HBO uyarlaması The Last of Us dizinin birinci sezon finaline geldik! Vizyon’un bu bölümünde, gelin HBO’nun The Last of Us Part 1’in sonunu nasıl ele almış beraber inceleyelim! (Bu yazı spoiler içermektedir.)
- The Last of Us serisinin incisi Ashley Johnson
- Hastane kıyımı ve birtakım geri dönülemez kararlar
- “Peki.”
- Yolumuza devam etmeliyiz
- Discord’da ilgini çekecek bir sohbet başladı! (Bize katıl!)
- YouTube’da yorumlarınızı bekliyoruz. Videolarımıza göz at!
The Last of Us serisinin incisi Ashley Johnson
Sezon finali, hiç hız kesmeden soluk soluğa bir aksiyonla başlıyor. Normalde oyunlarda Ellie’yi canlandıran Ashley Johnson, burada Ellie’nin annesi Anna’yı canlandırıyor ve bölümün açılışında Ellie’yi doğurmasını izliyoruz. Anna, Ellie’yi doğurmadan hemen öncesinde ısırılıyor ve bu yüzden kordiseps mantarı Ellie’nin doğumundan itibaren onun vücudunda gelişmeye başlıyor. Ellie’nin bağışık olma sebebini bu şekilde öğreniyoruz.
Ellie’nin çakısının annesine ait olduğunu ve Marlene ile Anna’nın dostluğunu öğrenmiş oluyoruz. Ashley Johnson, zaten ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu bizlere oyundan da göstermiş olsa bile HBO uyarlamasında buna hiçbir “motion capture” kullanılmadan da tanıklık etmiş oluyoruz. Tabii burada Marlene’i canlandıran Merle Dandridge’ye de şapka çıkartmak gerektiğini düşünüyorum.
Elbette bir de ilk bölüme paralel olarak Ellie’nin hikayesinin başını anlatmış olmalarının güzel bir seçim olduğunu düşünüyorum. İlk bölüm, Joel’un hikayesiyle başlarken son bölüm Ellie’nin hikayesiyle başlamış oldu, aynı yedinci bölümde olduğu gibi yapımcılar hikayeler arasında bir tür bağ kurup hikaye anlatımını bu şekilde sürdürmüş oldu.
Hastane kıyımı ve birtakım geri dönülemez kararlar
Dokuzuncu bölüm bizlere Joel ve Ellie’nin, Ateşböcekleri’nin konumlandığı hastaneye gitmelerini anlatıyor. Tabii bunu yaparken zürafa sahnesi gibi tatlı detayları da göstermeden etmiyor. Hastaneye gelene kadar artık başladığı şeyi bitirmek isteyen ve ameliyat sonrasında hala yaşayacağını düşünen Ellie, zürafa sahnesine kadar dalgın dalgın geziyor. Burada ikilinin dinamiğinin değişimine şahit oluyoruz; gerçekten de Joel fazla konuşuyor ve Ellie ilk bölümlerdeki Joel gibi sessiz kalıyor. Pedro Pascal ve Bella Ramsey, bu dinamiği bizlere etkileyici bir şekilde sunuyor.
Ateşböcekleri tarafından alıkonulmadan önce Joel’un Sarah’yı kaybettikten sonra intihar girişiminde bulunmasını anlatması ikilinin arasındaki bölüm başından beridir olan soğukluğu kırıyor. Burada Joel, hayatına devam etme sebebinin Ellie olduğunu ona itiraf ediyor. Sonrasında tam birbirlerine şaka yaparken de sanki bizim de başımıza gelmiş gibi Joel, kafasına dipçiği yiyor ve ikisi hastaneye götürülüyor.
Joel ondan sonra Marlene’den Ellie’nin işlem sırasında öleceğini öğrendiği için resmen bir tür cinnet moduna girip hiçbir şey duymadan tüm hastaneyi katlediyor ve Ellie’yi kaçırıyor. Joel’un bu katliamı yaparken arkada silah sesleri yerine cenaze orkestrası gibi bir müzik kullanılıyor ve hayal sahnesi gibi bir sahne izlemiş oluyoruz.
Burada bahsedilmesi gereken birkaç durum var; ilki Marlene’nin, Ellie’ye öleceğini söylemediği için ona seçme hakkını vermemiş olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü Ellie, Joel’a hastaneden sonra yine beraber olacaklarını belirtiyor ve Marlene, Ellie’ye “korkmasın diye” durumu anlatmadıklarını söylüyor. Joel’un tüm hastanedekileri katletmesini aklamasa bile Ellie’ye seçim şansını tanımamalarının önemli olduğunu düşünüyorum.
İkincisi de tabii ki kelebek etkisi. Joel’un konuşmasına bile izin vermediği ve hastanede öldürdüğü onca insandan sadece biri olan doktorun, sonradan ikinci oyunla Jerry olduğunu öğreniyoruz. Zaten ikinci sezonda işlenecek olan konu için şimdiden yorum yapmaya gerek yok ancak Joel’un Jerry’i nasıl hiç tereddüt etmeden öldürdüğünü unutmayalım.
Nedenini bilmiyorum ancak en çok Joel’un Marlene’i öldürmesi bana çok çarpıcı geliyor. Ellie’nin annesiyle kadim dost olan ve Ellie’nin doğumundan beridir yanında olan Marlene, her ne kadar Joel’a Ellie’nin seçiminin bu olduğunu söylese de onu ikna edemiyor ve özellikle peşlerinden gelmesin diye öldürülüyor. Gerçi o yolu gelene kadar nasıl ekibinin yarısını kaybedecek kadar beceriksiz bir lider bilmiyorum, yine de üzülmeden edemiyorum.
Son olarak bu bölümde de neredeyse hiç enfekte olmadığını unutmayalım. Bölümün başında Anna’nın ısırılmasına sebep olan Hastalıklı dışında önceki bölümde de bu bölümde de hiçbir enfekteyle karşılaşmadık. Elbette her ne kadar dizi insan ilişkilerine odaklanmak istese bile enfekte aksiyonu biraz geride kalmış gözüküyor.
“Peki.”
Joel ve Ellie, Wyoming’e geri dönerlerken ona Sarah ile iyi anlaşacaklarını anlatıyor ve Joel’un nasıl ikisini bir tuttuğunu anlamış oluyoruz. Joel’un hayata tutunmasını sağlayan Ellie, hastanede neler olduğunu sorduğunda tabii ki Joel ona yalan söylüyor ve onun gibi birçok bağışığın olduğunu ancak hiçbirinin işe yaramadığını, üstüne hastanenin yağmalandığını anlatıyor. Buna tam olarak inanmayan Ellie, Joel’dan doğru söylediğine dair yemin etmesini söylediğinde Joel yemin etmek durumunda kalıyor.
Bu sahnelerde Bella Ramsey’nin kafası karışık Ellie rolü çok etkileyici, özellikle son sahnede aslında içten içe Joel’a inanmadığını ama içinden “Joel söz verdiyse doğrudur,” dediğini duyar gibiyiz. Zaten Ellie, Joel’a bağlı olduğu için ve kendisine “Seni nereye gidersen git takip ederim.” dediği için bu sahnede Ellie’ye yalan söylendiğini bilmek zor geliyor. Aynı zamanda Pedro Pascal, kızı gibi gördüğü ve ne pahasına olursa olsun korumak zorunda olduğu için yalan söyleyen Joel’u harika sahneliyor.
Yolumuza devam etmeliyiz
İnsan ilişkileri, seçimler, baba-kız dinamiği, iyi-kötü dediğimiz her şeyin gri alanda kaldığı bir sezon ve bir sezon finali izlemiş olduk. Ben bu sezonu genel olarak çok beğendim. Tabii ki bir veya iki tane eksikleri fazla olan bölüm oldu, ancak yine de inanılmaz bir HBO The Last of Us uyarlaması olduğunu değiştirmiyor.
İkinci oyunu konu alacak olan ikinci sezon çıktığında tekrardan görüşmek üzere!