Strateji severlerin King Arthur, Van Helsing ve Warhammer 40.000 gibi ünlü serilere yaptığı oyunlarla tanıdığı Macar oyun geliştirici ve yayımcısı Neocore Games bu sefer karşımıza eski King Arthur oyunlarının ruhani devamı King Arthur: Knight’s Tale ile çıkıyor. Serinin diğer oyunlarına göre mekanik ve teknik anlamda çok daha farklı bir yerde bulunan King Arthur: Knight’s Tale’i gelin hep birlikte inceleyelim.
⦁ 5 farklı sınıfta bulunan 30 dan fazla kahraman arasında seçiminizi yaparak en etkili ekibi oluşturun!
⦁ Britanya’nın karanlık, nemli atmosferi çok başarılı bir şekilde yansıtılmış.
⦁ Arthur mitleri temelinde kurulan dünya oyuncuyu içine girmek için sabırsızlandırıyor.
⦁ Muadillerine kıyasla basit bir oynanışı olduğu için herkese hitap ediyor.
King Arthur: Knight’s Tale dünyasına giriş
Efsaneye göre üvey babası Kral Arthur tarafından ölümcül bir yara alan Mordred son bir darbeyle Arthur’u öldürür. Hikayemiz efsanenin bittiği yer olan bu noktada Arthur’a efsanevi kılıcı Excalibur’u bahşeden Gölün Hanımı’nın, Mordred’i ebedi uykusundan uyandırmasıyla başlar. Gölün Hanımının söylediğine göre Kral Arthur şaibeli bir şekilde kötücül birisi olarak dirilir ve hikayemizin şekil bulduğu Avalon adasında kaos estirir. Onu bir kez daha durdurmak biz Mordred’in elindedir. Arthur’un peşinde Avalon adasının kontrolünü yavaş yavaş ele geçirirken Camelot’u canlandırmak ya da bir tiran olup sömürmek bizim elimizde.
Atmosfer, hikaye anlatımı ve diyaloglar
Kaynak materyali olan Arthur mitlerini başarılı bir şekilde kullanan yapım karanlık Britanya atmosferini de gerek sanat tasarımı gerek ses dizaynıyla ustalıkla yansıtarak ilk etapta oyuncu için davetkar bir ortam sunsa da yer yer diyalogların özensizliği ve yan karakterlerin basitliği ile yer yer ise mekaniklerin kendini tekrar etmesiyle birkaç saatlik oynanıştan sonra çekiciliğini bir hayli kaybediyor.
Diyaloglardaki seçimlerinize göre ekibinizin ‘’ahlak’’ yönelimi Haklı-Tiran ve Hristiyan-Pagan arasında seyrediyor. Bu spektrumda bulunduğunuz payda henüz erken erişimde aktif olmasa da vadedilene göre size çeşitli karakterlere erişim ve birtakım olumlu etkiler sağlayacak olsa da hikayede veya diyaloglarda yeterli geri dönüşünü göremiyoruz. Şahsi oyun deneyimimde bir süre sonra zaten pek bağlayıcı olmayan diyaloglar seçimlerin de işlevsizliğiyle iyice önemini yitirdi ve hiç adetim olmamasına rağmen sol tuşu spamleyerek bütün diyalogları geçerken buldum kendimi. Oyunun erken erişim olmasının yanında gelen handikapları anlayışla karşılamaya çalışıyorum ancak bu sorunların giderilmesi şu aşamada hayli zor görünüyor.
Genel oynanış
Strateji ekranındaki harita üzerinde mevcut olan ana veya yan görevleri elimizdeki karakterler arasından seçerek oluşturduğumuz ekip ile tamamlamaya çalışıyoruz. Oyun bize gittiğimiz görevlerin bulunduğu haritayı keşfederek hazineler bulduğumuz, parti içindeki sohbetleri tetiklediğimiz, sıra tabanlı muharebe sistemine dayanan savaşlar yaptığımız izometrik CRPG tipi bir oynanış sunuyor. Bazen partimize yardım eden veya lanetleyen türbeler, bazen ise kaybedilen sağlığı ya da zırhı geri kazandıran kamp ateşleri bulabiliyoruz. Ayrıca görevlere başlamadan önce yanımıza aldığımız iyileştirici öğelerle de ekibimizi kollayabiliyoruz. Ancak bunlar başlangıçta çok sınırlı ve pahalılar. Bu nedenle tüm görev boyunca grup sağlığını yönetmek ayrıca bir endişe kaynağı.
Savaş mekanikleri
Oyunun ilk bakışta en göze çarpan tarafı, XCOM’un savaş mekaniklerini ve Darkest Dungeon’un base geliştirme sistemini kendi yorumunu da katarak yer yer başarılı bir şekilde harmanlamış olması. Savaş mekaniklerinin muadillerine kıyasla fazla opsiyon içermemesi öğrenme sürecini hızlandırırken aynı zamanda kolay bir oynanış sunuyor.
Oyun boyunca 5 farklı sınıftan 30 farklı karakteri kullanabiliyoruz. Bunlar arasından doğru sınıflardaki karakterlerle gideceğimiz göreve göre en etkili ekibi oluşturmak bizim elimizde. Çatışma öncesinde keşfedilen başlangıç noktalarında her biri farklı avantaj ve dezavantajlara sahip olan karakterleri pozisyon aldırmak ve kurulan stratejilerle rakibe üstünlük sağlamak bir hayli zevkli. Karakterler arasındaki ve rakiple aranızda kurulan denge tam ayarında. Oyun bize çok zor bir deneyim sunmasa da oyuncuyu her adımını düşünerek atmaya ve avantajlarını doğru yer doğru zamanda kullanmaya itiyor. Ayrıca yapılan hatalar çok sert cezalandırılmıyor ve oyuncuya her zaman bir telafi şansı tanıyor.
Base geliştirme sistemi ve strateji ekranı
Henüz erken erişimde olduğu için birçok özelliğinin aktif olmadığını da göz önünde bulundurarak şunu söyleyebilirim ki base yönetimi şu aşamada kelimenin tam anlamıyla zaman kaybı. İlk bakışta Darkest Dungeon a benzettiğim base yönetimi ekibimize kayda değer hiçbir avantaj sağlamıyor. Zamanla bu eksikliklerin giderilmesini dileyerek şimdilik base geliştirme sistemi hakkındaki son sözümü bırakıyorum.
Değerlendirme
Henüz erken erişimde olan oyunun mevcut sürümü tam sürüm için vadettikleri deneyimin çok da gerisinde değil. Türe yeni girecekler için kolay bir oynanışı var. Oynanıştaki kolaylık basitliğinden değil cezalandırmanın türdaşlarına nazaran daha az acımasız olmasından kaynaklı. Dolayısıyla türün gediklilerinin kolaylığından korkmadan denemesini önerinim.
Gerek atmosferi, gerek ses dizaynı, sanat tasarımıyla oldukça başarılı yansıtılmış. Ancak Türkiye’deki Steam fiyatı şimdilik 67 TL olan oyunun aynı fiyat skalasında bulunan başarılı muadilleri, yer yer can sıkan optimizasyon sorunları, bir noktadan sonra kendini tekrarlayan oynanışı ve yaratılan dünya ilk bakışta ne kadar ilgi çekici olsa da uzun vadede oyuncuyu yukarıda bahsettiğim türlü sebeplerle bağlayamaması gibi handikapları göz önünde bulundurunca, şahsi tavsiyem tam sürümü beklemeniz olacaktır.
Tam sürüm 26 Nisan’a ertelendi… Merakla bekliyoruz
Tam sürümü beklemek daha mantıklı olacak gibi görünüyor.
Güzel inceleme, oyun ilgimi çekti. Bir şans vermek istiyorum. Beğenmezsem iade ederim.