By Pathea Games’in geliştirdiği ve Focus Entertainment’ın yayımcısı olduğu My Time at Portia’nın devam oyunu olan My Time At Sandrock, sonunda tam sürümüyle çıkış yaptı. Bizler de My Time at Sandrock oyununu Nintendo Switch Lite platformunda deneyimledik! Gelin, bu rol yapma-simülasyon oyun deneyiminden bahsedelim.
Kıyamet sonrası Sandrock’tayız!
My Time at Portia’nın üzerinden 330 yıl sonra geçen My Time at Sandrock, kendi oluşturduğumuz kahramanımızın teknolojinin var olmadığı bir dünyada Sandrock adındaki çöl kasabasına gelmesiyle başlıyor. Sandrock kasabasının inşaatçılarından biri olan Mason emekli olacağı için yeni bir inşaatçı olarak bizim kahramanımız Sandrock kasabasında çalışmaya başlıyor. Nihai hedefimiz ise Sandrock kasabasının eski şanlı günlerine geri dönmesi için inşaatçı olarak çalışmak.
Genel hikayesi ilgi çekici olmakla beraber Sandrock kasabasının nasıl kurulduğunu, evrildiğini, geliştiğini ve nasıl yıkılmaya başladığını kasaba halkıyla konuşarak veya kasabadaki yerleri gezerek öğrenebiliyoruz. Mesela Sandrock için tahtanın ve suyun neden vazgeçilmez derecede önemli olduğunu hikaye ilerledikçe görüyoruz.
Sandrock kasabasının kendi hikayesi bir yana, kasaba halkının hikayesi de ilgi çekici. Birbirinden farklı ilginç karakterler ve bu karakterlerin arka plan hikayeleri ve ilişkileri mevcut. Hepsiyle sohbet edip kendilerini daha iyi tanımak ve onlarla ilişki durumunu artırdıkça yeni bilgiler öğrenip yeni yerler keşfetmek de oldukça keyifli.
Envaiçeşit mekanik ve oynanışla dolu Sandrock
My Time at Sandrock, rol yapma-simülasyon oyunu olarak geçiyor. Bu tamamen doğru bir tanımlama çünkü Sandrock’ta bunu dibine kadar hissedebiliyorsunuz.
Beklenmedik derecede detaylı karakter yaratma ekranı
My Time at Sandrock, kişiselleştirme denildiğinde kendini göstermekten şaşmıyor. Hiper gerçekçi grafikler kullanmayıp yerine daha çizgi filmimsi grafikler kullanan My Time at Sandrock’ta inşaatçınızı tamamen kişiselleştirebiliyorsunuz. Sesinden vücut tipine, kaş renginden göz şekline, çenesinin çıkıntısından makyajına kadar özgünleştirme mevcut. Bir de takvim sistemi kullanan My Time at Sandrock’ta karakterinizin doğum gününü de seçebiliyorsunuz. Kısacası, rol yapma unsurları konusunda My Time at Sandrock tatmin edici.
Değinmeden geçmek istemediğim bir konu ise karakterinizin ve atölyesinin adının tabelanın üzerinde yazıyor olması. Oyunun en başında sizi karşılayan Mi-an’ın elindeki kartonda adınızı görmek çok tatlı geliyor insana.
İnşaat için gelmiştik!
Oyunun asıl mekaniği olan inşaattan ve yapımdan bahsedelim. Sandrock’un geniş dünyasında gezip gerekli malzemeleri toplayarak farklı farklı eşyalar ve makineler yapabiliyoruz. Örneğin etrafta çok fazla ağaç olmadığı için tahtayı tahta hurdasından bulmanız gerekiyor veya gerekli malzemeyi nereden bulacağınızı bilmiyorsanız kasabaya gidip tarif satın almanız gerekiyor. Bazı malzemeleri yapmak için belirli makinalara (Geri dönüştürücü, fırın gibi) ihtiyaç duyuyorsunuz. Bunların dışında madencilik, balıkçılık, tarımcılık, hayvancılık gibi işler yapmak da mümkün.
Bu tarz eylemleri yaptıkça puanlar toplayıp genel seviyenizi artırabiliyorsunuz. Seviyenin yanı sıra açabileceğiniz farklı farklı beceriler karşınıza çıkıyor. Becerilerin yanı sıra ise çevreden toplayabildiğiniz eski diskler sayesinde araştırma merkezinden yeni makinalar açabiliyorsunuz. Kısacası, yapılacak tonla şey var.
Ama savaşmak ve sevmek de zorundayız!
İnşaatçılık yapmak bir yana, My Time at Sandrock oyuncuya savaş mekanikleri de sunuyor. Sandrock kasabasının etrafı değişik haydutlarla ve canavarlarla dolu olduğu için inşaatçımızın kendini savunması gerekiyor, bunu da kullanabileceği farklı silahlarla yapıyor. Öyle ki hikayenin başlarında kasabanın koruyucusu Pen; mızrak, kılıç ve hançer arasından size seçim yaptırıp silahınızla kendinizi savunmayı öğretiyor. Ancak ne olursa olsun dikkatli olmak gerekiyor çünkü düşmanlar hafife alınamayacak cinsten.
Savaş mekaniklerinin yanında simülasyon oyunlarından alışık olduğumuz sevme mekanikleri de mevcut. Kasaba halkının hepsiyle ilişkinizi geliştirip ahbap olabileceğiniz gibi bekar olanlarla çıkıp sevgili olup ilişkiyi evliliğe kadar ilerletebiliyorsunuz. Tabii evliliği bitirerek boşanma sürecine girmek veya daha flört döneminde aynı anda farklı karakterlerle çıkıp yakalanarak kıskançlıktan ilişkinin bitimine de sebep olmak da mümkün.
İlişki geliştirmenin yolları basit. Kişilerle konuşma, sevdiği hediyeleri verme, oyun oynamaya davet etme ve onların görevlerini yapma bunlardan birkaçı.
My Time at Sandrock’ta takvim ve mevsim sistemi olduğunu unutmayalım. Eğer kasabadan biriyle ilişkinizi geliştirmek istiyorsanız ona doğum gününde hediye vermek de bir seçenek olarak çıkıyor böylece. Doğum günlerinin yanında belirli mevsimlerde yapılan festivallere katılarak da ilişki geliştirmek mümkün.
Tüm bunların yanı sıra bir de size gelen mektuplar var ve bu mektuplara sizin seçeceğiniz farklı cevaplar oluyor. Kendi evinizi bırakıp Sandrock’a geldiğiniz için annenizden veya en yakın arkadaşınızdan halinizi hatrınızı soran mektuplar alabilirsiniz veyahut kasabadaki birinden sadece o gün olacak etkinliği hatırlatan bir hatırlatma mektubu alabilirsiniz.
Özetle, My Time at Sandrock tam bir rol yapma oyunu. Ancak yapılacak tonla iş olduğu için geniş rol yapma oyunlarının düştüğü tuzağa düşüyor ve oyuncuyu oyunun başında hiç yönlendirmiyor. Eğer benim gibi geniş rol yapma oyunlarına alışık değilseniz oyuna alışmak için biraz süre geçmesi gerekiyor.
Birtakım optimizasyon sorunları Sandrock’un düşmanı
My Time at Sandrock’ta gezilecek, görülecek ve yapılacak tonla iş olduğu için bu durumun eksi yanına yani optimizasyona da değinmek gerekiyor. Birkaç güncellemeyle çözülmeyecek sorunlar değil elbet ancak oynanışa inanılmaz ket vuruyor. Nintendo Switch Lite’da ani FPS düşüşleri, karakterimin hareket edemeyip donması ve ekran yırtılma sorunu gibi optimizasyondan kaynaklı problemleri sürekli olarak yaşıyorum.
Göz doyuran vahşi batı
Pathea Games, My Time at Sandrock oyununda tıpkı diğer oyunlarında olduğu gibi döktürmüş. Aslında grafikleri oldukça basit olmasına rağmen yaşayan canlı bir kasaba ve çevre yapmayı başarmışlar. Karakterlerin ve çevrenin genel tasarımı steampunk tarzındaki çizgi romanlara benziyor ve bir bağımsız oyun olan Sandrock’ta çok güzel görünüyor. Atmosfer olarak vahşi batıyı baz alan Sandrock, içinde kaybolacağınız bir dünya sunuyor.
Kasabanın içinde gezip gördüğünüz yapıların, karakterlerin ve genel olarak atmosferin detayları da enfes. Sadece çölden oluşmayan Sandrock’ta “eski dünya”dan kalma yerler, kasabaya inanılmaz güzel bir kontrast veriyor. Ayrıca oyunda gece-gündüz döngüsü olduğu için sabah ayrı, akşam ayrı bir keyif veriyor uçsuz bucaksız Sandrock çölü.
Sandrock’taki seslere de önem verilmiş
Oyunun atmosferine uygun tam bağımsız oyun müziği diyebileceğimiz, inşaat yaparken arkada çalan tatlı müzikleri var. Müzikler bir yana, ses tasarımına da değer verildiği görülüyor çünkü her dokunun, araç gerecin sesi ayrı.
Oyunda bulunan ara sahnelerdeki İngilizce seslendirme başarılı. Daha çizgi filmimsi diyebileceğim abartı bir seslendirmesi olsa bile oyunun havasına çok uyuyor.
Değerlendirme
My Time at Sandrock; geniş açık dünyasıyla, farklı farklı mekanikleriyle, dopdolu oynanışıyla, rol yapma ve simülasyon sistemiyle, çizgi filmimsi görsel ve ses tasarımıyla ön plana çıkıyor. Ancak, oyunun büyüklüğünden ötürü oyuncuyu yönlendirmemesi ve optimizasyon problemleri bu eğlenceye büyük oranda ket vuruyor.
My Time at Sandrock, şu anda Steam, Epic Games, Nintendo Switch, PS5, PS4, Xbox Series S ve Xbox Series X platformlarında mevcut. Steam ve Epic Games fiyatı Ekim 2023 itibariyle 750 TL olarak geçiyor, ki bu maalesef bağımsız bir oyun için gereğinden fazla bir fiyat. AAA oyunların 900-1000 TL bandında çıktığı bir düzende bu oyuna 750 lira verilmemeli diye düşünüyorum.
Ne olursa olsun, eğer Nintendo Switch’te bağımsız oyun oynamayı seviyorsanız My Time at Sandrock’u kaçırmayın derim.
