Pentiment, Obsidian Entertainment tarafından yapılan ve geçtiğimiz yılın sonunda çıkarak, bir Obsidian işi görmeye aç olan bizlere güzel bir sürpriz oldu. Çıktığı gibi de dikkatleri üstüne çekmeyi başarmıştı. Hem sanat tasarımı, hem de edindiği tema dikkate değer bir oyun olduğunu da belli ediyor zaten. Fakat içerik olarak nasıl?
- 1500’ler Bavyerası’nda, tarihin önemi büyük, bulunan küçük bir köyde yaşananlara tanık oluyoruz.
- Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
- YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!
Benim gibi zaten Ortaçağ Avrupa’sına ilgi duyan birisi iseniz, Pentiment sizin de ilginizi çekmiştir ilk çıktığı andan itibaren. Fakat ben, bu ilgime rağmen hemen girip oynamakta uzun süre tereddüt ettim. Bunun sebebi Obsidian geçmişim pek olmaması olabilir. Ama daha da önemlisi, Pentiment’i Orta Çağ insanı ile dalga geçen mizah odaklı basit bir oyun olduğunu sanmamdı. İlk bakışta da öyle gözüküyordu. Monty Python and the Holy Grail’i çok sevsem de mesela, bir başka tekrar içeriği tüketmek istemiyordum. Fakat bir şekilde bu ön yargımı yenip girdim. Ve beklediğimden çok daha farklı şeyler buldum.
1500’ler Bavyerası
Oyunda 1500’ler Bavyerası’nda, tarihin önemi büyük, bulunan küçük bir köyde yaşananlara tanık oluyoruz. Karakterimiz Andreas Maller, Kierseau manastırı için çalışan bir sanatçıdır. Köyde bir cinayet olur ve bu cinayetin çözülmesi için de sorumluluk bir şekilde Andeas’ın başına kalır. Hikaye aslında basit ve belki de sıradan başlıyor. Fakat Pentiment’in olayı da sadece bu hikaye değil zaten.
Üstteki ön yargımdan bahsetmiştim, oyun bu ön yargılarımı çok güzel bir şekilde boşa çıkarttı. Kendisini gayet ciddiye alarak, işin komedisi ile birlikte ciddiye alarak, dönemi iyisiyle ve kötüsüyle yansıtabilmeyi başarmışlar. Ve bu benim çok hoşuma gitti. Ne saf bir eleştiri bar döneme ve insanına karşı, ne de romantize ediliyor. Kierseau’da geçirdiğiniz ve karakterlerle konuştuğunuz her vakit, dünya kendini daha gerçek kılmayı başarıyor.
Aynı zamanda tarihimiz de 1500’ler ve bu tarih önemli dediğim gibi. Çünkü bu tarihlerde Martin Luther yaşıyor ve onun reformist düşünceleri yayılıyor Avrupa’da. Hatta eğitimli bir kişilik olan Andreas ile de bu konular hakkında sohbetlere girebiliyoruz. Dolayısı ile bulunduğumuz köy de bu fikirlerden oldukça etkileniyor.
Tarihsel gerçekçilik yalnızca burada başlayıp da bitmiyor ayrıca. Ortaçağ Avrupasına dair öğrenebileceğiniz veya ilgilisiyseniz dikkatinizi çekecek ve merakınızı gıdıklayacak daha çokça isim ve olaydan bahsediliyor oyun boyunca. Elbette bolca hristiyan kültürüne ait şeyler öğrenecek ve konuşacaksınız. Hatta bazı pagan sürprizlerle de karşılaşacaksınız.
Andreas Maller
Karakterimiz Andreas Maller isminde genç bir sanatçı. Bunun dışındaki ekstra geçmişine de siz karar veriyorsunuz. Üniversiteye gitmiş olan Maller’ın hangi alanda eğitim aldığına mesela. Ve geçmişinde hangi ülkeleri ziyaret ettiğine. Seçtiğiniz bu genel şeyler üzerine oyunda girdiğiniz sohbetler değişiyor. Bunların hiçbirisi bir RPG oyunu olması adına derin değişimler değil fakat oyunda ilgilendiğiniz alanı seçmeniz daha keyifli diyaloglara girmenize imkan sağlayacaktır.
Zaten Pentiment’e derin bir RPG deneyimi demezdim. Öyle olmaması oyunu kötü de yapmıyor elbette. Hikayede bazı noktalarda önemli kararlar veren kişi sizsiniz oyuncu olarak. Bunun dışında ekstra RPG ögesi yok Pentiment’te. Ama bunu da güzel bir hikaye ile birlikte çok iyi yapmış. Bu kararlar kimi zaman gerçekten zor kararlar oluyor. Öyle ki dakikalarca düşündürebiliyor. Ve daha da acı vereni, bu kararlarınızın sonuçları sizinle birlikte oyun sonuna kadar eşlik ediyor. Bu açıdan çok etkileyici bir iş çıkartmışlar oyunda. Daha detaylı bahsedemiyorum spoiler vermemek adına fakat hikaye tatmin edici bir süreci barındırıyor diyebilirim.
Hikayedeki tercihler
Özellikle hikayedeki bazı seçimler bence gerçekten çok zekice yapılmış. Baktığınızda hikayeye etkisi yok gibi gözüken bazı karakterlerin, yani ilk bakışta ”bu karakter niye var acaba, olmasa da olurdu sanki” diye düşündürten karakterlerin aslında hem karakter olarak Andreas’a, hem oyuncu olarak size güzel yükler bindiriyor. ”Yük”ten kastım kötü anlamda değil, düşündürecek daha çok şey veriyor, hikayeye bir nüans daha katıyor diyebilirim. Kaspar karakteri buna çok iyi bir örnek. Andreas’ın hayatında yüzleştiği sorunlarla Kaspar’ı yan yana koyduğunuzda güzel bir aynalama oluşturuyorlar.
Eleştirebileceğim belki minik nokta şu ki; oyunda yeterince derin diyaloglara giremiyoruz. Yani mesela dönem hakkında ilginç tartışmalara girebileceğimiz karakterlerin sayısı çok çok az. Çoğu karakterle yalnızca ‘’günün nasıl geçiyor Andreas’’ tarzı, havadan sudan sohbet edebiliyoruz. Aslında oyundaki karakterlerin çoğu sıradan köylü olduklarından, ne kadar derin tartışmalara girebileceğimiz zaten tartışılır. Ama en azından biraz daha fazla konuşma seçeneği, yani daha çok diyalog sunulabilirmiş. Bu haliyle kesinlikle eksik hissettirmiyor, fakat bazı noktalarda ‘’aman tamam işte, bunu konuştum herkesle zaten’’ diye sıkılıp diyalogları geçmedim değil.
Bu arada, oyunda Disco Elysium’dan alınmış veya onunla benzeşen fikirler de yok değil. Mesela Andreas Maller’in iç dünyasını da görebiliyoruz. Kendi şeytanları ve melekleri ile de diyaloglara giriyoruz kimi zaman.
Kierseau
Küçük ama tatlı bir kasabada geçiyor bütün oyun. Yani oyun alanımız küçük ve farklı farklı bölgeler yok. Fakat içinde hepsinin de hikayede gerçekten yer tuttuğu, bolca karakterimiz var. Boş, sırf kalabalık olsun diye konulmuş arka plan karakterleri yok. Herkesle konuşabiliyor ve tanışabiliyoruz. Hiçbir diyalog da jenerik değil. Hikaye boyunca hepsine düşüyor yolumuz. Üstüne karakterlerle birlikte uzun süreler geçirince de hafızada daha kalıcı yer edinebiliyorlar kısa süreliğine de olsa.
Oyunda yapabileceğimiz şeyler zamanlara bölünmüş durumda. Her zaman dilimini yalnızca bir büyük aktiviteye ayırabiliyoruz. Dolayısı ile bazen bu aktiviteler arasında seçim yapmamız gerekiyor. Birine katılırsak diğerine katılamıyoruz çünkü. Bu arada, o dönemlerde tek başına yemek yemek iyi karşılanmadığından, her yemek vaktini de bir karakterle geçirmemiz gerekiyor mesela. Köyde gezerken bizi yemeğe çağırıyorlar insanlar. Oturup yemek yiyor, bu sırada da yine bir şeyler konuşuyoruz.
Böyle basit şeylerin olması, diyalogların da çok gündelik ve dramadan uzak ama hayatın içinden olması, yine içinde bulunduğumuz dünyayı çok daha gerçekçi ve ciddiye alınabilir hale getiriyor. Çok başarılı geldi bana bu.
Değerlendirme
Sonuç olarak Pentiment, güzel bir atmosfere ve sanat tasarımına sahip, nispeten uzun ve keyifli bir interaktif hikaye odaklı macera oyunu olmuş. Temasını ne sadece dalgaya alır biçimde, ne de tekrara düşen eleştirel dille anlatmadan, oldukça gerçekçi ve başarılı bir şekilde işleyebilmiş.
Yalnızca hikaye odaklı oynarsanız 15 saat ya da daha meraklı ve uzun uzun oynarsanız 20 saate kadar süren Pentiment, Gamepass’e de dahil. Satış fiyatı biraz yürek burkabileceğinden, abonelik dahilinde olması güzel bir teselli.
Comments