İntikam, soğuk yenen bir yemek gibidir..
Aylardan Ağustos, millet Çeşme’de hangi mekana çıksak diye plan yaparken gamer ben, Playstation Store’da Mafia serisinin 3 oyununun paket halinde indirimde olduğunu gördüm ve aldım gitti, (PS5 in üzerine araba yazısı gibi Babam Sağolsun yazmama çok az kaldı)
60-70 lerden müzikler mi beğenirsiniz, müthiş sürüş deneyimi mi beğenirsiniz bilmiyorum ama hem bu bahsettiklerim, hem de hikaye, beni baştan aşağı aldı götürdü günlerce. Her şeyini yitirmiş bir adamın geri dönüşüne tanık olmak sanki bir filmi izlerken kontrol ediyormuş gibi hissetmek çok hoşunuza gidiyor bu oyunda. Sabahına işiniz varsa kalkmanız zor, ama korkmayın çünkü diğer 2k oyunları gibi çok oyunculu olmadığı için sonu var, 20 bilemediniz 25 saatte bitirirsiniz, bittiğine de pişman olup 4 ne zaman çıkar ya diye düşünmeye başlarsınız.
Not: Bu yazıyı yazarken 13 Aralık’ta The Game Awards’tan müthiş bir haberle uyandık sabaha. Mafia 4 ilk fragman yayınlandı! Bitir 3 ü, bekle 4 ü 🙂
İlk olarak 2016 yılında Playstation 4, Xbox ve PC platformlarında bizlerle buluşan hikayenin üçüncü oyunu Mafia 3, Mayıs 2020’de görsel anlamda daha kaliteli hali Definitive Edition ile Playstation 5 platformunda tekrar karşımıza çıkıyor. 2K bünyesinde yayınlanan serinin 3. oyunu, halihazırda beğenilen hikayesinin yanına yüksek kaliteli görseller ekleyerek tekrar uykusuz kalmamıza sebep oluyor. Artık Steam Türkiye’de dolar ile alışveriş yapıldığından, eskisi gibi “abi bizde ucuz şurada pahalı yaa” konuşmalarını yapmamız mümkün değil. Sana da teşekkürler Steam, teşekkürler. Playstation Store da yurtdışında 260 TL gibi bir seçenek mevcutken Türkiye mağazasında uçuk bir fiyat 1600 TL ile yer alıyor. İndirimler için alarm kurmak mı? Tam bize göre!
Mafia 3 – Biraderlerim için!
Yakın tarih diyebileceğimiz 1968 yıllarında başlayan bir serüven. Cadillac vari uzun üstü açık arabalar, fötr şapkalı müthiş giyimli kuşamlı NPC’ler, arabada çalan 70’lerin müzikleri… Ana karakterimiz Vietnam savaşından New Bordeux şehrine yeni dönmüş, ailenin doğduğu kişiler ile değil, ölüme gittiğin dostları olduğunu benimsemiş bir kişilik. Oyun adeta bir belgesel gibi anlatıldığından akış çok hızlı ve oynadığınızı değil de sanki Netflix’te bir dizi izlediğinizi söyleyebilirim. Sadece aldığınız kararlar karakterinizin yan karakterlerle ilişkilerini etkiliyor, o konuda kendi yönlendirdiğiniz bir televizyon dizisine dönüşüyor oyunumuz.
Belgesel tadında oyun
Şimdi dönelim ’68 yıllarına. Eğer vintage arabalara düşkünlüğünüz varsa, oyunun 1. ve 2.sinde olduğu kadar eski arabalar olmasa da, milletten kaçırıp şöyle şehir dışına süreceğiniz araçlar, bölüm aralarında bir soluklanmaya iyi geliyor diyebilirim. Küçük küçük turbo vereceğiniz şekilde sürebiliyorsunuz, bu sizi şehir içi yarışlarda bir tık öne atıyor. Ama en seveceğinizi düşündüğüm özellik, araba siz manevra yaptıkça ekranda bir motion blur yani hareket bulanıklığı oluşuyor. Bu sürüşleri diğer oyunlardan ayıran bir özellik olmuş. Duvara çarptığınızdaki sesler, drift lerdeki çeşitli seslendirmeler, hatta fren seslerindeki zenginlik çok tatlı duruyor. Grand Theft Auto oynamayan yoktur, orada zamanı yavaşlatıp manevra yapan sürücüler Mafia III’ te de mevcut, benim gibi fren yapmadan sürenler için yaşadık açıkçası. Eğer fast travel arıyorsanız başka kapıya çünkü burada her seferinde vasıtayla son hız sürmeniz lazım, ama korkmayın haritada noktalar çok uzak değil, maksimum 5 dakikada bir ucundan diğer ucuna gidersiniz. Eğer hala benimle birlikteyseniz tebrikler çünkü şimdi hoşlanmayabileceğiniz özellikleri ardı ardına yardıracağım alın çayınızı kahvenizi tekrar başlıyoruz 🙂
Hikaye bazlı oyunumuz 3.sünün yapılması kararlaştırıldığında yapımcılar oturmuş, “Hadi beyler şimdi oyunu bozuyoruz ve hiç alakasız bir açık dünya oyunu yapıyoruz” demişler adeta. İlk 2 oyun ile yakından uzaktan alakası olmayan üçüncü şahıstan anlatım ile yapılan bir açık dünya oyunu haline gelmiş. Tüm şirketler “abi açık dünya tutuyor” diye bu alanda oyun çıkartıyor iyi güzel ama, kocaman haritada AC Origins’te 2.30 saat at sürercesine boş boş gitmemizin ne anlamı var? Madem açık dünya yaptınız, yan görevleri fazlalaştırın, hadi onu da yapmadınız, bari 8-10 saat süren çete görevlerini hep aynı yapmasaydınız ya, valla bıktım yeter dedim bir süre sonra.
Oyun içi mekanikler
Gelelim bir diğer sıkıntılı konuya. Oyunun hikayesi çok güzel, ama yukarıda da bahsettiğim gibi çete görevleri bir süre sonra ana görev gibi oluyor, hep mekan bas liderlerle toplantı, mekan bas tekrar toplantı. Yapabilsek gam yemeyeceğim, mekan basıyoruz, abi çıkamıyoruz ki mekandan böyle bir labirent yok. Hepsi mi aynı olur şaka gibi.. Bazen hiç çıkarmıyor oyun, görev tamamlanıyor ama bug olarak kendimizi sanki güvenlik kamerasından izliyoruz, yönlendiriyoruz ama astral seyahat gibi görebiliyoruz kendimizi, save edip tekrar hoop load last save düzeltiyor işimizi. Npc yayalar, ne diyim ki size gerçekten. Tam polisten kurtuldum tamam abi haydi göreve deyip gaza basıyorum, arabanın önüne atlayıp çarpmış görüntüsü veren dayılar gibi hoop kaputa zıplıyorlar. Hayır para da vermeyeceğim yani üstü başı baya güzel, sen niye böyle yapıyorsun dayıcım deyip tekrar gaza bastığımda hop hemşerim nereye deyip teyze atlıyor, evet oyunu kapayıp bir gün ara veriyorum burada. Diğer bir özellik ise mekan ele geçirirken yaşanılan aksiyon sahneleri, bari iki tane animasyon yapsaydınız ya, bir bu kerizlere çok bile dermişçesine hep aynı animasyonla bitiyor sonlar, sanırsın Playstation 1 Crash oyunu. En son giydireceğim konu bize sonradan düşman olan çeteler. Yahu ben kaçıyorum, abartmıyorum 15 dk sonra haritanın saçma sapan yerinden çıkıp vuruyorlar. Yazdım seni olum deyip ömür boyu kovalıyorlar kaçış yok. Diyeceğim arkadaşlar, yakalanmayın yoksa işiniz yaş.
Görevler ve açık dünya
Bas mekanı, al parayı, ver liderlerden birine mekanı. Böyle 68 tane görev var sanırım, yan görev diye ana görev yapmışlar haberleri yok, hangisi ana senaryo hangisi yan senaryo karıştı bir süre sonra. Ama oyunun açık dünya olması ve Lincoln ile az da olsa şehir dışı yerlerde gerçekleştirdiğimiz görevler görmeye değer. Şehirlerde İstanbul içi gizli tutulan yarışlar gibi turnuvalara katılıyorsunuz, araba sürüşünü iyi yaptıkları için pistlerin kralı olarak hepsini bitirdim. (Araba ile zerre alakam yoktur, karavancıyım ben abi) Yan görevlerin tekdüzeliği beni baymasına rağmen, oyundan çıkamadım çünkü belgesel gibi televizyondan anlatılan ana görev geçişleri ve spoiler vermekten korktuğum o güzel anıları olan karaktere duyduğum hayranlık, beni oyunun sonuna kadar götürdü. Hem insanlığa hayrımız dokundu, hem adalet yerini buldu, hem Lincoln Clay’imiz muradına erdi. Ama siz aynı sonu getirebilir misiniz, bilemeyeceğim artık 🙂
Grafikler ve atmosfer
Oyunumuz açık dünya olduğu için çevre ve oyunun havası oldukça iyi bir şekilde 60 lar sonlarını yansıtmayı başarmış. 2016 da çıktığını ve 2020’de kalitenin arttırıldığını düşünerek oynarsanız, sizi baya tatmin edecektir. Zaten yeni oyunların da ne kadar 4k ve 120 hz olduğu tartışılır, yedik o konuda zokayı, teşekkürler Sony teşekkürler 🙂 Detektiflik desen atmosfer ile uyumlu, çete savaşlarını düşünsek, o da açık dünyaya yedirilmiş ama daha zengin tutulabilirmiş. Atmosfer için son dikkatimi çeken şey ise ağaçlar ve dokuların iyi konumlandırılması oldu. Tek sıkıntı ağaçlar içinden geçebilirmiş gibi duruyor, ama tecrübe konuşsun, siz siz olun araba ile görevde son hız çalı yanından geçmeyin.
Ses tasarımı ve müzikler
Kendim dinlemek için “Classics” adı altında bir listem vardır, yani bu oyunun müziklerini bana sormaya kalkarsanız muazzam derim çünkü 60 ve 70 ler çalıyor devamlı radyoda. Bazen Spotify’dan girip oyunda çalan müzikleri dinlediğim bile oluyor. Araba sürerken patinaj, nitro ve fren seslerinin her seferde farklı varyasyonlarının olması da benim için artı tarafa yazdığım özelliklerden, görsel kadar ses de önemli bir oyunda elbette.
Dualsense performansı
Bunu hep düşünüyorum, ilk Playstation 4 çıktığında “yok efendim şöyle konsolla güçlendireceğiz oyunları, yok böyle bilmem ne”. Playstation 5 çıktı yine aynı terane ile bizleri bir Astro Bot oyunuyla kandırdılar, ki Astro Bot’un ikinci oyunu yılın oyunu oldu o ayrı 🙂 Ama neticede çıkan oyunların GTA haricinde konsola tam entegre edilenlerini bir türlü göremedik. Mafia III Definitive Edition’da aynı anlattığım entegre edilmeyen oyunlar arasında yerini aldı. Sarsılma yok, R2 deki trigger efekti yok, polis ararken ışık değişimi yok, touchpad i hiç söylemiyorum umudumu kestim yanlışlıkla bir parça eklemişler gibi duruyor konsolda artık. Çok da yüklenmek istemiyorum eski oyun, ama Playstation 4’te de konsol iyiydi, öyle demişlerdi amaa. Eyyyy Sony duy bu sesimi:)
Değerlendirme
Güldük eğlendik, çok vurduk çatıştık ve hikayeyi sonuna getirdik. Mutlu son ile bitti bizimkisi. Sürüş keyfi ile başlayan Mafia’nın üçüncü oyunu, belgesel tadında bilgiler vererek ve baya bir ana görevden saptırarak bize bazen şaşkın, bazen mutlu, bazen de sabrımızı taşırtan anlar yaşattı. Pişman mıyım? Elbette hayır. Bir daha oynar mıyım? Sildim bile! Dört gelsin hemen başlarız o zaman. Seneye kadar, görüşürüz Lincoln Clay, kendine iyi bak Mafia, sana puanım 7.5.