By Orta Çağ’da geçen birinci şahıs, açık dünya ve gerçekçi rol yapma oyunu Kingdom Come: Deliverance 2, ilk oyunun üzerine önemli yenilikler ekleyerek karşımıza çıkıyor.
- Kingdom Come: Deliverance 2, PC platformunda incelendi.
- Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
- YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!
Prag merkezli bir Çek video oyun geliştiricisi olan Warhorse Studios tarafından geliştirilen ve Deep Silver ve Plaion tarafından yayımlanan Orta Çağ’da geçen birinci şahıs, açık dünya ve gerçekçi rol yapma oyunu Kingdom Come: Deliverance 2, 4 Şubat 2025 tarihinde PlayStation 5, Xbox X/S Serisi ve PC platformlarına geldi.
Kingdom Come Deliverance 2 hikayesi
Oyunda, ilk oyunda olduğu gibi Skalitzli Henry karakterini yönetiyor ve maceralarına kaldığımız yerden devam ediyoruz. “İlk oyunu oynamadan direkt olarak ikinci oyuna başlayabilir miyim?” diye sorarsanız, bence başlayabilirsiniz. Çünkü oyun, hikaye içerisinde geçmişte yaşanan olayları oldukça güzel bir şekilde anlatıyor ve önceki olaylar hakkında fikir sahibi olmanızı sağlıyor. Yine de “Hikayeye tam anlamıyla hakim olmak istiyorum” derseniz, ilk oyunun kısa bir hikaye özetini izlemek faydalı olacaktır.
Kingdom Come: Deliverance 2’de amacımız, Lord Hans Capon’ın koruması olarak ona eşlik edip Trosky Kalesi’ne teslim etmemiz gereken bir mektubu ulaştırmak. Yolculuk sırasında Trosky askerleriyle karşılaşıp kısa bir konuşma yapıyor, ardından göl kenarında dinlenmek için mola veriyoruz. Ancak beklenmedik olayların gelişmesiyle birlikte yolculuğumuz bambaşka bir yöne evriliyor.
İlk oyunu oynayıp karakterini maksimum seviyeye getirenler, ikinci oyunda “Yine Henry’i yöneteceğiz, peki sıfırdan başlamak nasıl olacak? Oyun bunu hikayeye nasıl yedirmiş?” gibi sorular sorabilir. Merak etmeyin; yaşanan olaylar sonrası karakterimiz neredeyse sıfırlanıyor ve bu durum, hikayeye oldukça doğal bir şekilde entegre edilmiş. Böylece bu sorulara da oyun içinde cevap bulmuş oluyorsunuz.
Mekanikler
Kingdom Come Deliverance 2, sizi geniş bir açık dünyaya bırakıyor ve ne yapmak istiyorsanız özgürce karar verebileceğiniz bir deneyim sunuyor. Hikayenizi tamamen kendiniz şekillendiriyorsunuz; neredeyse her NPC’den görev alabilir, onlarla etkileşime geçebilirsiniz. Üstelik açık dünya oldukça canlı; NPC’ler etrafta amaçsızca dolaşmak yerine çeşitli işler yapıyor. Bu da rol yapma deneyiminizi zenginleştirerek oyundan aldığınız keyfi artırıyor.
Savaş sistemine gelirsek, For Honor oyununu örnek verebilirim. Oyun, benzer şekilde düşmanın saldırı yönüne göre savunma yapıp karşı ataklar gerçekleştirmenizi gerektiriyor. Ayrıca, çevrenizdeki insanlardan yeni savaş teknikleri öğrenebiliyor, farklı dövüş stilleri ve kombolar geliştirerek bunları uygulama şansı yakalıyorsunuz.
Son olarak, oyunun sunduğu mekaniklere daha derinlemesine inmeden önce şunu belirtmekte fayda var: uyku, açlık ve temizlik gibi gerçek hayatta da karşılaştığımız ihtiyaçlar oyunda mevcut. Bu durum ilk bakışta “Bir hayatta kalma oyunu mu?” diye düşündürebilir, ancak endişelenmeyin. Oyunun amacı gerçekçilik hissini pekiştirmek. İlerledikçe yemek, su, yatak ve banyo gibi ihtiyaçlarınızı rahatlıkla karşılayabileceğiniz pek çok kaynak bulabiliyorsunuz.
Savaş sistemi
Az önce de bahsettiğim gibi, düşmanın saldırı yönüne göre savunma yapıp karşı ataklar gerçekleştirebiliyorsunuz. Çatışma anlarında silahların çarpışma sesleri ve animasyonlar oldukça tatmin edici. Özellikle bu konuda ilk oyunun üzerine ciddi anlamda koymuşlar. Ben ilk oyunda bu kadar keyif almamıştım, fakat ikinci oyunda dövüş mekanikleri çok daha akıcı ve etkileyici hissettiriyor.
Oyun içindeki parry sistemi de oldukça basit ve etkili. Rakip saldırıya geçeceği zaman ekranda yeşil bir kalkan simgesi beliriyor. Bilgisayarda oynuyorsanız bu saldırıyı engellemek için farenizin sağ tuşuna basmanız yeterli. Eğer başarılı bir şekilde savunma yaparsanız mavi bir kılıç simgesi çıkıyor ve bu sefer farenizin sol tuşuna basarak karşı saldırı gerçekleştirebiliyorsunuz. Ayrıca, rakibin saldırı yönünün tam tersine saldırırsanız farklı bir kombo yapabiliyorsunuz(bu mekanik yalnızca kılıçlar için geçerli). Oyun ilerledikçe bu tarz birçok farklı komboyu öğrenme şansınız oluyor.
Silahsız dövüşlere gelecek olursak, bence yumruk yumruğa yapılan çatışmalar, silahlı dövüşlere kıyasla daha basit ancak bir o kadar da eğlenceli. Hatta ben oyunda düzenlenen güreş turnuvalarına katılıp rakiplerimi tek tek alt ettim.
Başlarda özellikle silahlı çatışmalarda sık sık dayak yiyorsunuz. Silahsız çatışmalarda bu durum biraz daha kolay çünkü dövüş sistemi daha basit. Ancak karakterinizi geliştirdikçe işler değişiyor; bir süre sonra karşınıza kim çıkarsa çıksın kolayca alt edebiliyorsunuz. Ayrıca, toplu çatışmalarda rakibiniz başka biriyle meşgulken arkadan müdahale ederseniz rahatlıkla indirebilirsiniz. Bu da oyunun gerçekçilik odaklı tasarımının bir parçası.
Köpek
Oyunda bir de yoldaşımız olan bir köpek var. Yan görev aracılığıyla kendisini bulabiliyorsunuz, ancak dilerseniz bu görevi hiç yapmadan da oyuna devam edebilirsiniz. Köpeğinizi besleyebilir ve ona çeşitli komutlar vererek işinizi kolaylaştırabilirsiniz. Örneğin, savaşlarda düşmanları ısırarak dikkatlerini dağıtmasını sağlayabilir veya aramanız gereken bir kişiyi bulmak için o kişiye ait bir eşyayı koklatarak iz sürmesini isteyebilirsiniz.
Ayrıca, köpeğinizin farklı yeteneklerini açmak için Köpek Eğitmeni becerisini geliştirmeniz gerekiyor. Bu sayede daha fazla komut verebilir ve köpeğinizin yeteneklerinden maksimum düzeyde faydalanabilirsiniz.
At
Atlar, oyunda kullanması oldukça keyifli, pratik ve işinizi kolaylaştıran hayvanlar. Farklı türde atlar mevcut; bazıları daha hızlı, bazıları daha fazla yük taşıyabiliyor, bazıları ise savaş için daha dayanıklı. Bu yüzden atları inceleyerek oyun tarzınıza en uygun olanı seçebilirsiniz.
Ayrıca, at sürerken hızlanmak isterseniz ileri gitme tuşuna sürekli basılı tutmanıza gerek yok. Ancak atı aşırı mahmuzlarsanız morali düşebilir ve sizi üzerinden atabilir. Bu nedenle dikkatli olmanızda fayda var.
Hızlı seyahat konusunda da atlar oldukça kullanışlı. Hem varış noktanıza daha erken ulaşabilir hem de yolculuk sırasında karşınıza çıkabilecek haydutlar gibi tehlikelerden kaçma şansınızı artırabilirsiniz. Özellikle hızlı seyahat sırasında atla hareket ediyorsanız bu tür tehditlerden kurtulmak çok daha kolay oluyor.
Zar oyunu
Beni tanıyanlar, oyunlarda kumar oyunlarına ne kadar düşkün olduğumu bilir. Eğer bir oyunda oyundaki paramla oynayabileceğim mini oyunlar varsa ve gerçekten keyifliyse saatlerce başından kalkmam. İşte bu oyundaki zar oyunu da tam olarak böyle—oldukça bağımlılık yapıcı ve insanı içine çekiyor.
“Oyunun olayı nedir?” derseniz, basitçe hedef puana ilk ulaşan kişi kazanıyor. Puan toplamak için bardağın içinde 6 zar sallayıp atıyorsunuz. Her zarın belirli puan değerleri var ve sırayla puan biriktiriyorsunuz. Tüm kuralları tek tek açıklarsam uzun olur ama şunu söyleyeyim: gerçekten bağımlılık yapıyor. Özellikle paranız azsa dikkat edin, yoksa benim gibi beş parasız kalabilirsiniz!
Ayrıca, etrafta bulabileceğiniz farklı zar türleri ve rozetler de var. Zar oyununa başlarken rakibiniz size “Rozetli mi, rozetsiz mi oynamak istersin?” diye soruyor. Rozetler size ekstra özellikler kazandırıyor; bazıları fazladan puan verirken, bazıları rakibinizin yeteneklerini devre dışı bırakabiliyor. Hatta rakibinizle rozetine karşı da oynayabiliyor, kazandığınızda onun rozetini alabiliyorsunuz—tabii kaybederseniz kendi rozetinizi de riske atmış oluyorsunuz.
Zarlara gelince, tam olarak nasıl çalıştıklarını çözemedim. Mesela “çift atma zarı” var ama bazen tek sayı da gelebiliyor. Sanırım çift sayı gelme olasılığını artırıyor, fakat oyun bunu net bir şekilde açıklamıyor.
Demircilik
Oyunda ekstra olarak yapabileceğiniz işler de var ve bunlardan biri de demircilik. Bu işte öyle birkaç dakikada sıkılıp bırakacağınız türden değil; saatlerinizi harcayabilirsiniz. Özellikle çekiçle demire vururken çıkan o tok sesler, kıvılcımlar ve detaylı animasyonlar sayesinde gerçekten demir dövüyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Bu detaylar o kadar etkileyici ki, adeta sizi içine çekiyor ve büyülüyor.
Simyacılık
Bir diğer ekstra iş de simyacılık. Burada kitaptaki tariflere bakarak çeşitli iksirler hazırlayabiliyorsunuz. Hatta oyunu kaydetmek için gerekli olan Kurtarıcı Schnapps’i bile bu şekilde yapabilirsiniz. Farklı iksir tariflerini bulup öğrenerek simya becerilerinizi geliştirebilirsiniz. Üstelik simya yaparken kullanılan ses efektleri ve animasyonlar da oldukça etkileyici, bu da süreci daha keyifli hale getiriyor.
Ekstra işler arasında avcılık da yer alıyor. Oyunda çeşitli hayvanları avlayabilirsiniz, ancak ben denemediğim için bu konuda fazla detaya giremiyorum. Yine de avcılık, keşfetmek isteyenler için güzel bir seçenek.
Oyun kaydetme
Oyun kaydetme sisteminden de bahsetmişken detaylara değinelim. Kingdom Come Deliverance 2’de oyunu istediğiniz zaman, dilediğiniz yerde kaydedemezsiniz. Bunun için üç farklı yöntem bulunuyor:
- Otomatik Kayıt: Görevleri tamamlarken oyun otomatik olarak kaydediyor.
- Uyuyarak Kayıt: Uyuduğunuzda oyun kaydedilir, ancak her yerde uyuyamazsınız. Başkasının yatağında uyumaya kalkarsanız, o kişi sizi uyandırıp para talep edebilir. İkna edemezseniz muhafızları çağırabilir.
- Kurtarıcı Schnapps İksiri: Bu özel iksiri içtiğinizde oyun kaydedilir. Kurtarıcı Schnapps’i ya simya becerinizle üretebilir, ya da oyun dünyasında bulabilirsiniz. Hem yapması hem de bulması çok zor değil.
Sandık
Satın aldığınız veya sahip olduğunuz odalarda, yatağınızın başucunda bir sandık bulunuyor. Bu sandığa eşyalarınızı koyabiliyorsunuz. Örneğin, bir şehirde fazla ağırlık taşıdığınız için bazı eşyaları bırakmak istiyorsanız, sandığa koyabilirsiniz. Üstelik, bıraktığınız eşyaları almak için aynı sandığa geri dönmenize gerek yok. Ne kadar uzakta olursanız olun, başka bir şehirdeki sandığınızdan da bu eşyaları alabilir veya yeni eşyalar bırakabilirsiniz.
Gizlilik
Oyunda dilerseniz gizlilik odaklı bir oynanış tercih edebilirsiniz. Görevleri tamamlamak için birden fazla yol mevcut; sessizce hareket ederek kimseye yakalanmadan işinizi halledebilirsiniz. Arkadan yaklaşarak düşmanları bayıltabilir ya da öldürebilirsiniz. Ancak, düşmanı tuttuğunuzda bile karşılık verebilirler. Bu durumda yeşil bir kalkan simgesi belirir ve PC’de oynuyorsanız farenizin sağ tuşuna hızlıca basarak savunma yapmanız gerekir.
Gizlilik unsurları arasında yankesicilik ve kilit açma gibi yetenekler de bulunuyor. Fakat bana göre bu mekanikler oldukça zorlayıcı. Tabii, bu yetenekleri geliştirip seviye atladıkça kolaylaşıyor olabilir ama açıkçası beni o kadar sinirlendirdiler ki bu özelliklerden olabildiğince uzak durdum.
Birinin cebinden bir şey çalmak isterseniz, arkadan sinsice yaklaşıp “soy” tuşuna basılı tutmanız gerekiyor. Bu süre boyunca yankesiciliğe başlamak için bir sayaç beliriyor. Ne kadar uzun basılı tutarsanız yakalanma riskiniz artıyor. Örneğin, 15 saniye basılı tuttuğunuzda sadece bir eşyayı çalabilirsiniz. Üstelik, çalacağınız eşyaları önceden göremiyorsunuz; her birine tıklayarak ne olduğunu keşfetmeniz gerekiyor ve bu da süreyi hızla tüketiyor.
Kilit açma konusunda ise basit kilitleri zorlanmadan açabiliyorum, ancak orta seviyedeki kilitlerde bile pek başarılı olamıyorum. Zor kilitlerde ise kilidin “tatlı noktasını” bulmak neredeyse imkânsız. Peki, bu tatlı nokta nedir? Kilit açmak için bir maymuncuğa ihtiyacınız var. Kilidin üzerinde dönen bir topçuk bulunuyor ve bu topçuğu hareket ettirerek doğru noktayı bulmalısınız. Doğru yerde olduğunuzu topçuk sarı renge döndüğünde anlıyorsunuz. Bu noktayı bulduktan sonra sağa çevirme tuşuna basılı tutarken topçuğu sabit tutmanız gerekiyor. Ancak, topçuk sabit dursa bile kayabiliyor ve bu süreç sinir bozucu olabiliyor.
Ben, özellikle zor kilitlerde o sarı noktayı hiç bulamadım. Bu yüzden, bu mekaniklerden mümkün olduğunca uzak durmayı tercih ettim. Ayrıca, maymuncuğunuz kırıldığında—ki oldukça kolay kırılabiliyor—çıkardığı sesle dikkat çekebilirsiniz. Eğer biri sizi yakalarsa, ister yankesicilik yaparken ister bir sandık ya da kapı açmaya çalışırken olsun, yakalanan kişiyle anlaşamaz ya da rüşvet vermezseniz doğrudan ceza alabilirsiniz. Hiçbirini yapmazsanız, muhafızları çağırarak başınızı daha da belaya sokabilirler.
Yetenek ağacı
Oyunda çeşitli yetenekler bulunuyor ve bu yetenekler size sadece +10 güç gibi basit artışlar sağlamıyor, aynı zamanda özel özellikler de kazandırıyor. Her yeteneğin kendine ait bir seviyesi var ve seviyenizi yükseltmek için o yetenekle ilgili aktiviteler yapmanız gerekiyor. Örneğin, kılıç kullandıkça kılıç yeteneğinizin seviyesi artıyor.
Neredeyse her şey için bir yetenek mevcut: köpeğiniz için “Köpek Eğitmeni”, binicilik, farklı silah türleri için ayrı yetenekler (tek elli kılıç, çift elli kılıç, mızraklar vb.) gibi birçok farklı sekme altında toplanmış durumda. Bu da karakterinizi dilediğiniz gibi özelleştirmenizi sağlıyor.
Pazarlık
Tüccarlardan veya herhangi bir satıcıdan bir şey alıp satarken, itibarınıza bağlı olarak pazarlık yapabiliyorsunuz. Bu sayede, alacağınız ürünleri daha ucuza getirebilir veya satacağınız ürünleri daha yüksek fiyata elden çıkarabilirsiniz.
Oyun içi arayüz ve kontroller
Kingdom Come: Deliverance 2, güzel ve detaylı bir arayüze sahip. Envantere girdiğinizde kaybolmuyorsunuz ve yeteneklerinizi incelemek için Oyuncu sekmesine baktığınızda her şey düzenli bir şekilde sunuluyor. Ayrıca, bir eşyanın detaylarını görmek için ekranı sola kaydırmanız veya yetenek açıklamalarını incelemek için sağa kaydırmanız oldukça pratik ve estetik bir tasarım sunuyor.
Oyunun kontrollerine gelecek olursak, savaş, at sürme gibi mekanikler oldukça akıcı ve kullanışlı. Ancak, yay, arbalet ve el topu gibi uzaktan kullanılan silahların kullanımı biraz zorlayıcı olabilir. Kontroller açısından bir sorun olmasa da, nişangah (crosshair) bulunmadığı için hedef almak daha fazla dikkat gerektiriyor.
Görevler
Görevler, seçimlerinize ve yaptıklarınıza göre dallanıp budaklanabiliyor. Basit görünen bir yan görev bile oldukça uzun sürebiliyor. Görevlerde birini bulmanız, birini adalete teslim etmeniz, bir şeyler çalmanız gibi pek çok farklı senaryo karşınıza çıkabiliyor. Üstelik sadece ana görevler değil, bazı yan görevler de oldukça etkileyici hikâyelere sahip olabiliyor ve çoğu zaman kendinizi ana hikâyeyi bir kenara bırakıp yan görevlerin peşinde koşarken buluyorsunuz.
Ayrıca, oyunda neredeyse selam verdiğiniz herkes size bir görev verebiliyor. Görev çeşitliliği oldukça fazla ve sıkıcı olanlardan çok daha fazla ilgi çekici ve merak uyandıran görev bulunuyor. Bu da oyunun dünyasını keşfetmeyi daha keyifli hale getiriyor.
Seçimler
Bir de seçimler konusuna değinmek istiyorum. Oyunda verdiğiniz her kararın gerçekten farklı sonuçları var ve sadece görünüşte bir seçenek sunulmuyor; seçimlerinizin hikâyeye doğrudan etkisi oluyor. Ancak benim asıl bahsetmek istediğim, seçim yaparken karizmanızın, dış görünüşünüzün ve genel durumunuzun da önemli bir rol oynaması.
Örneğin, uzun süredir yıkanmadıysanız ve kirli ya da kötü kokuyorsanız, insanları ikna etmeniz çok daha zorlaşıyor. Aynı şekilde, sarhoş olduğunuzda sadece karakterinizin hareketleri değil, seçimlerdeki başarınız da etkileniyor. Konuşmalarınız normal gözükse bile sarhoş olmanız, bazı seçeneklerde dezavantaj yaratabiliyor. Bu detaylar, oyunun dünyasını daha gerçekçi ve dinamik hale getiriyor.
Kulak misafirliği
Oyunda rastgele NPC’lerin sohbetlerine denk gelebilirsiniz ve onları dinlediğinizde gerçekten işinize yarayacak bilgiler öğrenebiliyorsunuz. Yani NPC’ler boş konuşmuyor; diyaloglarının bir anlamı var. Örneğin, gizli bir zulanın veya keşfedilmemiş bir bölgenin yerini, sadece kulak misafiri olarak öğrenebilirsiniz. Bu da oyunun dünyasını daha canlı tutuyor.
Takip etme görevleri
Ben hiçbir oyunda takip etme görevlerini sevmem, hatta nefret ederim. Genelde takip ettiğimiz kişinin yavaş temposuna ayak uydurmak zorunda kalırız, bu da oldukça sıkıcı olur. Bu oyunda da benzer yavaş sekanslar var ama en azından o kadar can sıkıcı değiller. Çünkü dilerseniz otomatik takip seçeneğini kullanarak hiçbir tuşa basmadan takip edebiliyorsunuz. Ayrıca, bu görevler genelde çok uzun sürmüyor—bazı istisnalar hariç.
Grafikler ve atmosfer
Oyunun grafikleri, görsel sanatı ve kaplamaları gerçekten başarılı. RTX ve DLSS gibi teknolojiler kullanılmadan bile oldukça etkileyici bir görsellik sunulmuş. Karakter modellemeleri de gayet özenli ve detaylı görünüyor. Ayrıca, oyunun sinematik sahnelerinde 30 FPS’e sabitlenen bir sinematik görünüm kullanılmış ve bu kısımlar da oldukça etkileyici olmuş.
Atmosfere gelecek olursak, Kingdom Come: Deliverance 2 gerçekten Orta Çağ hissiyatını başarılı bir şekilde yansıtıyor. At sürerken, sokaklarda gezerken veya bir kasabada koşuştururken, dönemin ruhunu hissettiren detaylar ve atmosfer oldukça iyi işlenmiş.
Müzikler ve sesler
Kingdom Come: Deliverance 2’nin müzikleri inanılmaz güzel. Hem Orta Çağ atmosferini mükemmel yansıtıyor hem de duyguları çok iyi aktarıyor. Ses tasarımına gelecek olursak, o da bir o kadar etkileyici. Demir döverken, kılıç kapıştırırken, bitki öğütürken ve daha birçok durumda çıkan sesler o kadar gerçekçi ki sanki gerçekten siz yapıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.
Optimizasyon ve hatalar
Oyunun optimizasyonuna özellikle değinmek istiyorum çünkü gerçekten çok iyi yapılmış. Çıktığı ilk günden beri sorunsuz çalışıyor. Özellikle hard disk konusunda ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Günümüzde, özellikle açık dünya oyunlarında HDD kullanımı ciddi performans sorunlarına yol açabiliyor; haritalar geç yükleniyor ve oyun zevkinizi baltalayacak hatalar ortaya çıkabiliyor.
Bu oyunda ise açarken “HDD tespit edildi, daha iyi bir deneyim için SSD kullanmanızı öneririz.” şeklinde bir uyarı çıkıyor ama neredeyse hiçbir sorun yaşamadım. Sadece Kuttenberg şehri oldukça büyük olduğu için harita birkaç saniye geç yüklenebiliyor ve oyunu ilk açtığınızda yükleme ekranı biraz daha uzun sürebiliyor. Ancak bu da normal bir durum. SSD kullanmanızı tabii ki öneririm, fakat eğer SSD’niz yoksa endişelenmenize gerek yok; oyun HDD üzerinde de gayet iyi optimize edilmiş ve sorunsuz bir şekilde oynanabiliyor.
Ayrıca, oyun boyunca hiçbir oyunu kıran hata ile karşılaşmadım. Sadece birkaç tane minimal, komik hata denk geldi, ancak bunlar ne oyunu bozdu ne de deneyimi olumsuz etkiledi. Sadece bir NPC ile konuştuğunuzda, bazen yanınızdan NPC’ler geçip gidebiliyor ve bu da garip bir görüntü oluşturabiliyor.
Bir de otururken havada süzülen NPC’lere denk geldim. Ancak bunlar dışında ne çok fazla hata yaşadım ne de oyunu kıran bir hatayla karşılaştım.
Değerlendirme
Kingdom Come Deliverance 2, bana kalırsa kesinlikle bu yılın en iyi oyun adaylarından biri. İlk oyununu 20-30 saat oynamama rağmen bitirememiştim, ancak ikinci oyunda geliştirici ekip üstüne fazlasıyla koymayı başarmış ve beni 90-100 saat boyunca ekran başına kilitlemiş durumda. Ayrıca, ilk oyunu oynamamış olsanız bile, hikâyesini oldukça iyi aktararak sizi olaylara adapte etmeyi başarıyor.
Canlı bir dünya ve bağlayıcı hikaye
Oyunun dünyası gerçekten çok canlı; NPC’ler boş boş etrafta dolaşmıyor, sürekli bir işle meşguller ve bu da dünyayı daha gerçekçi kılıyor. Selam verdiğiniz çoğu kişiden görev alabiliyor, rastgele olaylarla karşılaşabiliyorsunuz. Tüm bunlar, oyunun içine daha fazla dalmamı sağladı.
Oyunda iki bölge bulunuyor. İlk bölgede 30-35 saat boyunca ana görevlere dokunmadım bile, çünkü yan görevler ve keşif yapmak fazlasıyla beni tatmin etti. İkinci bölgenin başlarında yan görevler ilk bölgedeki kadar ilgi çekici gelmese de ilerledikçe yine keyifli görevlerle karşılaştım. Ayrıca, oyunun mizahı bana oldukça başarılı geldi; oynarken sık sık kendimi gülerken buldum. Oyunun Türkçe olması da, bu kadar uzun soluklu bir RPG için büyük bir artı.
Gelişimi hissetmek
Oyunda geliştiğinizi net bir şekilde hissediyorsunuz. Başlangıçta çapulcu kıyafetleriyle dolaşırken zamanla şövalye zırhlarına geçmek oldukça tatmin edici bir deneyim. Başlarda sıradan haydutlardan bile dayak yerken, ilerleyen zamanlarda kalabalık düşman gruplarına karşı tek başınıza savaşabilir hâle geliyorsunuz. Ayrıca, müzikler ve ses tasarımı gerçekten etkileyici; her detayıyla sizi içine çekmeyi başarıyor.
Olumsuz yönler
Benim için en büyük olumsuzluk gizlilik mekaniği oldu. Gizliliği pek beceremediğim için pek keyif alamadım, zaten daha önce de belirttiğim gibi kilit açma ve yankesicilik mini oyunları bana sinir krizi geçirtti. Bunun dışında, uyku ve zaman sistemi biraz sıkıntılı; saati manuel olarak ilerletemiyorsunuz ve uykunuz yoksa yatamıyorsunuz. Bu yüzden etrafta dolaşarak zaman geçirtmeniz gerekiyor çünkü bazı görevleri her saat yapamıyorsunuz.
İlk bölge, ikinci bölgeye kıyasla daha iyi tasarlanmış gibi hissettirdi ancak bu kötü bir şey değil; sadece ilk bölgenin daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Bunların haricinde oyunun büyük bir olumsuz yönü olduğunu söyleyemem.
Fiyatını hak ediyor mu?
Şu an Steam’de 44.99 dolar (1.634 TL), Epic Games’te ise 1.530 TL. Günümüzde oyun fiyatlarının geldiği noktaya baktığımızda, bu uzunluktaki ve kalitedeki bir oyun için türe ilgi duyan oyunculara kesinlikle fiyatının hakkını veriyor diyebilirim. Ancak, bu türe yeni girmek isteyen veya Orta Çağ temasına pek ilgisi olmayan oyuncular için indirim beklemek daha mantıklı olabilir. Çünkü her ne kadar türünün en iyi örneklerinden biri olsa da, herkese hitap eden bir oyun olmak zorunda değil.
Oyun incelemeleri için temel kriterlerimizi merak ediyorsanız,
İnceleme ve etik politikamıza göz atabilirsiniz.
