Yıldız Teknik Üniversitesi Konferans Salonu’nda Kristal Piksel Video Oyun Ödülleri sahiplerini buldu.
Ödül töreninde Oyun Günlüğü olarak Cevher Eryürek, Veysi Diker ve Güven Çatak’a Türk oyun sektörünün küresel konumunu, Türkiye’de oyun geliştiriciliği konusunda akademik eğitimin boyutunu ve GiST’te katılan bağımsız oyun geliştiricilerinin oyunlarına ilişkin bizleri nasıl sürprizlerin beklediğini sorduk.
Türk oyun sektörünün küresel konumu?
Oğuzhan Özmen: Genel olarak Türk oyun sektörünün küresel konumunu yorumlar mısınız?
Organizasyon Kurulu Başkanı Veysi Diker (The Game Circle): Tabii. Bazı türlerde neredeyse bir numarayız. Mesela, hypercasual (Hiperbasit oyunlar) oyunlarında bir numarayız. Ama diğer türlerde de enteresan, istisna da olsa güzel örnekler var. Mesela, Mount and Blade gibi çok önemli başarılar var.
Cevher Eryürek: Valla Türk oyun sektörü şu an hala emekleme aşamasında bence. Yani mobil oyunlarda, evet, bir yükseliş var ve işte burada çok büyük paralar kazanacağız gibi özellikle hypercasual oyunlarda bir heyecan oluşuyor. Ama hala daha gerçekten emekleme aşamasında olduğunu düşünüyorum. Böyle bir heyecanla insanlar oyun yaratmak istiyorlar, ama altyapı anlamında eğitim; işte yeni teknolojileri öğrenme, deneyimleme; işte biraz daha böyle kıdemli seviyede fazla geliştirici olmadığı için bir mentorluk alma ve daha böyle işte PC ve konsol oyunlarında ileri gitmek için yolumuz var gibi görünüyor. İşte gerek derneklerde yapılanma olsun, gerek sektördeki geliştiricileri bir araya toplayıp bir şekilde eğitimlerine daha fazla yeni şeyleri öğrenip paylaşma olsun, daha hala emekleme aşamasında olduğumuzu düşünüyorum. Ama neticede gerçekten dört bir taraftan herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Gerek üniversiteler olsun, gerek teknokentler devlet desteklerini bir şekilde buraya kanalize etmeye çalışıyorlar. Dernekler ayrı ayrı da olsa bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. İnşallah kısa zamanda emekleme sürecini geçip biraz daha güzel, globalde ses getirecek oyunlar yapacak bir potansiyel olduğuna da hala çok inanıyoruz.
Güven Çatak: Şu an tabi son 4-5 yılda Türk oyun sektörü, özellikle mobil tarafta ciddi bir çıkış yakaladı. Bu çıkışla birlikte tabi ki tüm dünyanın gözü şu an Türkiye’de. Yatırımcılar olsun, yayıncılar olsun. Bu tabi ki, bizim özellikle yıllardır hep sayıkladığımız genç nüfusumuz için artık o aradığı alanı, sektörel alanı veya mesleği bulduğunu düşünüyorum. Artık o potansiyelimizi kullanabileceğimiz bir alan olduğunu düşünüyorum. Düşünmekle kalmıyorum, zaten şu an birçok genç arkadaşımız firmalar kuruyor veya birtakım yapılanmaların parçaları oluyor. Bu anlamda son 5 yıldır müthiş bir ilerleme var ve bu tam gaz devam edecek.
Türk oyun geliştiriciliğinde akademik eğitimin boyutu!
Oğuzhan Özmen: Türkiye’de oyun geliştiriciliği konusunda akademik eğitim seviyesini nasıl buluyorsunuz?
Veysi Diker: Aslen ekosistem olarak gerçekten olgunlaşmış bir ekosisteme doğru gidiyoruz. Bu şu demek aslında, ekosistemde birçok paydaş bulunuyor. Akademiler ve eğitimler de artmaya başladı. İlk önce işte yaklaşık 10-12 yıl önce kurulmuştu ODTÜ’de. Şimdi artık birçok şehirde bunu görüyoruz. Dolayısıyla hele bu kuluçka merkezlerini de oyun konusunda eğitim merkezleri gibi düşünelim. Daha belki çok formal de olmazsa bence müthiş eğitim merkezleri bu kuluçka merkezleri.
Cevher Eryürek: Yani, tabi bu konuda çok fazla fakülte yok, birkaç tane fakülte var. Dolayısıyla buralarda eğitim alıyor ilgilenen kişiler. Ama biraz da şu anda mutfakta öğrenme durumu var. İşte insanlar kendi kendine açıp Unity’de, Unreal Engine’de bir şekilde öğrenip kendileri deneyimleyerek yol kat etmeye çalışıyorlar. Bir yurtdışındaki gibi (Almanya’daki ya da Avrupa’daki gibi) böyle çok fazla eğitim anlamında bir iki tane bildiğimiz üniversite var. İşte Bahçeşehir gibi, İstinye gibi, Bilgi gibi. Genelde işte bilgisayar mühendisliklerinden mezun olan ya da farklı sektörlerde, farklı fakültelerde eğitim görmüş; oyun firmalarına, staja vs. girip kendini eğitmeye çalışan insanlarla ilerliyor. Şu anda (birkaç tane bilinen üniversite dışında) öyle çok yaygın değil henüz.
Güven Çatak: Şu an 12 tane lisans programımız var. Bunlardan 6-7 tanesi daha nispeten yeni programlar. Diğerleri ilk mezunlarını verdi. Ama tabii ki motivasyon yüksek şu an. Sektöre insan yetiştirmek için okullar bu açığı gördü ve bölümler açıyor, ama sektörde olduğu gibi akademilerde insan kaynağı eksiği (yani akademisyen eksiği) var ve bunlar tabi ki çok hızlı yetişmiyor. Yine de nispeten bebek adımları ile de olsa, bu açığı kapatmak için çeşitli çalışmalar yapılıyor. Biz Bahçeşehir Üniversitesi olarak, tabii ki bu alanda en eski yapı olduğumuz için biz özellikle akademi tarafına da insan kaynağı yetiştirmeye çalışıyoruz ve çok yakında bir doktora programı açacağız. Önümüzdeki güz döneminde bir DoctorBug markası eklenecek. Tabi ki, böylece doktorası olan akademisyenler yetiştirerek bu alandaki açığı da kapatmaya çalışacağız.
Dijital oyun sektörüne gireceklere tavsiyeler
Oğuzhan Özmen: Bu konuda, sektöre yeni girecek arkadaşlarımıza tavsiyeniz ne olur?
Veysi Diker: Valla tavsiyem işte bu kuluçka merkezlerinin duyurularını takip etsinler, oraya bir şekilde dahil olsunlar ve buna benzer etkinliklerde (Global Game Jam olur, Kristal Piksel olur) mutlaka bulunsunlar ve network edinsinler. Ve tabi en önemlisi sosyal medyada olup biteni zaten takip edebilirler. Yani zaten birçok etkinlik online. Hepsine katılabilirler. Tavsiyem, izlesinler yani bu etkinlikleri. Uzaktan da olsa izlesinler.
Cevher Eryürek: Yani en çok gündemi takip etmeleri. Bu tip networking etkinliklerini takip etmeleri. İşte mesela Indieway gibi, Kristal Piksel gibi bir sürü paneller, game talk’lar vs. düzenleniyor. Onları takip etmeleri. Mümkün oldukça kendilerini donatmalarını tavsiye ederim. Gaming İstanbul‘u da eylül ayında gerçekleştireceğiz. Oraya katılıp seminerleri takip edebilirler. Diğer oyun geliştiricilerle tanışıp o network’ün içine girebilirler. Beslenmek için “Diğerleri neler yapıyor, ben ne yapabilirim?” diye sorabilirler. Sonuçta gerçekten bunlar çok faydalı etkinlikler. İnsanı bir adım öteye taşıyan etkinlikler. Dolayısıyla buralarda ne kadar çok şey öğrenirlerse o kadar iyi. Hani biraz toplumumuzda şey var: “Ben yaparım, ben zaten biliyorum, internetten bunları öğrendim.” Öyle düşünmemek lazım. Yurtdışındaki etkinliklere de biz katılıyoruz. Orada dünya çapında ün kazanmış oyunları yapsalar bile yapımcılar, konferanslara katılmaya devam ediyorlar. Çünkü bu, aynı tıp gibi, sürekli gelişen, sürekli yenilikler ortaya çıkaran bir sektör. Dolayısıyla yazılım sektörünü ve bu tip konferansları takip edip hani ne tarafa doğru evriliyor, şu anda ne revaçta, ne yönde oyunlarını geliştirecekler vs. Yani hani eve kapanıp ben bir oyun yapacağım ve çıkacağım, çok satacak. Hani belki de atıyorum, vakti zamanında MOBA’lar çok prim yapıyordu. Şimdi belki de hypercasual yapmak isteyecekler. Hani gerçekten sürekli olarak takip etmek gerekiyor. Neler revaçta, hangi yazılımlar daha çok kullanılıyor? Bunları hep bir şekilde takip etmelerini tavsiye ederim. Kapanıp ben oyun yapacağım ve çıkacağım şeklinde değil, hani her türlü etkinliğe mümkün olduğunca katılıp bu konferanslardan kendilerine bir şeyler çıkarmalarını tavsiye ederim.
Güven Çatak: Tavsiyem; öncelikle toplulukları takip etmeleri, topluluklara girmeleri, insanlarla tanışmaları, denemeler yapmaları. Çünkü şu an her şey ücretsiz, denemesi bedava bir anlamda. Ve kendi karakterlerini bulmaları bu anlamda. Yani hangi role uygun olduklarını düşünüyorlar, hani ona göre denemeler yapmaları çok önemli. Tabi ki bir noktadan sonra da (bu bir okul olabilir, bir kuluçka merkezi olabilir) bir tornadan geçmeleri, yani bir eğitim üretim tornasından geçmelerini tavsiye ediyorum. Bu şekilde başlayabilirler.
GiST’te katılan bağımsız oyun geliştiricileri
Oğuzhan Özmen: Hazır GiST’ten bahsetmişken, Türk oyun sektörünün çıkardığı hatta GiST’de yayınlanan Indie oyunlarla beraber bizi GiST’te nasıl sürprizler bekliyor?
Cevher Eryürek: Şu anda tabi henüz kesin olarak imza atılmış olmadığı için bunu açıklayamıyorum. Ama güzel partnerliklerimiz olacak gibi gözüküyor. Ana sponsorluklar, belki LAN Party’ler vs. gibi. Şunu söyleyebilirim, zaten GiST’in en büyük partnerlerinden KalkGel ekibi mutlaka GiST’te yer alacak. Onlar, farklı yayıncıları davet ederek güzel bir paylaşım ortamı oluşturdu. Ama bunun dışında, gerçekten sektör şu anda iki senedir kapalı kalmanın getirdiği bir şeyle bu tip etkinliklere çok susamış durumda ve yurtdışındaki firmalar da “Offline bir etkinlik olursa biz katılmak istiyoruz, konuşmacı göndermek istiyoruz.” Şeklinde bizimle iletişim halindeler. Dolayısıyla hem konferans tarafında çok iyi konuşmacıların yer alacağını düşünüyorum. Şu anda yavaş yavaş yazışmalara başladık. Gene isim veremiyorum kimseyle henüz kesin bir “Evet, bu kişi katılacak.” diye bir sözleşmemiz olmadığı için. Ama hem B2B tarafında Son Kullanıcıya Yönelik firmaların güzel oyunlarını sergiledikleri bir ortam olacak hem B2B alanında gerçekten zaten pandemi süresi boyunca 7-8 defa yaptığımız Indieway’lerden hani bu iyice artık ihtiyacın farkındalığı arttığı için güzel bir konferans ve Indie Alanı vs. geçen senelerdeki gibi olacak. Geçen etkinlikte (GiST 2020’de) Global Game Jam, Gaming Istanbul’a denk gelmişti. Çok güzel bir etkinlik olmuştu. Bu sene Mağara Jam ile anlaştık. Onlar zaten online’ da birkaç sefer yaptılar Mağara Jam etkinliklerini. Galiba 4.’ sü olmuştu en son. Yine GiST’te de bir Jam etkinliği planlıyoruz onlarla beraber. Onun dışında da gene Cosplay’dir işte BTS hayranlarının güzel stantlarıdır. Hepsi eskisi gibi, hatta daha güzel geri dönecek.
Comments