Bethesda Game Studios’un 25 yılın ardından oluşturduğu ilk evren olan Starfield, lansman sonrası rol yapmadan yarı açık dünyasına kadar tartışmaların odağına yerleşti. Her şeyi olan fakat hiçbir şeyi tam yapamayan bir yapımla karşılaşan oyuncular, Baldur’s Gate 3’te aradığı rol yapma oyununu bulamadı. No Man Sky gibi de tam açık dünya bir evren…
Rol yapma oyunu denince akla gelen ilk firmalardan birisi olan Bethesda’nın hakkını yemeyeceğiz elbette ancak eleştirdiğimiz birçok nokta var!
Starfield‘ın günümüz standartlarının altında kaldığını söylesem sanırım yanlış olmaz. Mekanikler, grafikler ve oyun dizaynı tarafındaki eksikleri çok çabuk göze batıyor. Başlangıçta söylemek istediğim şey ise Creation Engine oyun motorunun gerçekten çok eskidiği. Eskimiş bir oyun motoru ise modern bir oyun için geri kalıyor!
Creation Engine oyun motorunun sıkıntıları Starfield’ın potansiyelini kısmış. Bu konulara oynanış ve mekanikler altında değiniriz o yüzden yüzeysel değinerek geçiyorum. Starfield’ın detaylı incelemesine geçmeden önce olumlu yanlarının olumsuzlardan daha baskın olduğunu hiç çekinemeden söyleyebilirim.
Starfield hikayesi
Starfield hikayesi, 2330 yılında insanlığın güneş sistemimizin ötesine geçerek yeni gezegenlere yerleştiği bir dönemde geçiyor. Starfield’da galakside nadir eserler arayan son uzay kâşifi grubu olan Constellation’a katılacak ve uzayın muazzam enginliğinde seyahat edeceğiz.
Daha önceden Starfield evreninin geçmişi ile ilgili bir rehber yayımlamıştık. Tüm detaylara oradan göz atabilirsiniz. (Rehberin hikaye kısmı tamamlandı, diğer bölümler hazırlanıyor.)
Starfield evrenine asansörde başlıyoruz, derin bir kuyuya inen asansörün içerisinde iken iki kişi yanımıza yaklaşır. Bize maden içerisinde kazı yaptığımızı ve değerli taşlarımız çıkardığımızı söylerler, ardından inşaat makineleri bir duvarı kazar. Duvarın arkasında kocaman bir boşluk vardır, yetkili kişi ile ilerlerken bizden tek başımıza gidip garip objeyi getirmemiz istenir.
Karakterimiz garip görünüşlü objeye dokunduğu zaman bir müzik eşliğinde geriye çekilir. Dokunduğumuz obje bizi bayıltmıştır, kendimize geldiğimiz zaman ufak bir kontrol yapılır ve herhangi bir sorun olmadığını anlarız. Ardından ise bulunduğumuz küçük karakola ise bir uzay gemisi yanaşır. Uzay gemisinin içerisinden inen kişi objeyi almaya gelmiştir, yetkili kişi tam objeyi verirken bir grup haydutun uzay gemileri ile geldiğini görürüz.
Haydutlarla çıkan savaştan sonra objeyi almaya gelen kişi bize tek başımıza New Atlantis’e gidip Constellation ismindeki küçük grubu bulmamızı ister. Onları bulduktan sonra bu objeyi teslim etmemizi…
Starfield’ın hikayesi böylece açılıyor. Her Bethesda oyununda olduğu gibi ana göreve gitmek önceliğiniz değil ancak geliştiriciler bunu tavsiye ediyor. Daha sonra ise Starfield evreninin her noktasını keşfetmek elinizde!
Starfield hikayesi klasik bir bilim kurgu diyebilirim.
Karakter yaratımı
Starfield’a başlamadan önce her Bethesda oyununda olduğumuz gibi kendi karakterimi yaratmamız isteniyor. Çok çeşitli ya da harika karakter yaratımı bekliyorsanız Starfield sizin oyununuz değil. Saç ya da sakal gibi görünüşlerle birinden çok farklı karakterler yaratamıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın ölü balık gibi bakan bir karakteriniz oluyor.
Karakter yaratımını bitirdikten sonra ise oyun bizden arka plan seçmemizi istiyor, her arka planın kendisine göre başlangıç yetenekleri ve arka planları mevcut. Arka plan hikayeniz oynanışı derinden etkilemiyor, bazı diyaloglar için ekstra avantajlar veriyor. Çoğu zaman arka plan seçiminin pek önemi kalmıyor. Fakat başlangıç yetenekleri oyununuzu etkileyen en büyük detaylardan.
Geldik karakter yaratımının en önemli noktasına yani Traits ” Kişisel Özellikler” kısmına. Kişisel özellikler gerçek oyuna ekstra özellik ekleyen detaylardan. Örnek vermek gerekirse kişisel özeliklerden bir tanesi anne ve babanızın yaşamasını sağlıyor. Peki anne ve babanızın yaşamasının size artısı ne? Hiçbir şey! Onlara para yollamanız gerekiyor başka bir artısı yok eksisi var.
Ya da Kişisel özellikler kısmından Wanted “Aranan” Kişisel özelliğini seçerseniz güçlü ödül avcıları peşinize düşüp sizi öldürmeye çalışabiliyor. Bu özelliklerin avantajları kadar dezavantajları da var.
Starfield mekanikleri
Yapay zekanın başarısızlığı!
Starfield oynarken gözünüze çarpacak en büyük detay yapay zekanın başarısızlığı, yapay zeka gerçekten çok kaba olmuş diyebilirim. Bunu en büyük sebebi ise silahlarımızla vurduğumuz zaman duruşlarının bozulması. Yakın dövüş karakteri oynadığınız zaman size aman vermiyorlar, düşmanların duruşlarını bozamadığınız için size dümdüz vurabiliyorlar.
Gemi inşa etme sistemi harika
Starfield en harika yönlerinden birisi ise geminizi inşa etme, gezegende bulduğunuz eşyaları geminize yollayabiliyorsunuz.
Geminiz sizin bir nevi eşya taşıma istasyonunuz oluyor. Eğer bu ağırlıkları gemimize yollamazsak gezegen içerisinde yürüyemiyoruz. Kısacası gemimiz oyunumuzu etkileyen en büyük etkenlerden sadece bir tanesi.
Uzay gemisi yaratma ise düşündüğünüzden daha keyifli olmuş, küçük küçük bir sürü parçayı birleştirerek daha büyük bir gemi yapmak iyi hissettiriyor. Uzay geminizi yaparken ise gemi bütünlüğünü bozmamak gerçekten çok önemli bir faktör.
Üs kurma bir kısım oyuncuyu bağımlı yapacak
Starfield’ın en eğlenceli noktalarından bir diğeri ise üs kurma sitemi.
Kendinize özel üssünüzü yapma ve bunu geliştirme imkanı sunan oyun, bir kısım oyuncuyu bağımlı yapacak diyebilirim.
Uzay savaşı!
Uzay savaşı gerçekten zevkli olmuş, geminize atlayıp bir sürü düşmanın arasına girmek olsun, düşman gemilerinin ilk kalkanlarını indirip gemilerine bağlanmak olsun.
Ele geçirdiğimiz gemilerin lisans ücretini ödediğimiz takdirde ise geliştirebiliyoruz. Lisans bedelini ödemezsek aldığımız halini kullanabiliyoruz. Buda oyunu güzel kılan detaylardan birisi.
Siyah ekran nedir yahu???
Starfield’ın en büyük mekanik sıkıntısı ise yükleme alanları olmuş, Starfield’ınızı SSD’nize kurmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Her girdiğiniz bölgede veya alanda yükleme ekranı olduğu için aşırı fazla siyah ekran görebiliyorsunuz. Gezegenler arasında geminizle seyahat etme gibi bir planınız varsa çok hayal kırıklığına uğrayacaksınız.
Daha değinemediğim bir sürü mekanik olduğunun farkındayım fakat göze çarpan büyük başlı mekanikler böyle. Her şeyi olan fakat hiçbir şeyi tam yapamayan bir yapım olmuş Starfield. Baldur’s Gate 3‘den aradığınız gibi bir rol yapma beklentiniz varsa bu oyun sizin için uygun değil. Sandbox oyun deneyimi arayanlar için belki bir çıkış yolu olabilir.
Creation Engine’in gazabı!
Starfield’ın en zayıf taraflarından birisinin grafikleri olduğunu söylemek yalan olmaz. Starfield oyun motoru olan Creation Engine’in gazabına uğramış diyebiliriz. Grafikler günümüzden çok ama çok eski, şehir içerisinde ki yoğunluk ya da karakterin donukluğu her zaman gözünüze batacak.
Uzak çizim mesafesi aynı şekilde geride kalıyor, geride kalmasının en büyük sebebi ise oyun motorunun zayıflığından geliyor. Fakat grafikler konusunda emin olabilirsiniz ki modlar sayesinde bir artış yaşanır. Saç modları olsun, doku kaplaması olsun veya uzak görüş mesafesi olur toplanabilir şeyler…
Starfield’da görev tasarımı
Starfield’ın en güçlü olduğu noktaya geldik, görev tasarımları ve çeşitliliği. Starfield oynarken indiğiniz her farklı gezegende farklı hikayeler oluyor, genellikle indiğiniz bölgelerde rastgele belirlenmiş spesifik görevler olsa bile arada bir tasarlanmış harika görevlere rastlamak mümkün. Starfield’ı oynatan en büyük etken ise görevlerin sıklığı. Mekanikler kadar görevlerde oyunu güzel hale getirmiş.
Fakat burada değinmek istediğim ufak bir husus var. Starfield diğer Bethesda oyunlarından farklı. Starfield yarı açık dünya oyunu olduğu için özel etkinliklerle karşılaşabilmeniz için onları bulmanız gerekiyor. Fallout ya da Elder Scrolls oyunlarında yolda yürürken başınıza gelen olay burada kalkmış.
Müzikler
55 saatlik Starfield deneyimimden sonra aklımda kalan herhangi bir beste olmadı, yapılan besteler güzel fakat akılda kalıcı değiller. Bestelerin akılda kalıcı olmaması onları kötü yapar mı? Yapmaz, yapmaz fakat onları iyi hale getirmez değil mi?
Yarı açık dünya! Yoksa evren mi diyelim?
Starfield’ın en güçlü olduğu yönlerden birisi açık dünyası diyebilirim. Tabii açık dünyası tam bir açık dünya değil. Küçük küçük bölgelerden oluşuyor ve bu bölgelerin çoğunluğu rastgele oluşuyor. Rastgele oluşan etkinlikler genelde şuraya gir ve çık oluyor, kısa ve basit bölgeler. Fakat bazı bölgeler özenle yapışmış onları bunun dışında tutuyorum.
Starfield oynarken bazı gezegenler size çok güzel hissettirebilecek iken bazıları ise bu niye böyle bomboş gibi bir izlenim bırakabilir. Bunun en büyük sebebi ise iki objektif arasında çok koşmaktan geliyor. 1500 metreye koşmak gerçekten çok can sıkıcı olabiliyor,
Mesafeler arasının çok uzak olmasının bir diğer kötü yanı ise ağırlık limitimizin asla yeterli olmaması. Birkaç bölge temizler, temizler ve yine temizleriz, üstümüz ağzına kadar dolar ve eşya alma sıkıntısı yaşarız. Peki bu sınırı nasıl arttırıyorsunuz? Tabii ki geminizi geliştirerek.
Bazı küçük tüyolara sahip değilseniz oyun sizi çok yorar!
Değerlendirme
Starfield, içerisinde bir sürü mekanik barındırıyor fakat hiç birini çok iyi yapmıyor, bir sürü farklı iyi mekaniğin toplandığı bir yapım olarak ortalamanın üzerinde bir yapım olmuş diyebilirim. Sonradan gelecek olan modlar ve genişleme paketleri ile oyunun çok ama çok daha iyi olacağını kesinlikle söyleyebilirim. Benim tavsiyem ise oyunu almadan önce indirimi beklemeniz olacak. İndirimi beklemek istemeyen kişilere ise Game Pass üzerinden oynamaya başladı bile. Game Pass büyük bir avantaj!
Her şeyi olan fakat hiçbir şeyi tam yapamayan bir yapımla karşılaştığımızı ifade etmiştim. Evet, Baldur’s Gate 3’te aradığı rol yapma ve No Man Sky gibi de tam bir açık dünyası yok. Elbette Bethesda’nın destansı yolculuğu da bu değil!