Vahram önderliğinde savaşan “Ölümsüzler” adı verilen 7 kişilik grubun içinde bulunan Sargon ile birlikte Kaf Dağı’nda maceralara atıldığımız, birçok bulmaca ve düşmanla karşılaşacağımız hikaye ile yeni Prience of Persia macerası başladı.
- Prince of Persia: The Lost Crown, PC platformunda incelendi.
Ubisoft’un köklü yapımlarından olan Prince of Persia, 14 yılın ardından geleneksel metroidvania türünde karşımıza çıktı. Prince of Persia: The Lost Crown, Ubisoft Montpellier tarafından 4 yıl boyunca geliştirildi ve 15 Ocak’ta erken erişim, 18 Ocak’ta ise tam sürüm olarak Nintendo Switch, PlayStation 5, PlayStation 4, Xbox One, Xbox X ve S Serisi, Microsoft Windows platformlarına gelecek. 2024 yılında yayımlanan ilk büyük yapımlardan biri olan yeni Prince of Persia oyunu seneye damga vurabilecek mi? Hazırsanız incelememize başlıyoruz.
Prince of Persia: The Lost Crown hikayesi
Prince of Persia’da derin bir hikaye anlatımı olduğunu söyleyemem. Ancak sinematik ve hikaye tarafında etkileyici sahnelerle karşılaştığımı ifade etmeliyim.
Hikaye genel hatlarıyla Kaf Dağı’nda Prens Ghassan’ın kaybolması ile başlıyor. Prensin korumaları olan “Ölümsüzler” adlı 7 kişilik ekibin Prensi bulma macerasını konu alıyor. Bu macerada birçok yeni insanlarla tanışacak, mitik özellikler edinecek ve farklı düşmanlarla karşılaşacaksınız. Hikayeye spoiler açısından çok fazla girmiyoruz.
Prince of Persia: The Lost Crown oyun içeriği
İçerik bakımından oyunda toplamda 9 tane boss savaşı, 6 tane zaman gücü, 9 tane yan görev, 13 farklı biyom ve fazlası bulunuyor. Oyunda toplamda 4 farklı zorluk seviyesine ek olarak özelleştirebileceğiniz bir zorluk seviyesi daha var. Ana hikaye ile birlikte 2 tane yan görev yapmama rağmen oyunu yaklaşık 13 saatte bitirebildim. Pek uzun oynanış vadettiğini söyleyemem. En azından 20 saat bir oynanış bekliyordum ki yapımcılar da 15-20 saat arası oynanış bulunduğunu belirtiyordu.
Mekanikler
Kaçınma mekanikleri
Oyunda iki farklı kaçış mekaniği bulunuyor. Bunlardan birincisi birçok platform oyununda olduğu gibi Savuşturma yeteneği. Düşman ataklarını doğru zamanlamayla savuşturabildiğiniz bu mekanikte diğer oyunlardan ayrıştığı bir yönü var. Düşmanların 3 farklı saldırı türü bulunuyor normal saldırılar savuşturulduğunda düşman sersemliyor ve hasar veremiyor. Düşmanların sarı renkte parladığı saldırılarda başarılı bir savuşturma anti-atack yapmanızı sağlıyor. Bu savuşturma özellikle boss savaşlarında işinizi çok kolaylaştırıyor. Son olarak düşmanların kırmızı olarak parladıkları atak var, bu atak hiçbir türlü savuşturulamıyor.
İkinci kaçış mekaniği ise atılma hareketi. Düşmanlar saldırırken doğru yöne ve doğru zamanda atılırsanız düşmanlar ataklarını ıskalıyor. Bu özellikle kırmızı düşman ataklarından kaçmak için çok kullanışlı olduğunu söylemeliyim. Ayrıca atılma hareketini elde ettiğiniz güçle birlikte havadayken de kullanabiliyorsunuz. Ben oyunu oynarken savuşturmayı çok kullanmadım.
Zaman güçleri
Elde edebileceğiniz 6 farklı zaman gücü var. Genelde boss savaşlarından sonra elde edebileceğiniz bu güçleri genelde bulmacalarda kullanıyorsunuz. İlk güçler çok özel olmasalar da diğer güçlerin alışılagelmişin dışında olduğunu söylemem lazım.
Bulmaca mekanikleri
Oyunu geçmiş Prince of Persia oyunlarında olan bulmaca mekaniğini koruduğunu söyleyebilirim. Zaman güçlerini elde ettikçe kompleks hale gelen bulmacalar bazen can sıkıcı olabiliyor. Özellikle bazı bulmacalar birkaç gücü kombinlememizi gerektirebiliyor. Ama bulmacaları yaparken güçlerin ve karakter hareketlerinin zorlamadığını söyleyebilir, mekanikler gerçekten çok rahat ve stabil çalışıyor.
Savaş mekanikleri
Oyunda Sargon’un kullanabildiği 2 tane silah bulunuyor. Bunlar kılıç, yay ve Chakram. Oyuna sadece kılıçla başlıyorsunuz yay ve Chakram ilerledikçe elde ediliyor. Kılıç ve yay genelde savaşta kullanılıyor, Chakram genel olarak bulmaca çözmede işe yarıyor. Yayın ok sayısı sınırlı olduğu için çok elverişli olduğunu düşünmüyor ve kullanımı da pek iyi değil yani oyun genelinde kılıç kullanmak zorunda kalıyorsunuz.
Pasif özellikler kazanabileceğiniz tılsımlar bulunuyor. Sandıklardan bulabileceğiniz veya satın alabileceğiniz bu eşyalar daha fazla hasar verme gibi özellikler sağlıyor. Başlangıçta 3 tılsım kapasiteniz varken bunu oyun sonunda 12’ye kadar çıkarabiliyorsunuz.
Oyunda can iksirleri olmak üzere tüm silahlar ve tılsımlar geliştirilebiliyor ve güçleri artıyor. Oyunun başlarında pek ihtiyacınız olmasa da zorlaştıkça bunları geliştirmek gerekiyor. Ben orta zorlukta olmama rağmen bunları geliştirmeden bazı boss savaşlarını kazanamadım. Bunların yanı sıra “Soma ağacı yaprağı” ile maksimum canınızı arttırabiliyorsunuz.
Harita ve düşman çeşitliliği
Toplamda 13 farklı biyom var ve neredeyse biyomların tamamını keşfetmeniz gerekiyor. Her biyomun kendine özel parkur mekaniği var ve bazı noktalarda yapamayacağınız bulmacaları görebilirsiniz. Bunları geçmek için gerekli olan zaman gücünü kazanınca gelmeniz gerekiyor. Bu yerleri hatırlamamız için oyuna “Bellek parçası” eklenmiş, bu eşyayı kullanıldığında direkt ekranın resmini alıyor ve bu resmi haritaya ekliyor.
Oyunun başından sonuna kadar kendini tekrar eden düşman mekanikleriyle karşılaşmadım. Her biyomun kendine özel bulmaca ve düşman çeşitliliği var. Bu da oyunun monotonlaşmasında önemli rol oynuyor.
Görsel ve ses unsurları
Prince of Persia: The Lost Crown’un grafik kalitesi diğer aksiyon platform oyunlarından kesin bir şekilde ayırıyor. Çok üst düzey bir görüntü kalitesi olduğunu söyleyemem fakat bir aksiyon platform oyunu için tatmin edecek bir seviyede. Sinematik sunumunun etkileyici olduğunu söyleyebilirim özellikle oyun sonlarına doğru daha da hareketli hale gelen oyun bunu sinematiklerinde de gösterebiliyor.
Maalesef oyunda herhangi bir Türkçe dil desteği yok. Ben oyunu İngilizce olarak oynadım seslendirmelerin başarılı olduğunu söyleyebilirim. Müziklere gelecek olursak arkadan çok hareketli olmayan Fars esintilerinin olduğu müzikler bulunuyor.
Kontroller
Kontroller kısmına ayrı bir parantez açmak istedim. Çünkü Prince of Persia: The Lost Crown’da aşırı fazla mekanik bulunuyor, bu da oyunun çok fazla tuş atamasına sahip olmasına neden oluyor. Hem ataklar için ayrı tuş atmaları hem zaman güçleri için ayrı tuş atamaları bulunuyor. Bunun üstüne ek olarak can iksiri, bellek parçası gibi etmenler eklenince şema karmaşıklaşıyor. Ben oyunu gamepad ile oynadım, buna rağmen bazen kontrolleri karıştırdığım oldu. Yani oyunu klavye ile oynamak gerçekten zor ve can sıkıcı olabilir.
Değerlendirme
Genel olarak hikayesi yeterli ve sinematik anlatımı güzel olsa da diyalog mekaniklerini beğenmedim. Ama gerek hareket mekanikleri olsun gerek oyunun kendine özgü ek içerikleri olsun gerçekten büyüleyici. Oyunu oynarken birkaç hata ile karşılaşsam da hiçbiri oynanışı etkileyecek türden değildi. Her geçen gün monotonlaşan Ubisoft oyun anlayışından biraz uzaklaşmış bir yapım olması beni sevindirdi. “Oyun alınır mı?” sorusunun cevabı biraz oynayacak kişiye bağlı… 850 TL’lik satış fiyatı, yaklaşık 15 saat oynanış süresi sağlamasından ötürü biraz fazla kalabiliyor. Aksiyon platform türüne ilgiliyseniz oynanabilecek gayet başarılı bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Dil probleminiz varsa, Türkçe alt yazı ve arayüz desteğinin olmaması da oyunda büyük bir eksiklik olarak göz çarpıyor!
İnceleme desteği için Ubisoft’a teşekkür ediyoruz.
Oyun incelemeleri için temel kriterlerimizi merak ediyorsanız,
İnceleme ve etik politikamıza göz atabilirsiniz.