar gerçekten oyun deneyimine ekstra bir kalite katmış.
Son olarak, fiyat konusunda birkaç söz söylemek gerekirse: Oyun, oldukça yüksek bir fiyat etiketine sahip. Steam üzerinde indirime girmeden 60 dolar (yaklaşık 2.088 TL) fiyatla satılıyor ve bu fiyatla, oyunun hakkını verdiğini söylemek zor. Bu fiyatı verecek kadar iyi bir deneyim sunduğunu düşünmüyorum. Ancak, indirimde daha uygun bir fiyata düşerse, o zaman oyuna bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Oyun incelemeleri için temel kriterlerimizi merak ediyorsanız,
İnceleme ve etik politikamıza göz atabilirsiniz.