Fallout 4

Fallout 4, aradan geçen dokuz yılın ve milyonların izlediği bir sezondan sonra günümüzde ne kadar keyifli? Eğer siz de Prime Video’da Fallout dizisini seyrederken Prydwen’i gördüğünüzde nostaljik ağırlığın etkisinde kalıp, oyunlara geri dönüp dönmemek arasında kaldıysanız veya diziyi beğenip, oyunlara başlamayı aklınızdan geçirdiyseniz doğru yerdesiniz.

Fallout 4, Bethesda Game Studios tarafından geliştirilen ve 10 Kasım 2015 tarihinde yayınlanmış, Fallout hayranları arasında birtakım fikir ayrılıklarına sebep olmuşsa da genel itibariyle başarılı ve serinin eski oyunlarına nispeten daha “casual” olarak sınıflandırabileceğimiz bir oynanış tarzına sahip olması sebebiyle özellikle de seriye yeni başlamak isteyenler için harika bir oyundur.

Fallout 4 hikayesi

Fallout 4’e, aynada karakterinizi ve eşinizi tasarlamanızın ardından serinin ağırlıkla esinlendiği 1940-1950 tarihlerinde oldukça popüler ve geleceğin evi olarak düşünülmüş Lustron stilinde tasarlanmış oldukça şirin bir evde robot kahyanız Codsworth’ün size hazırladığı kahveyi yudumlayarak başlıyorsunuz.

Kapınızı şüpheli bir şekilde Todd Howard’a benzeyen Vault-Tec çalışanı ısrarla çaldıktan sonra, askerlik süresince ülkenize yapmış olduğunuz hizmetlerden ötürü ailenizin nükleer bir felaket durumunda evinizin biraz ilerisinde olan Vault 111 adlı sığınakta kalmaya hak kazandığınızı öğreniyorsunuz. Ağlayan bebeğiniz Shaun ile ilgilendikten sonra çok geçmeden televizyonda duyduğunuz son dakika haberlerin ardından hızla evinizi terk edip bu sığınağa doğru yola koyuluyorsunuz. Saniyeler ile atomik patlamadan kurtulduktan sonra asansör aşağıya iniyor ve Vault-Tec çalışanları hızlıca üstünüzü değişip, kapsüllere girmeniz gerektiği talimatını veriyorlar ve siz de tabii ki aslında dondurulacağınızdan habersiz size söylenenleri harfi harfine uyguluyorsunuz.

Bir anda her şey bulanıklaşıyor ve derin bir uykudan sonra gözlerinizi açtığınızda garip kıyafetler içerisindeki gizemli insanları eşinizin kapsülünü açıp, bebeğinizi zorla kaçırırken görüyorsunuz. Ne kadar bağırsanız da, camı yumruklasanız da içerisine hapsolduğunuz kriyojenik kapsülden dışarı çıkamıyorsunuz, daha kötü ne olabilir diye içinizden geçirirken bu kişilere eşlik eden ilk defa gördüğünüz bir yüz, eşinizi gözlerinizin önünde öldürüyor ve sizi yine uzun bir uykuya daldırıyor.

Gözlerinizi yeniden açtığınızda ise aradan geçmiş olan zamandan habersiz bebeğinizi aramaya ve eşinizin cinayetinin intikamını almak için yollara koyuluyorsunuz…

Oynanış ve mekanikler

Serinin müdavimleri üzerine uzun yıllar tartıştı lakin artık herkes tarafından kabul görmüş kesin bir gerçek var o da şu ki bu oyun her ne kadar serinin geri kalanına göre geniş rol yapma elementlerini yitirmiş olsa da beraberinde getirdiği aksiyon-nişancı nitelikleri ile oyunu gerçekten çok eğlenceli kılıyor. Her ne kadar New Vegas’taki gibi isimsiz bir kurye olup, kendi kaderimizi kendimiz sonuna kadar özgürce tayin edemiyorsak veya uzun, çeşitli diyaloglara sahip olamıyorsak da yağmacılar veya mutantlar ile savaşırken artık gerçekten keyif alabiliyor ve en önemlisi survival zorluğu ve base inşa etme, crafting sistemleri ile gerçekten de kendimizi nükleer bir felaket sonrası hayatta kalmaya çalışan bir insan gibi hissedebiliyoruz.

Diyaloglar…

Oyunun en büyük eksikliklerinden birisi ve birçok insanın şikayetçi olduğu şeylerden birisi diyalog tekerleği. Bioware oyunlarından aşina olduğumuz bu sistemin öncesinde defalarca kez başarılı bir şekilde işlendiğini görmüş olsak da Bethesda’nın cümleleri bütün haliyle veya kısaltarak eklemekten ziyade genel gidişatına veya niyetine göre sınıflandırmayı tercih etmiş olması sebebiyle karakterinizi bazen sizin gerçekten de seçmek istemeyeceğiniz, girdiğiniz role tamamen aykırı olabilecek şeyleri söylerken bulabiliyorsunuz ve bu da birçok oyuncunun tadını kaçırıyor.

Üs inşa etme mekanikleri

Oyuna eklenmiş olan base (üs) inşa etme mekaniği sayesinde artık survival zorluğunda oynarken kayıt almaya veya biraz kestirmeye ihtiyacınız olduğunda yakınlardaki güvenli bir noktada kamp kurup, crafting istasyonlarını dilediğiniz gibi yerleştirip silahlarınızı modifiye edebiliyor, mermi vb. sarf malzemelerine ihtiyacınız olduğunda uzaklardaki bir tüccardan almak yerine etrafı keşfederken bulduğunuz eşyaları ham maddelerine ayırıp basitçe kendiniz üretebiliyorsunuz. Eğer durak noktaları kullanmak sizin için yeterli olmadıysa kampınıza dışarıdan başka insanları davet edebilir, yoldaşlarınızı atayabilir, ekinler ekip, duvarlar çekerek benzinlikte kurduğunuz bir kampı adeta Fallout evreninde sizin yarattığınız yaşayan bir yerleşim alanına, ufak bir kasabaya çevirebilirsiniz.

Çatışma mekanikleri

Seriye yeni adapte edilmiş olan sistemler sayesinde işler ters gittiğinde ve karizmanızın, tatlı dilinizin yetemediği senaryolarda VATS’a başvurmadan tıpkı diğer nişancı oyunlarda olduğu gibi kalabalık bir grup düşmanla karşılaştığınızda tek başınıza savaşmanız ve adil bir şekilde kazanmanız artık mümkün. Çünkü artık oyunda ıskalamak gerçekten zor ve çoğunlukla nişangahı dahi kaldırmadan ateş etseniz dahi sağ salim kurtulduğunuzu görebilirsiniz.

Enerji kaynağımız: Füzyon çekirdeği!

Evvelsi oyunlardaki power armor eğitimi bu oyunda artık mevcut olmadığı için, Brotherhood of Steel ile içli dışlı olmaya gerek kalmadan gördüğünüz yerde zırhı kuşanabiliyorsunuz ancak artık zırhı çalıştırmak için güç kaynağına yani füzyon çekirdeklerine ihtiyacınız var. Eğer bu enerjiyi nasıl sağlayacağınıza dair endişeleriniz varsa hiç olmasın zira Fallout evreninde hemen hemen her yapı, her araç füzyon çekirdeği ile çalıştığı için sık sık karşınıza çıkacak bir kaynak olduğundan gönül rahatlığıyla yağmacıları avlayabilirsiniz.

Grafikler ve atmosfer

Oyunun grafikleri herhangi bir moda ihtiyaç duymadan da oldukça iyi diyebiliriz, Fallout 76 ile aralarında pek bir fark bulunmasa da eğer Starfield oynadıysanız aynı oyun motorlarına sahip oldukları için bazı eksiklikler muhakkak gözünüze batacaktır ancak oynanışınızı etkileyecek veya görselliği bozacak bir unsur kesinlikle bulunmuyor.

Oyunun atmosferi gayet güzel tasarlanmış, şehir dizayn edilirken örnek alınan Boston şehrinden birebir kesitler birçok yerde karşımıza çıkarken, eski oyunlarda varlığını hissettiğimiz harabelerin kasveti ve ıssızlığının yerini sayısız yan görev, değerli eşyalar ve crafting malzemeleri kaplıyor, bu sebeple de amaçsızca gezinirken dahi oyun sizi bir şeyler keşfetmeye ve dünya ile interaktif kalmaya ittiriyor.

Elbette bu temeli güçlendirecek sayısız random encounter da oyununuza renk katmak için sizi bekliyor.

Müzikler

Fallout serisinden bahsederken müziklerine değinmeden geçmek olmaz. Oyunda iki adet radyo istasyonu bulunuyor, birisi Diamond City Radio ve adından anlaşılacağı gibi Diamond City kasabasından yayın yapıyor, sunucusu Travis Miles ise önceki oyunda gördüğümüz Three Dog’un aksine oldukça gergin ve çekingen bir DJ. Oyun içerisinde tanışacağınız bir sanatçının eserlerini de kattığınızda toplamda 42 parçalık 1950’lerden rockabilly şarkılar bulunuyor. Diğer radyo istasyonu ise hiçbir DJ veya anons olmadan sadece müzik yayını yapan gizemli Classical Radio, bu radyoda Chopin, Beethoven, Tchaikovsky gibi ünlü isimleri duymanız mümkün.

Değerlendirme

Bethesda tıpkı Elder Scrolls serisinde Skyrim örneğinde olduğu gibi Fallout serisinde de 4 ile bunu yaparak bir seriyi doğru oyun dizaynı ile kendi kitlesinin dışarısına çıkartıp herkese hitap edebilecek keyifli bir deneyime çevrildiğinde ne kadar başarılı olduğunu göstermiş oldu.

Elbette Morrowind ve Oblivion herkesin kalbinde ayrı yerlere sahip olsa da şu an Elder Scrolls oynamak istediğimizde elimiz önce Skyrim’e gider. Fallout serisi için de durum tam olarak bu şekilde, oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız, dünyası ile bütünleşeceğiniz oyun Fallout 4’tür.

Oyun incelemeleri için temel kriterlerimizi merak ediyorsanız,
İnceleme ve etik politikamıza göz atabilirsiniz.