Please put the correct video link to the video post format section
Vizyon

HBO The Last of Us #3 İncelemesi

0

Önceki bölümlerde de söylediğimiz gibi, HBO uyarlaması The Last of Us dizisinin hem oyunda kalan eksikleri doldurarak hem de oyundan ayrıldığı yerlerde hikayeyi daha çarpıcı işleyerek izleyicileri ve serinin sevdalılarını mutlu ettiği bir gerçek. Oyunda kalan eksiklikleri küçük detaylarla veya pandemi öncesi durumu anlatarak doldururken oyundan farklı yaptığı yerlerde, örneğin Tess’in FEDRA askerleri yerine Hastalıklılarla beraber ölmesini gördüğümüzde, heyecanımız artıyor. HBO uyarlaması The Last of Us dizisinin üçüncü bölümünde, oyunda kısacık işlenen ve detayını bilmediğimiz Bill ve Frank’in hikayesine tanıklık etmiş olduk. Bakalım, neler öğrenmişiz. (Bu yazı spoiler içermektedir)

The Last of Us HBO uyarlaması

Tess’in (Anna Torv) kaybının ardından Joel’un (Pedro Pascal) umutsuzluğunun da artmış olduğu mimiklerinden anlaşılıyor. Ancak Joel’un Tess’e verdiği sözü tutarak Ellie’yi (Bella Ramsey) götürmek için Bill ve Frank’e uğrayıp onlardan araç alması gerekiyor.

Bölümün başında Bella Ramsey’nin oyunculuğunun Ellie’nin karakteri için ne kadar uyumlu olduğunu yeniden hatırlamış oldum: Joel, Tess’i kaybettiği için üzgün ve saldırgan olduğundan Ellie bunun için kendisini suçlayamayacağını ve onu götürme işini kendilerinin kabul ettiğini söylüyor. Oyundaki Ellie de dizideki Ellie de keskin ve sert mizaçlılar. Hala daha bu ikilinin tam olarak birbirlerine ısınmadığını görmek ayrı güzel, ancak yine de Joel onun bir çocuk olduğunu unutmayarak öldürülmüş insanların bulunduğu yerden geçmemek için çaba sarf ettiğini görünce yine de ona karşı ilgili olduğunu görmüş oluyoruz.

Yürüme sahnesinde Ellie’nin Joel’a pandeminin nasıl başladığını sorması ve Joel’un bilmediğimiz detayları seyirciye aktarmasıyla, kordiseps mantarının kutulu gıdaların içinde mutasyona uğradığını ve gıdaları tüketen insanların iki üç günde enfekte olup dünyanın düzenini altüst ettiğini öğrenmiş olduk.

Joel’un zulasını bulmak için girdiği küçük dükkanda Ellie’nin bir Hastalıklıyı incelemesi ve öldürmesini görmek, Ellie’nin içten içe sahip olduğu saldırganlığı hatırlamamıza yardımcı oldu. Ellie’nin karakteri her ne kadar küçük tatlı bir kız imajı verse bile içinde doğduğu ve gördüğü dünya düzeni yüzünden ne kadar saldırgan olduğunu unutmamak gerekiyor, zaten bu saldırganlığı ikinci oyunda derinlemesine görüyoruz. Tüm bölüm boyunca Joel’dan silah isteyip en sonunda Bill’in evinden bir tane gizlice almış oldu, bu detayı unutmamak gerek. Bir de dükkandan tampon bulması detayı da küçük ama izlemesi keyifli bir sahneydi.

Bill ve Frank’in “ortaklık” sorunu

Dizide daha sonrasında bu bölümün ana kahramanı Bill (Nick Offerman) ile tanışıyoruz. Pandemi başlamadan önce yeni dünya düzeninden sıyrılan biri olarak Bill, FEDRA askerlerinden saklanmayı başarıyor ve boşaltılan Lincoln şehrini kendi şehri olarak düzenliyor. Burada izlerken Bill’in zekasına hayran kalıyoruz, çünkü bin bir türlü bubi tuzağı ve düzenek hazırlayabilecek kadar kapasitesi olan birisi. Yıllar geçtikçe işlenen hikayesinde depoladığı teçhizatların sonradan ana karakterlerimizin işine ne kadar yaradığını da unutmamak gerekiyor.

Daha sonra bubi tuzaklarından birine düşen Frank’i (Murray Bartlett) evine davet ediyor ve ikisinin arasında bir ilişki başlamış oluyor. Bu eşcinsel ilişkinin detaylı işlenmesi, oyundaki Bill’in Frank için Türkçe dublajda “O benim ortağım.” dediği noktanın dizide tam olarak ne olduğunu anlamamızı sağlıyor. Bill ve Frank çiftinin acı ama tam yerinde biten hikayesini izlemeyi, oyunda altı doldurulmayan “ortaklık” sorunu yüzünden Frank’in Bill’i dolandırıp sonradan intihar etmesiyle biten sığ hikayeye şahsen tercih ederim.

Bill ve Frank’in zaman içinde Joel ve Tess ile tanışmalarını ve sonrasında arkadaşlık kurmalarını izlemek iki çiftin trajik sonunu hatırlarken insanın içine bir öküz oturtturuyor. Günümüze gelene kadar Bill ve Frank’in ilişkilerini izleyip neleri atlattığını görüyoruz ve en sonunda felç kalan Frank intihar etme kararı verince ve Bill de ona dahil olunca, Joel’a bıraktığı notta onların yakınında olan kişileri ne pahasına olursa olsun korumaları gerektiğini (özellikle burada Tess’in adını geçiyor) belirtmesi, Joel’un o anda yanında olan Ellie’yi koruması için ayrı bir neden yaratıyor. Bu sahnelerde Bill ve Frank’in evini gezen Joel’un hissettiği kaybı, Pedro Pascal’ın performansıyla anlayabiliyoruz.

Yavaş, sakin ve oyundan uzak

Bu bölümün Bill ve Frank’in ilişkisini derinleştirmesini ve detayıyla işlemesini beğendim, ancak aksiyon tarafı zayıf bir bölüm olduğu için ve önceki bölüme göre uzun olduğu için yavaş geldiğini itiraf etmem gerekiyor. Bunun yanı sıra Joel ve Tess’in, önceki bölümde Tess’in trajik ölümüne kadar ortak olduklarını (hatta çift olduklarını) ve on seneyi aşkın hikayeleri olduğunu öğrenmiş olduk.

Ne olursa olsun bu hikayenin zombilerden değil ama insan ilişkilerinden oluştuğunu Neil Druckmann bize bir kez daha hatırlatıyor. Bu yüzden, Bill ve Frank’in bir bölüm süren ve tamamlanan hikayesini izlemek insanı üzse bile, artık arabası olan Joel ve Ellie’nin macerasında karşılarına neyin çıkacağını merak etmemi sağladı. On milyondan fazla izlenen bu HBO uyarlaması The Last of Us dizisi, her bölümüyle daha da fazla insanı kendine çekiyor. Bakalım, yeni bölümde neler olacak!  


Tuana Seda Hürmen
Oyun Günlüğü Yazarı
    Subscribe
    Bildir
    guest

    0 Yorum
    Inline Feedbacks
    View all comments

    You may also like