HBO uyarlaması The Last of Us dizisinin altıncı bölümünde artık eski hikayeleri geri bırakıyoruz ve kışa gidiyoruz. Vizyon’un bu yazısında bakalım kış Joel ve Ellie’nin karşısına neler çıkartacak! (Bu yazı spoiler içermektedir.)
- Kış geldi ancak mikroplar kırılmadı
- Kardeşlik her şeyden önce gelir
- Ellie’nin Joel’a bağlanması
- Üniversitede maymun var ama ateşböceği yok
- Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
- YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!
Kış geldi ancak mikroplar kırılmadı
Kış geldi. Henry ve Sam’in hikayesinin üstünden birkaç ay geçmiş olmasına rağmen Joel, ara sıra bu durumu hatırlayıp Ellie’yi kaybetme korkusundan panik ataklar yaşamaya başladı. Bölümün başında yaşlı ve tatlı bir çiftin “Ölü Nehir” olarak adlandırdıkları nehirden geçmeye çalışırken yakalanan Joel ve Ellie, son anda Maria’nın onu tanımasıyla paçayı kurtardılar ve Jackson kasabasına doğru yol aldılar.
Burada ilk bölümden beridir görmediğimiz Tommy’i neredeyse değişmemiş bir şekilde bulurken aynı zamanda Jackson kasabasını ve kasabanın işleyişini tanımış olduk. Komün tarzında yaşayarak herkesin bir şeyin ucundan tutmasıyla gelişen kasabanın konsey üyesi Maria, Tommy’nin eşi olarak karşımıza çıkıyor. Oyundakinin aksine, Tommy’nin anlattıklarından yani eskiden Joel ile masumları öldürmek zorunda kaldıklarını bildiği için Joel’a karşı neredeyse düşmanca tavırlar sergiliyor ve Maria’ya alışmak biraz zor oluyor haliyle.
Jackson kasabası, dizinin başından beridir gördüğümüz en güvenli yer olabilir. Çocukların, ailelerin, hayvanların olduğu; içinde film gösterimlerinin yapıldığı ve Noel’in kutlandığı normal denilebilecek bir kasaba olarak gözüküyor. Bu açıdan sıcak bir yer olduğunu iyi aktarmışlar, ayrıca Dina olduğunu tahmin ettiğim gizemli kişinin Ellie’ye dik dik bakması da gülünç bir “easter egg” olarak karşımıza çıktı.
Bahsetmeden geçmeyelim; Ellie, Joel’a hayalini sorduğunda koyunların olduğu bir çiftlikte yaşamak olduğunu öğrenince kendisinin de Ay’da yaşamak istediğini söyledi. Bu küçük ayrıntıları, ikinci oyunda görmüştük.
Kardeşlik her şeyden önce gelir
Altıncı bölümün en çarpıcı yanı benim için Joel’un gardının artık tamamen kalkmış olması. Kardeşi Tommy’e Ellie’nin durumunu anlatırken onu kaybetmekten korktuğunu ve zayıf olduğunu itiraf etmesi, taş duvar Joel için görülmemiş bir gelişme. Her ne kadar ilk konuşmalarında Tommy’nin baba olacağı için ona yardım edemeyeceğini, çünkü riske girmek istemediğini öğrenince kızsa bile, sonrasında konuşup barışmaları ve Tommy’nin onun için Ellie’yi Colorado Üniversitesine götürmeye hazır olması uzun süredir görüşememelerine rağmen hemen anlaşmış olmalarını gösteriyor. Aile sonuçta, her şeyden önce gelir.
Ellie’nin Joel’a bağlanması
Joel’un gardından bahsederken aslında Ellie’yi de es geçmemek gerekiyor. Maria’dan Joel’un ne kadar tehlikeli biri olduğu hakkında uyarılar almasıyla kızı Sarah’yı kaybettiğini aynı anda öğrenen Ellie, Joel onu Tommy’e emanet etmek istediğinde sinirleniyor çünkü o da onu bırakmak istemiyor. Artık bu ikilinin ilişkisi tamamen kargoculuktan uzaklaşmış bir şekilde, baba-kızınkine benzer bir bağdan oluşuyor ve bence yapımcılar bunun ilerlemesini altı bölümde güzel işlediler.
Üniversitede maymun var ama ateşböceği yok
Sonuçta Ateşböcekleri’ni bulmak için üniversiteye beraber giden Joel ve Ellie, kampüste başıboş gezinen maymunlarla eğlenirken Ateşböcekleri’nin artık orada olmadığını fark ediyorlar. Değinmek isterim ki üniversitenin çevre tasarımı nedenini anlamadığım bir şekilde çok yapay duruyor; yani sanki tüm eşyalar bilerek o şekilde yerleştirilmiş gibi. Belki de artık göz alışkanlığı, emin değilim.
Sonrasında saldırıya uğradıklarında ise o meşhur Joel’un camdan düşüp karnına saplanan demir, oyundaki kadar fantastik bir şekilde değil de bir saldırgan tarafından Joel’a saplanıyor. Daha gerçekçi olması her açıdan iyi elbette, her ne kadar bir anda gelişmiş olsa bile sonucunu aynı şeye çıkartıyor: Joel kan kaybından bayılıyor ve Ellie’nin ona yardım etmesi gerekiyor.
Genel olarak sezon finaline yaklaşırken ana karakterlerimizin arasındaki bağın geliştiği, ana karakterlerimizin kendilerinin de ilk bölümlere nazaran daha sıcak olduklarına şahit olmak güzeldi. Yine enfektelerin olmadığı ama duygu yoğunluğunun fazla olduğu bir bölüm izlemiş olduk. Sezon finaline doğru adım adım ilerlerken, bakalım HBO The Last of Us, bizlere daha neler gösterecek!