İnceleme

Millennia

0

Bazı oyunlar türlerinin önüne geçer. Civilization her yeni oyunuyla tur tabanlı 4X oyunların vazgeçilmezi olarak yerini koruyor. Ne Humankind, ne Old World ne de bir başkası şuana kadar onu geçemedi. Ya da tam olarak alternatifi olamadı. 26 Mart’ta çıkan Millennia ise Paradox’un ruhunu taşısa da bir ayağı çukurda bir lansmanla oyuncuların karşısına çıktı.

Millennia

Kolorado merkezli ABD’li bağımsız video oyun stüdyosu C Prompt Games tarafından geliştirilen ve Paradox Interactive tarafından da yayımlanan tur tabanlı 4X strateji oyunu Millennia, 26 Mart 2024’te Microsoft Windows platformuna geldi.

İnsanlığın doğuşundan yakın geleceğe kadar 10 bin yıllık bir serüveni içeren oyun, C Prompt Games’in ilk oyunu olarak piyasaya sürüldü. Ancak ekibin tecrübesi Age of Mythology, Age of Empires 2: The Age of Kings, Orcs Must Die, StarCraft, Diablo ve WarCraft gibi oyunlarla öne çıkıyor.

Paradox’un bağımsız oyun stüdyolarını desteklemesi ve Millennia’nın ortaya çıkışı da yeni bir serüvenin başlangıcı oldu. Detaylardan bahsedeceğim ama Millennia, birçok eksiğiyle Paradox’tan izler taşıyan bir 4X strateji oyunu olarak piyasa sürülmüş durumda.

İnceleme desteği için Paradox Interactive’e teşekkür ederiz.

Millennia

Tarihin başlangıcı

Yerleşik hayata geçen ilk insan topluluklarından biri olarak oyuna başlıyoruz. Oyun bize Civilization serisinde olduğu gibi önceden bir medeniyet seçme şansı sunuyor. Ve son çağa kadar da bu medeniyetle 10 çağ boyunca devam ediyoruz. Yine ilk buluşlar ve coğrafyayı keşiflerle tarımı ve diğer yerleşik yaşamın temel işlerini benimseyerek oyuna başlıyoruz. Bölgenize göre denizcilik veya madencilik gibi araştırmaları önceleyerek yerleşimimizi güçlendiriyoruz. Nüfus artıyor ve yeni şehirler ve ordular kuruyor, yeni araştırmalar yapıyoruz. Oyun bu türü seven oyunculara göz kırpsa da oyun sonu artan optimizasyon sorunları başta olmak üzere, diplomasi ve savaş mekanikleriyle sırıtıyor.

Millennia, medeniyetinizi şekillendirebileceğiniz ve her oyunda farklı stratejiler üretebileceğiniz iyi düşünülmüş mekaniklere sahip. Oyunun türün diğer oyunlarına gibi öne çıkan ve çok zayıf yönleri mevcut. Şimdi mekaniklerde tek tek bunlara göz atalım.

Millennia mekanikleri

4X yani keşfet, yayıl, sömür, yok et (eXplore, eXpand, eXploit ve eXterminate) türü Sid Meier’s Civilization ile bütünleşmiş hatta oyun, türün önüne geçmiştir. Tur tabanlı 4X strateji oyunlarını Civ serisiyle tanıdık ve sevdik. Her geçen gün yeni alternatiflerle karşılaşsak da Civ serisi ile yarışabilecek bir oyun çıkmış değil.

Mekanik anlamda farklı çıkışlar arayan Humankind ile medeniyetlerin harmanlanması güzel bir mekanik olsa da ne kadar başarılı olduğu tartışılır. Civ emektarlarının oyunu Old World yine antik döneme odaklanan hanedan sistemi yönetimiyle öne çıkıyor.

Millennia

Bu oyunlardan farklı bir noktaya yerleşen ama en çok da Civilization’a benzeyen Millennia ise mekanik anlamda çok şey vadeden ama bunları tam oturtamamış bir yapıda karşımıza çıktı.

Milli ruh! Yönetim, yönetim ve yönetim…

Millennia’da Paradox etkisiyle girift ve hoş detayları görebiliyoruz. Hükümet sistemi, keşif, savaş, mühendislik ve diplomasi ile birbirinden bağımsız ama oyuna direk etki eden mekanikler yer alıyor. İdealar ve milli ruh inşası bu bölümden gerçekleşiyor.

Yeni bir şehir kurmak için çıkaracağımız göçmen grubu üretim puanlarıyla değil de hükümet sistemi altında ortaya çıkan puanlarla gerçekleşiyor. Oyun size burada özgürlük tanıyor. Dilerseniz yönetim tarzınızı genişleten reformlara da bu puanları harcayabilirsiniz. Karar sizin daha genişlemeci mi yoksa daha merkeziyetçi mi olacaksınız?

Hükümet sistemi ilerleyen çağlara göre değişiyor. Kabile reformları tamamlanınca sakin bir devrimle üçüncü çağda krallık veya hanedanlık sistemine geçiş yapabiliyoruz. Beşinci çağlarda İmparatorluk, Feodal Monarşi ve Cumhuriyet, sekizinci çağda ise Otokrasi, Kominizim ve Demokrasi olarak yer alıyor.

Bu yönetimlerin direkt olarak şehirlere etkisi oluyor. Şehrin ihtiyaçları yönetim sistemi ile şekilleniyor. Ona göre üretim ve inşa yapınızı şekillendirmeniz gerekiyor.

Tüm etkileri anlatmamız uzun sürecek ama bir örnek daha vermek gerekirse savaş kısmında da gönüllüler, orduyu yenileme ve kısa vadeli yetenekler kazandırma seçeneklerimiz var. Burada biriken puanlarla ya yeni birlikler çıkarabilir veya savaşta yıpranmış ordunuzu toparlayabilirsiniz.

Bu bölümdeki mekanikler ulus idealinize göre şekilleniyor. Çok fazla seçeneğiniz var. İkinci, dördüncü, altıncı ve dokuzuncu çağlarda medeniyetinize yeni idealar ekleyebiliyorsunuz. Sadece isimden ibaret olan medeniyetler işte burada özel bir kimliğe bürünüyor. Zaten ana menüde de yeni bir medeniyet oluşturabiliyorsunuz.

9. çağ sonu. Artık turlar çok yavaş ilerliyor. Makine ısındı…

Araştırma sistemi güzel ve oldukça da detaylı. Her 10 çağ boyunca 5 farklı kategori bizi karşılıyor. Onların içinde de başta üç daha sonra altı-yediye kadar farklı araştırma seçenekleri mevcut. Birini araştırınca içindeki özelliklere de sahip oluyoruz. Çağlarda da üçüncü çağ ile birlikte varyasyon, kriz ve zafer çağları seçenekleri oluşuyor. Aslına bakarsanız oyunda 30 farklı çağ seçeneği yer alıyor. Bu oyunlarda gördüğüm en detaylı kategorizasyon diyebilirim.

Millennia

Kültür sistemi de oyunun temel mekaniği durumunda. Şehirlerin yanındaki ek kasabaları kurmadan, barışçıl devrim özelliğine, ekstra birlik çıkarmadan, üretim puanı kazandırmaya birçok özelliği var. Son çağlarda kültür ile bilim puanı alarak avantaj sağladım. Oyunda bu bağlamda bir şeyleri yapmanın başka yollarını da kurgulamışlar.

Şehir ve kasabalar

Oyunun Humankind’a öykünen tarafı da burası olabilir. Aslında şehirleri eyalet olarak düşünüp merkeze yatırım yapıp çevresine de kasabalar/şehirler kuruyoruz. Bu sistem tatlı görünüyor ama çok bir artısı yok. Kasabaların varlığı merkezi nüfusun artmasını destekliyor. Küçük bonuslar katıyor. Eğer merkezi şehrinizin nüfusunu arttırmak istiyorsanız kasaba kurmak zorundasınız.

Şehir sayılarınız gelişim açısından önemli. Ancak her şehirde bir miktar asker bulundurmanız çok önemli. Aksi taktirde şehir yönetimi tehlikeye giriyor. Huzursuzluk mekaniği devreye giriyor. Ara yüz tasarımının kötü olmasından dolayı bunu anlamam bir kaç oyun sonrasını buldu. Şehirlerdeki isyan çok çabuk patlak verebiliyor. Ancak garnizon tutmak ve sıkı takip etmek işi çözüyor.

Millennia

Şehir nüfusunun artması yeni ihtiyaçları doğuruyor. Başta yiyecekle yetinen şehir, zamanla ev, atıklar, enerji, eğitim ve dini yapılara ihtiyaç duyuyor. Modern çağlarda bu daha da şekilleniyor. Bu bölümde eleştireceğim nokta alanların yetersiz olmasıydı. Aşağıda da belirteceğim arazi ve bina dengesini tam oturtamadıklarını söyleyebilirim. Şehrim oyun sonunda çok fazla büyüyor ancak sınırlarıma müdahale edemiyorum. Ormanların yok edilmesi ise ayrı bir konu… Araştırma olarak oyuna eklenmiş. Oyun ortasında karşımıza çıkıyor. Burada Humankind’ın bölgeleri birleştirme mekaniği olsa süper olurmuş…)

Gelin şimdi oyunun en çok hoşuma giden ekonomi ve kaynak yönetimi kısmına göz atalım.

Ekonomi ve kaynak yönetimi

Oyunu keşfetmeye başlarken en çok hoşuma giden şey de kaynaklarla oynamak oldu. Üretim, yiyecek ve altın için ekstra puan kazandıran kaynaklar ürünlere dönüşüyor. Bunları da yine araştırmalar ve bir takım ihtiyaçlar zinciri takip ediyor. Un üretebilmek için tarlalara, güzel bir kereste için odunculara ve bir tuğla atölyesi için kil ocağına ihtiyacınız var. Saymakla bitmeyecek çeşit ürün oyunda yer alıyor.

Kütükler ile kereste veya kağıt üretilebiliyor.

İşçilerin olmaması bunun yerine gelişim puanların kullanılması oyunun en güzel mekaniklerinden biri. Gelişim puanları da bölgemize inşa ettiğimiz kil ocaklarından veya diğer bazı binalardan elde edilebiliyor.

Ticaret noktasında ise oyun, rakibin anlamsız bir şekilde yok etmeye çalıştığı kervanların savaş dönemleri haricinde rakip şehirlerine konuşlandırılmasıyla gerçekleşiyor. Burada da kazan kazan işleyişi oluyor. Altın kazancı oluyor.

Civ’deki o gerçekten de bence muhteşem ticaret mekaniğini bulamıyoruz…

Huzursuzluk, inovasyon ve kaos!

Şehirlerdeki huzursuzluk sonucu iç savaşların çıkması ve kendi devletlerini kurmaları güzel iş. İnovasyon puanım birikti ama hiç bir zaman etkisini göremedim. Sanırım orada keşfetmem gereken noktalar var. (Bu mekanik ile bilim veya altın kazanıyorsunuz.) Kaos ise inovasyona bağlı olmayan güzel bir mekanik olmuş. Ama bu mekanikleri sadece altına bağlamak olmamış. Tercihler sunulsa çok daha iyi olurmuş. Altınım olmadığı için iç savaşta şehirlerimi tek tek isyancılara teslim etmiştim…

Şehir ve huzursuzluk

Savaşlar çok dengesiz!

Arayüz ve ara sahneleri çok kötü… Neden diye çok sordum kendime? Hiç olmamış, olmayacak bir iş. Büyük oranda şans unsuruna bağlı savaşlar çok ham ve yetersiz. Bu konuda umarım kısa sürede bir iyileşme yapılır. Birim çeşitliliği yok, mekanikler zayıf.

Okçular ile tüfekçiler karşılaştığında komik sonuçlar çıkabiliyor… Veya en basitinden bir barbar kampına üç birimle saldırdığımda yok olabiliyorum. Anlamsız yani. Dengeleme mi başka bir şey mi henüz anlam veremedim.

Askeri birlikler.
Millennia

Optimizasyon, grafik, ses ve animasyon

Sistemim iyi. 2060 ekran kartımla rahatça oynuyorum. Ancak M2 SSD ile dahi 400 turu aştığımda 6 devletle oyunun tıkandığını görmeye başladım. İşlemci yetmiyor… (i5) Turlar dönmez oluyordu.

Optimizasyon konusu diğer konular kadar acil olmasa da el atmaları gereken temel konulardan.

Oyunun ses tasarımını başarılı bulsam da grafik ve animasyon kalitesi vasat altında kalıyor. Oyunda bina ve birim çeşitliliği yerlerde ama animasyon kalitesi de 2024’ü karşılamıyor. 10 yıl öncenin grafik ve animasyon kalitesi var. Daha önce çözülmesi gereken sorunlar olduğu için buraya çok takılmıyorum.

Değerlendirme

Civ 4 ile başlayan 4X maceram 500 saati aşan Civ5 ile hayranlık seviyesine gelmişti. Civ6’ya alışamasam da Humankind ile tekrar türe bağlandım. Yine onlarca saat Humankind ve Old World oynadım. Tur tabanlı stratejide aradığımı çok iyi biliyorum.

Millennia pek çok şeyi yapmaya çalışan ama çok acele bir oyun olmuş. Belki erken erişim yapılarak zamanla güncellemelerle gelişebilir veya oyuncuların tepkisine, geri dönüşüne göre şekillenebilirdi. Ama karşımızda tam sürüm bir oyun var. Ve buna göre bir değerlendirme yapıyoruz.

Yapay zeka anlamsız, savaşlar hiç olmamış ve diplomasi de yok gibi… Ama diğer mekaniklerde öyle bir umut ışığı var ki oyuna geri dönüp oynama hissi doğuruyor. Ara yüz tasarımı çok kötü, oyun sonlarında modern zamana geldiğime ilkçağ tasarımı devam ediyordu. Medeniyetlerin içi boş. Osmanlıyı aldığımda ne Yeniçeri ne de bir cami göremedim. Yine şehirlerin haritadaki görüntüsü de hep aynı…

Tur tabanlı 4X strateji seven dostlarımızın göz atmasını tavsiye ettiğim oyunu takipte olacağım. Umarım Imperator: Rome’un kaderini paylaşmaz.

Oyunda yer almayan ancak oluşturabileceğiniz Türkiye ile Ay’a ayak bastık çok şükür. 🙂

Oyun incelemeleri için temel kriterlerimizi merak ediyorsanız,
İnceleme ve etik politikamıza göz atabilirsiniz.


product-image

Millennia

6.5

Yavuz Bektaşoğlu
Oyun Günlüğü İnceleme Editörü

Comments

Leave a reply

Kasım 2024
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  
Login/Sign up